Kamu alacağının genel haciz yolu ile takip edilemeyeceğine ilişkin bir yasal düzenlemenin bulunmadığı, bu konuda seçimlik hakkı bulunan davacı alacaklının, 6183 s. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Yasa uyarınca tahsil yoluna başvurabileceği gibi genel haciz yolu ile takip yoluna da başvurabileceği-
İtirazın iptali davasında, alacaklının takip talebi ve ödeme emrinde belirtilen borcun sebebiyle bağlı olduğu, takip talebinde dayanmadığı belgeyi itirazın iptali davasında alacağı ispat aracı olarak kullanılamayacağı-
Davacının, davalıya sattığı mallara ilişkin bazı fatura bedellerinin öncelikle yabancı para cinsinden gösterildiği ve Vergi Usul Kanunu'ndaki zorunluluk nedeniyle Türk Lirası üzerinden düzenlendiği, ayrıca davalı tarafın bu faturalara bir itirazının da bulunmadığı hususları nazara alınarak, bedeli yabancı para olarak gösterilen faturalar yönünden akdi ilişkinin yabancı para cinsinden kurulduğunun kabulü gerektiği- Yabancı para üzerinden kurulan temel ilişkide fatura tarihindeki kur ile ödeme tarihindeki kur arasındaki farkın istenebilmesi için uygulama ya da teamül aranmayacağı-
Temlik alan tarafından açılan ve davacı tarafından sürdürülen alacak davası sıfat yokluğundan reddedildiğinden ve red gerekçesine göre eldeki itirazın iptâli davasına konu olan icra takibi, BK'nın 137. maddesinde öngörülen 60 günlük ek süre içinde yapılmış bulunduğundan, mahkemece davalının zamanaşımı def'inin reddedilerek işin esası incelenmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarının görülebilmesi için diğer dava koşullarının yanında, kesinleşmiş bir takibin varlığının da gerekli olduğu- Dava dayanığı takip dosyası ile ilgili olarak, borç­lunun yaptığı itirazı nedeni ile takibin durduğu ve itirazın iptali davasının açıldığı, bu durumda, yapılacak iş, anılan davanın sonucunun bekletici mesele yapılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Y.in kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkemenin yetkili hâle geleceği-
Alacaklı yararına İİK. mad. 89/4 uyarınca  tazminata hükmedilebilmesi için; borçlunun haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliği tarihi itibariyle üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, muaccel bir alacağının bulunması zorunlu olduğu- Alacağa hükmeden itirazın iptali ilam 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih itibariyle henüz kesinleşmediğinden maddi anlamda istenebilir bir alacağın bulunmadığı-
Dava değerinin 6502 sayılı yasanın 68. maddesi gereğince Tüketici Hakem Heyetine başvuruda bulunulmasını zorunlu kılan miktarda olduğu ve bu miktar için icra takibi yapılmasının veya mahkemeye dava açılmasının yasa gereği mümkün olmadığı- 28.05.2014 tarihinden önce delil mahiyetinde olan ve bu tarihten sonra da tüketici hakem heyetinin görevine giren uyuşmazlıklar için 28.05.2014 tarihinden sonra da aynı alacakla ilgili olarak tüketici hakem heyetine yeniden başvuruda bulunulması gerektiği-
Mirası reddeden mirasçılar yönünden mirasın, kendileri sağ değilmiş gibi hak sahiplerine geçeceği nazara alınarak, mirasın reddine ilişkin kararların kesinleşip kesinleşmediği üzerinde durulması, eğer kesinleşmiş ise mirası reddedenlerin kanuni mirasçılarının tespiti ile onların da davaya dahil edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği–
Vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda yazılı bu sözleşme ya da teamül haline gelmiş fiili bir uygulamanın mevcudiyetinin kanıtlanması gerekeceği-