Mahkemece hüküm kurulurken kısa kararda “Davanın kısmen kabulü ile, davaya ve talebe konu olan .......... TL vekalet ücreti alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” denilmiş, gerekçeli kararın hüküm kısmında ise kısa karardan farklı olarak “Davanın kısmen kabulü ile, davaya ve talebe konu olan ............. TL vekalet ücreti alacağının, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,” denilmiş olmakla kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluştuğu-
Dava dosyasında, kısa kararın hüküm kısmı ile gerekçeli kararın hüküm kısmının farklı olduğunun, kısa kararda gerekçeli kararın aksine davanın kabulüne ilişkin bendin detayına yer verilmediğinin anlaşıldığı, böylece tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu- Dosyadaki ıslak imzalı fiziki gerekçeli karar dava konusu ile ilgili ve hüküm fıkrasını hâvi ise de, UYAP ve fiziki çıktılar arasındaki farklılığın HMK’nın 445 inci maddesine aykırı olduğu-
Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği- Hüküm fıkrasına, sehven yasal faiz yazıldığı gerekçesiyle, faizin ticari faiz olarak tavzih edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Kısa kararla hüküm fıkrasının birbiriyle çelişmesinin de hatalı olduğu-
Kısa karar ile çelişkili olarak gerekçeli karar yazılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tefhim edilen kısa kararda, davaya konu kiralananın 20.01.2015 tarihinden itibaren aylık brüt 21.000.00 TL olarak tespitine karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda davaya konu kiralananın 20.01.2015 tarihinden itibaren aylık brüt 20.000.00 TL olarak tespitine karar verilmek suretiyle, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı, buna göre, mahkemece; kısa kararla bağlı olmaksızın ve dosya münderecatına göre, açıklanan hususlar gözönünde tutularak vicdani kanaate göre karar verilmesi gerekeceği-
Muvazaaya dayalı sıra cetveline itiraz davalarında görevli mahkemenin genel mahkemeler olduğu, genel mahkemeden maksadın Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, bu itibarla somut olaya konu uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülerek karara bağlanmasının doğru olmadığı- Kısa ve gerekçeli karar arasında farklılık ve çelişki yaratılması halinde, mahkemece kısa karar ile bağlı kalınmadan yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli kararın verilmesi gerekeceği-
Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratır ve infazda tereddüt oluşturur şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı, kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekeceği, esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanağın da olmadığı, kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olmasının yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratacağı, bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesinin yasa ile hakime yükletilmiş bir görev olduğu-
Tefhim edilen kısa kararda alacağın işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda alacağın işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline hükmedilmek suretiyle, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı, buna göre, mahkemece; kısa kararla bağlı olmaksızın ve dosya münderecatına göre, açıklanan hususlar gözönünde tutularak vicdani kanaate göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, HMK'nun 297 ve 298. maddeleri hükümleri gereğince şüphe ve tereddüt oluşturmayacak şekilde, şikayetçinin her bir talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilerek usulüne uygun hüküm kurulması gerekeceği-