Davacının, dava konusu parsel üzerinde bulunan evin kendisine ait olduğunu belirterek evi kullanabilmek için tapu kayıt malikine karşı intifa hakkı tesisi talebiyle eldeki davayı açtığı, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olduğu açık olup, mahkemece işin esasına girilerek inceleme yapıldıktan sonra karar verilmesi gerekeceği-
Konkordato tasdik kararından sonra İİK. 308/b gereğince verilen süre içinde açılan davanın arabuluculuk dava şartına tabi olduğu-
6100 sayılı HMK'nın 324/2 maddesindeki "Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır" hükmü uyarınca delil avansının yatırılmaması, ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılma neticesini meydana getireceğinden, mahkemece niteliği itibariyle delil avansı olan gider için verilen kesin sürenin sonuçları açıkça anlatılıp ihtar edilmeden, usulüne uygun kesin süre verildiğinden de bahsedilemeyeceği gibi, davalı yüklenici tarafından, davacı şirket yetkilisinin elinden sadır olduğu iddiasıyla sunulan belgedeki imzanın sahte olup olmadığı yönünde yapılacak olan bilirkişi incelemesinin davalı lehine olduğu anlaşılmasına rağmen bu delil avansından da davacının sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
KTK'nın 97. maddesindeki başvuru koşulları arasında kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun rapor ile sigortacıya başvuru yapılmasına ilişkin bir koşulun bulunmadığı, davacı tarafça sigorta şirketine .......... tarihinde başvurulduğu, başvuru sırasındaki eksikliğin İtiraz Hakem Heyetince belirli bir süre verilerek tamamlanabilecek dava şartı niteliğinde olduğu, buna göre İtiraz Hakem Heyeti tarafından; kazayla ilgili eksik kalan tedavi evrakları temin edildikten sonra, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ....... tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ölçülerine göre uzman bilirkişi heyetinden, davacının kaza nedeniyle uğradığı çalışma gücü kaybı bulunup bulunmadığı ve varsa oranı konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak (usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle) sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi istemine ilişkin davada, 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun'un 6. maddesinde, ödenen nakdi tazminatın zarar görenin maddi ve manevi zararına karşılık ödendiği açıklandığına göre davacıya ödenen bu bedelin içinde manevi tazminatın da bulunduğu, şu durumda mahkemece, manevi tazminatın belirlenmesi aşamasında davacıya 2330 sayılı Kanun kapsamında yapılan ödemeler ve manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi dikkate alınmadan ve bu husus değerlendirilmeden karar verilmiş olmasının doğru olmadığı- Mahkemece hüküm fıkrasının 8. bendinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Döner Sermaye İşletmesi'nin ....... tarih ve ........ no’lu faturasında belirtilen ............ TL adli tıp ücretinin davalı hazine üzerinde bırakılmasına karar verilmiş ise de, Adli Tıp Kurumuna ödenen ücret yargılama giderlerinden olup yargılama giderleri ile birlikte kabul ve ret oranına göre hüküm altına alınması gerekirken, tümünün davalıya yükletilmesinin doğru olmadığı-
Davacılar, davalının işgalci olduğunu belirterek el atmanın önlenmesi ve ecrimisil alacağının tahsili isteminde bulunmuşlar; davalı ise söz konusu taşınmazı kira ilişkisine dayanarak kullandığını savunmuş olduğundan, uyuşmazlık, davalının kiracı olduğunu bildirerek sunduğu kira sözleşmesi incelenerek karara bağlanacağından, davaya bakmakla görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu-
Her ne kadar davacı erkeğin mirasçılarının mirası reddetmeleri nedeniyle davalı kadının mirastan yoksun bırakılmasında hukuki yararları kalmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de; mirasçıların kusur belirlemesi yönünden davayı takip etme haklarını ortadan kaldıran bir kanun hükmünün bulunmadığı, bu durumda mahkemece yargılama yapılarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Taraflar arasındaki sistem kullanım anlaşması uyarınca davacı tarafından düzenlenen ve davalı tarafça ödenmeyen ceza faturalarının bedelinin tahsili istemi-
İlk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin ceza-i şartlara dair uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik kapsamında uyuşmazlık konusu davanın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek, 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin yaptırım uyuşmazlıklarının idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olduğu, derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsar şekilde uygulanması gerektiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilmesinin doğru olmadığı-
