Davalı ... köyünün 6360 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri gereğince tüzel kişiliği kaldırılarak .......... Belediyesi ............. ilçesinin belediyesine katılması nedeniyle görülmekte olan davada taraf sıfatı kalmadığından ve katıldığı ilçe belediyesi taraf olacağından 6360 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin 13. fıkrası gereğince re'sen işlem yapılması için kararın bozulması gerekeceği-
E. davası niteliğindeki ve genel hükümlere tabi İİK. 308/b uyarınca açılan davada arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu-
Davanın tarafları arasında "Gıda Denetimine Destek Projesi kapsamında 70 adet araç ile bu araçlarda görevlendirilecek 69 adet sürücü kiralama hizmet alımı" başlıklı sözleşme düzenmiş ve başlıkta kiralamadan bahsedilmiş ise de kiralanan araçların beraberinde sürücü hizmetinin de alınması hususunda anlaşıldığı açıktır. Ancak, insan unsurunun kira sözleşmesine konu olamayacağı gözetildiğinde karma nitelikteki işbu sözleşmede yanlar arasında kira ilişkisinin değil, hizmet alımı unsurunun ağır bastığının kabulü gerekeceği-
İhale bedelinin, en az muhammen bedel kadar olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekeceği- İşin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği-
İlk davada taşınmazların, miras yoluyla gelen hak, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, ölü olduğu belirtilmek suretiyle murisin kızı adına tespit edildikten sonra, askı ilan süresi içinde açılan tespite itiraz davası sonucunda Kadastro Mahkemesinin temyiz edilmeksizin kesinleşen kararı ile mirasçılar adına tapuya tescil edildiği, eldeki dava dosyasında ise davacıların anılan ve arkadaşlarının, aynı taşınmazların kendi murisleri adına bulunan eski tapu kayıtları kapsamında kaldığını, Kadastro Mahkemesinde görülen davadan haberdar olmadıklarını ve bu davada adlarına pay tescil edilmediğini ileri sürerek, taşınmazların miras payları oranında adlarına tescili istemiyle dava açtıkları anlaşılmaktadır, bu haliyle her iki davanın taraflarının ve dava sebeplerinin farklı olduğu tartışmasız olup, davaların sırf aynı taşınmazlar hakkında görülmesi nedeniyle, kesinleşen ilk davanın sonraki dava yönünden kesin hüküm teşkil edeceğinin kabulünün hukuken mümkün bulunduğu-
İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm, geçerli istihkak iddiası bulunmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş olmakla ortadan kalktığı gibi Bölge Adliye Mahkemesince kurulan yeni hüküm de Dairemiz bozma ilamıyla ortadan kalktığından, Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak istinaf incelemesi sonucu yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken, usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, davacı alacaklı vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nin 353/(1)-b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmekle yetinilerek hüküm kurulmamış olmasının doğru olmadığı-
Kat Mülkiyeti Kanununun 38. maddesi gereğince, yöneticinin kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumlu olduğu dikkate alınarak, yöneticinin şahsi sorumluluğuna dayalı olarak açılan davada, yönetici yönünden yargılamaya devam edilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Abonelik sözleşmesinde kayıp kaçak bedeline ilişkin maddelerin haksız şart olduğunun tespiti ile iptali, haksız tahsil edilen bedelin iadesi istemiyle açılan davada verilecek hükmün bir faturaya mahsus olmayacağı gibi ileriye dönük art etkisi doğuracağından ve kayıp-kaçak vs. bedellerinin alınması sebebiyle dosyada tek bir abone uyuşmazlığı yargıya taşınmış olmasına karşın, ortada tüm aboneleri ilgilendiren toplu bir uyuşmazlığın bulunması nedeniyle, davanın "belirsiz alacak" davası değil, muarazanın men’i (çekişmenin giderilmesi) niteliğinde olduğu ve bu durumda, davanın müddeabihinin tüketici hakem heyetinin sınırı dâhilinde kaldığından bahsedilemeyeceği ve davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Mahkemece, bozma sonrası hükme esas alınan .............. tarihli fen bilirkişi raporu uyarınca, D ve G harfli yerlerde kalan muhdesatların davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağının bulunmadığı, zira, bozma sonrası hükme esas alınan fen bilirkişi raporu ve eki kroki incelendiğinde, D ve G harfli yerlerin DSİ’nin irtifak hakkı ve kamulaştırma alanında kalmadığının tespit edildiği, bu durumda, bu bölümler kamulaştırma/irtifak alanında kalmadığından, bu bölümler yönünden muhdesatın tespiti talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece yapılacak işin, hükme esas alınan fen bilirkişi raporu ve ekinde gösterilen ve DSİ’nin irtifak/kamulaştırma alanında kaldığı belirtilen, E, H ve İ harfleri ile harman yeri niteliğindeki taşınmazda yer alan muhdesatlarda, dava tarihinden önce ya da sonra dikildiğinin tespiti açısından H harfi ile gösterilen yerde kalan ağaçların yaşları da, tereddüde mahal bırakılmayacak şekilde tespit edilerek, özellikle mülkiyet hakkının ihlali bakımından inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılarak, davalı mülkiyet sahibi Hazine'nin, davacının bu haksız kullanımına karşı suskunluk ve eylemsizliği var ise bunun davacıları meşru bir beklenti içerisine sokup sokmadığı konusunda, Mahkeme görüşünün ortaya konulması, ağaçların yaşlarına göre dava tarihinden sonra dikilenlerin tespit edilmesi, ondan sonra toplanan ve/veya toplanacak tüm delillerin sonucuna göre bir hüküm verilmesi olması gerekeceği- Aleyhine muhdesatın tespiti davası açılan DSİ Genel Müdürlüğü davanın açılmasına sebep olacak bir eylemde de bulunmadığından, mahkemece davalı olarak gösterilen DSİ Genel Müdürlüğüne karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki sistem kullanım anlaşması uyarınca davalı tarafından düzenlenen ve davacı tarafça ödenen ceza faturalarının bedelinin tahsili istemi-