Memur ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabileceği- İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesinin, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlarla sınırlı olduğu- Devlet hastanesinde hemşire olarak çalışan davacının aynı hastanede görevli davalı doktoru hasım göstererek açtığı tazminat davasında, davacının (hakaret ve yaralama eylemlerine ilişkin) iddiası, davalı doktorun kişisel kusuruna dayandığından, davada husumetin davalı kamu görevlisine düşmekte olduğu-
18. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece asıl davanın kabulüne dair verilen ilk kararın, Özel Dairece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği belirtilmek suretiyle bozulması ve mahkemece bozma kararına uyulmasından sonra, asıl dava hakkında bir karar verilmeden aynı konuda açılan ve birleştirilen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/757 E. sayılı davanın esası hakkında da karar verilmesinin yerinde olup olmadığı-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kıdem tazminatı dışındaki yıllık ücretli izin ve ihbar tazminatından son yüklenicinin sorumlu olduğuna dair hesaplamanın yapılmadığı, bilirkişi raporunun yetersiz olup, bu haliyle hükme esas alınmasının mümkün olmadığı, bu durumda mahkemece bilirkişiden ek rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile kıdem tazminatı dışındaki yıllık ücretli izin ve ihbar tazminatının tüm yükleniciler arasında paylaştırılmasının doğru olmadığı- Mahkemece, Ticaret Sicil Müdürlüğü kaydından re’sen silindiği anlaşılan davalı şirketin ihyası için dava açmak üzere davacı tarafa HMK’nın 115/2. maddesinin ikinci cümlesi uyarınca kesin süre verilmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Genel kredi sözleşmesinin akdedildiği tarih, sadece sözleşmenin asıl borçlusu yönünden değil kefil bakımından da geçerli olduğundan, tasarrufun iptali davasında, kredi borcunu ödeyen davacı kefil ile ile davalı asıl kredisi borçlusu arasındaki borcun doğumunun kredi sözleşmesinin imzalandığı tarih olduğu- Bknz. aynı doğrultuda: 4. HD. 19.12.2022 T. E: 4682, K: 17275
Eğitim hizmetine ilişkin sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkta adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu ve  öğrenim ücretine ilişkin alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olduğu-
Geçici köy korucusu olarak çalışılan dönemlere ilişkin tazminat istemine ilişkin davaya konu edilen olayda; kamu tüzel kişiliğini haiz olan davalıların, davacının tazminat istemini reddetmesi nedeniyle davacıyı zarara uğrattığının ileri sürüldüğü, söz konusu işlemde kamu gücünün kullanıldığı; bu idarelerin hukuki rejim anlamında kamu hukukuna tâbi oldukları, böyle bir davanın ise idari yargıda görülmesi gerekeceği, bir mahkemenin görevli olup olmadığı hususunun kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese de re’sen nazara alınacağı-
İstinaf başvuru dilekçesine cevap dilekçesinde, sadece davacının istinaf isteminin reddinin talep edildiğinden ve bölge adliye mahkemesince aynı miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiğinden, vekiline usulüne uygun olarak yapılan tebligatlara rağmen istinaf etmediği kararı davalının temyiz hakkı bulunmadığı- 7330 sayılı Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi Hakkında Kanun uyarınca özel hukuk tüzel kişisi hâline gelen şirket aleyhine açılacak davalarda adli yargının görevli olduğu-
Çek tedavüle çıktıktan sonra ödenerek ilk cirantaya döndükten sonra tekrar tedavüle çıktığından ikinci tedavülden önceki ikinci cirantanın sorumluluğu açıklandığı üzere bulunmamakta, ancak keşideci, lehtar ciranta ve ilk ciranta ile takip alacaklısı hamil arasında sorumluluğun bulunduğu, zira ilk cirantanın çeki yeniden tedavüle sokmakla ikinci cirantaya ciro etmeden önceki durumuna döndüğü ve alacaklı tarafından ikinci ciranta hakkında takip yapılamayacağının kabulü gerekeceği, o halde, ilk derece mahkemesince re'sen İİK'nun 170/a maddesi uyarınca takibin şikayetçi borçlu yönünden iptaline karar verilmesi gerekirken, şikayetçi borçlu tarafından kambiyo şikayeti ile birlikte borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini de talep ettiği görülmekle, derdestlik söz konusu olmadığı halde HMK.'nun 114/1-ı ve 115. maddeleri uyarınca derdestlik nedeniyle usulden reddinin isabetsiz olduğu-
KTK'nın 97. maddesindeki başvuru koşulları arasında Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun rapor ile sigortacıya başvuru koşulu söz konusu olmadığı, davacı tarafça sigorta şirketine ............ tarihinde başvurulduğu, yazılı başvuru hususu dahi belirli bir süre verilerek tamamlanabilecek dava şartı niteliğinde olmakla, İtiraz Hakem Heyetince, davalı vekilinin anılan yöne ilişkin itirazlarının reddi ile sair itirazlarının incelenmesi ve talepte alınması gerekli sağlık raporu aldırılmasının sağlanması gerekeceği-
Trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine dayalı somut uyuşmazlıkta, davanın esasına girilmesine engel olacak nitelikteki dava şartı eksiğinin giderilmesinin her zaman mümkün olduğu durumlarda, HMK'nın 115/2. maddesi gereği eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Davacı tarafça dosyaya sunulan maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri ile ekindeki cetvellere uygun biçimde, konusunda uzman doktor bilirkişi heyeti tarafından ve kazadaki yaralanma ile maluliyet arasındaki illiyet bağı da kurularak düzenlendiği, davacının davalıya başvuru sırasında sunduğu maluliyet raporunun usule uygun düzenlenmediği ve KTK'nın 97. maddesi ile ZMSS Genel Şartları gereği gerekli olan tüm belgeler ile başvuru yapılmadığı, usulüne uygun yapılmış başvuru bulunmasının dava şartı olduğu gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin uygun olmayacağı-