Mahkeme hükmü tek olduğundan ve kısa kararla aynı sonuçları taşıyacağından kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki halinde ortada yasaya uygun bir hükmün varlığından söz edilemeyeceği-
Gerek mülga 1086 sayılı HUMK.nun 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nun 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceğinin ve sonrasında kararın nasıl yazılacağının etraflıca hükme bağlandığı, yargılamanın açık bir şekilde yapılmasının ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesinin ilke olarak kabul edildiği, bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazının kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekeceği, aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanının zedelenmiş olacağı, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK'nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağının düzenlendiği-
Mahkemece tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, maddi olaya uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasa, mülga HUMK 388 ile 6100 sayılı HMK'nın 297 ve 298. maddelerinde belirtilen unsurlardan yoksun ve denetime elverişli olmayan hükmün re'sen bozulması gerektiği-
Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda davanın kabulüne denildiği halde, gerekçeli kararda davanın kısmen kabulüne denildiğinden, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı-
Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda “Davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin kabulü ile 9.000,00 TL'nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine” denildiği halde, gerekçeli kararda “Davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin kabulü ile 3.600,00 TL'nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,” denilmiş olduğu için tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmış olduğu-
Tefhim edilen kısa kararda 33.634 TL'nin tahsiline karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda 33.364 TL'nin tahsiline hükmedilmek suretiyle, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı, buna göre, mahkemece; kısa kararla bağlı olmaksızın ve dosya münderecatına göre, açıklanan hususlar gözönünde tutularak vicdani kanaate göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece karar gerekçesinde, tanık beyanları ve benzer dosyalar itibarıyla davacının haftada 9 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmesine rağmen, bilirkişi raporunda 8 saat fazla çalışma üzerinden hesaplanan miktarın hükme esas alınması suretiyle gerekçe-hüküm çelişkisine neden olunmasının hatalı olduğu-