Mahkemece, gerekçeli kararda ve kısa kararda belirlenen tazminat miktarının farklı olmasının bozma nedeni olduğu-
Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararla gerekçeli karar arasında icra takibine konu asıl alacak miktarı yönünden farklılık olduğunun, böylece tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında hükmedilen alacak miktarı yönünden çelişki yaratıldığının anlaşıldığı, bu halin HMK'nın 298/2 maddesine aykırılık teşkil ettiği-
İİK. mad. 363 uyarınca, tefhimden itibaren kanun yolu süresinin başlaması için hükmün, HMK. mad. 298/3 ve 294/3 uyarınca yazılıp, tefhim edilmesi gerektiği- Taraf vekillerinin yüzüne karşı tefhim edilen kısa karada, gerekçeli karar tüm unsurlarıyla tefhim edilmemesi halinde, kanun yolu süresinin tefhimden değil, gerekçeli kararın "tebliğinden" itibaren başlayacağı-
İşçinin ücreti içinde vardiya primi, ikramiye, senelik izin ve bayram alacaklarının ödenmesi kararlaştırıldığından, part time çalışan işçilerin ayrıca Toplu İş Sözleşmesi'ndeki bu yardımlardan yararlanamayacağı- Tam süreli çalışan olduğu tespit edilen davacının, tam süreli çalışan işçi gibi alması gereken ikramiye, senelik izin ve bayram yardım alacaklarının hesaplanması için işçiye ücreti içinde ödenen vardiya primi, ikramiye, senelik izin ve bayram alacaklarının mahsubu ile fark alacaklarının tespit edilmesinin gerektiği; bu nedenle bozma ilamında da davacının çalışma şeklinin belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği- Mahsup yapılmadan ikramiye, senelik izin ve bayram alacaklarının hüküm altına alınmasının mükerrer ödemeye neden olacağının gözetilmemesinin hatalı olup bozma nedeni olduğu-
Bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama sırasında, mahkemece daha önce verilen ve bozma kapsamı dışında kalan hususların kesinleştiği ve lehine olan taraf bakımından usuli müktesep hak teşkil ettiği nazara alınarak hüküm tesisi gerektiği-
İtirazın iptali davasında; kararın gerekçe kısmında, borçlunun itirazında asıl borç miktarı kadar kısmen haksız olduğu kabul edilirken, hükmün ilk kısmında asıl borç miktarı kadar haklı olduğu anlamına gelecek şekilde çelişkili hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, icra mahkemesince ilamın infaz edilecek kısmının yorum yolu ile belirlenemeyeceği-
Alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan ilamlı icra takibine karşı borçlunun haczedilmezlik şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece yüze karşı verilen kısa kararda "açılan davanın reddine" karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda "açılan davanın kısmen kabulü ile ........... Şubesi ............. No'lu Hesabın üzerindeki haczin kaldırılmasına," şeklinde hüküm kurulduğu, böylece kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirildiğinin görüldüğü, o halde, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkraları arasında çelişki bulunduğu ve bu husus başlı başına bozma sebebi olduğundan, mahkemece, önceden verilen kararla bağlı olmaksızın aradaki çelişkiyi giderecek şekilde yeniden karar verilebilmesi için hükmün bozulması gerekeceği-
Davacının ana taşınmazın mantolaması sebebiyle sorumlu olduğu gerçek ortak gider miktarının ayrıca icra dosyasında ödemek durumunda kaldığı gecikme tazminatı yönünden kendisine kararın tebliğ edilip edilmediğinin, faiz yönünden ise temerrüt oluşup oluşmadığının dosyadaki deliller ile değerlendirilerek davacının aleyhine başlatılan icra dosyasında sorumlu olduğu ortak gider ve fer'ilerinin bulunup bulunmadığının tespit edilerek bir karar verilmesi gerekirken yetersiz araştırma ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kısa karar ile hüküm fıkrası ve hükmün gerekçesi arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerektiği-
