Davacı kadının dilekçe ile maddi ve manevi vazgeçmesi istemi boşanma dışındaki maddi ve manevi tazminatlardan feragat niteliğinde olup hükmün davacı kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminatlara ilişkin olarak feragat doğrultusunda karar verilmesi gerekeceği-
Mahkeme gerekçesinde bilirkişi raporunun faiz yönünden değil ise de asıl alacak yönünden yerinde ve hükme esas alınabilecek nitelikte geçerli ve olaya uygun bulunduğu belirtilmiş olmasına ve mezkur bilirkişi raporunda 2.000 TL’nin hisse devir bedelinden mahsup edilmek üzere avans olarak verildiği kabul edilerek ödeme tarihi olan 02.06.2011’den, kalan 13.000 TL’nin ise 14.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilinin istenebileceği mütalaa edilmiş olmasına karşın hükümde, salt 13.000 TL’lik asıl alacak yönünden itirazın iptaline karar verildiği ve bu suretle hükümle gerekçe arasında çelişki oluşturulduğunun anlaşıldığı-
Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki uyumsuzluğun usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece yüze karşı verilen kısa kararda, “Takip durdurulduğundan asıl alacak miktarının %20'si olan 30.000 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine ,” karar verildiği, gerekçeli kararda ise, ”Davacının kötü niyet ve ağır kusuru tespit edilemediğinden tazminata ve para cezasına yer olmadığına,”, karar verilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirildiği, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedeni olup, HMK'nin 298/2. maddesi hükmüne uygun şekilde yeniden karar verilebilmesi için hükmün bozulması gerektiği-
Mahkemece, yasa hükümlerine uygun şekilde tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, gerekçe ile hüküm çelişkisi içermeyen, kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasa, mülga HUMK’nın 388 ile 6100 sayılı HMK'nın 297 ve 298. maddelerinde belirtilen unsurlardan yoksun, maddi olaya uygun düşmeyen, talep, gerekçe ve hüküm çelişkisi içeren karar verilmesinin doğru olmadığı-
Alacak davası bozma ilamına uyularak-
Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığının anlaşıldığı, boşanma sonucu bu eş en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiğinden, mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesi gerekeceği- Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekeceği, bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Mahkemenin davanın kabulü yönünde vermiş olduğu kararında, yasada tanımlanan şekilde uygun bir gerekçe kısmının bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece yasa hükümlerine uygun şekilde tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, kendi içinde tutarlı, maddi olaya, talebe ve savunmaya uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulması gerekirken, Anayasa ile 6100 sayılı HMK'nın 297. ve 298.maddelerinde belirtilen unsurlardan ve gerekçeden yoksun ve usulüne uygun hüküm yazılması konusundaki Dairemiz kararını gerekçeymiş gibi yazarak karar vermesinin doğru olmadığı-
Davacı üçüncü kişinin, haczedilen menkullere ilişkin rehin hakkına dayalı olarak istihkak iddiasında bulunduğu, bu durumda mahkemece duruşma açılarak, taraflara duruşma gün ve saati tebliğ olunarak, iddia ve savunma çerçevesinde kanıtların toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde duruşma açmaksızın dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, gerekçe bölümünde davanın üçüncü kişinin rehin hakkına dayalı istihkak iddiasına ilişkin olduğu, ortada yasal olarak geçerli bir rehnin olmadığı, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında mahcuzlara yönelik istihkak iddiasına ilişkin olarak takibin taliki talebinin reddine, İİK'nin 97/6. maddesi uyarınca istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişinin işbu kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde istihkak davası açabileceğine, bu müddet zarfında dava edilmediği takdirde üçüncü kişinin alacaklıya karşı iddiasından vazgeçmiş sayılacağının ihtarına karar verilerek, gerekçe ile çelişkili olacak şekilde talepten başka bir şeye karar verilmesinin doğru olmadığı-
Hüküm ve gerekçe çelişkisi yaratılmadan, HMK'nin 297. maddesine uygun biçimde, gerekli unsurları içeren bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerektiği-