Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmaz hakkında açılmış derdest ortaklığın giderilmesi davasının veya kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunmadığı, muhdesat olarak tespiti istenilen evin davalılardan .......'in borcu sebebi ile yapılan icra takibi sonucu kıymet takdiri yapılarak ............. tarihinde satıldığı, böylelikle davacı yönünden mevcut ve güncel hukuki yararın bulunmadığının kabulü gerekeceği-
% 5 puanlık teşvik indiriminden yararlanma davasının, 5510 sayılı Kanun’un 81. maddesi gereğince iş mahkemesinde görülmesi gerektiği- Ancak taraf sıfatının dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olması sebebiyle, Yargıtay bozma kararına uyulmakla bozma kararı lehine olan davalı Kurum yararına, taraf sıfatı yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğundan, Kuruma husumet yöneltilemeyeceği- Görev yönünden ise Özel Dairece yapılan temyiz incelemesinde görev konusu da değerlendirildiğinden  göreve ilişkin olarak da usuli kazanılmış hakkın oluşacağı-
167 sayılı Yeraltı Suları Kanunu ile 08.08.1961 tarihli tüzükte yeraltı sularından kişilerin faydalanma koşullarının gösterildiği, buna göre dava konusu kuyunun yasal hale getirilmesi ve kullanılabilmesi amacıyla ilgili makama başvuru için davacılara süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekeceği- Mahkemece hüküm altına alınan mecra irtifakı ............ tarihli fen bilirkişisi ek-2 raporundan da anlaşılacağı üzere yoldan geçmekte olup Hazine'ye husumet yöneltilmeden ve kesintisizlik ilkesine aykırı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece dava konusu olmadığı ............ tarihli krokili raporda gösterilen yasal olmayan kuyunun iptaline dair hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Mahkemece hükmün ikinci bendine "Yeraltı Suları Tüzüğü madde 16 uyarınca içme suyu hattının yasal kuyuya bağlanması için gerekli tüm işlem ve başvuruların davacılar tarafından yapılmasına, masrafların davacılar tarafından karşılanmasına, yasal kuyunun işletme masraflarının da kullandığı su miktarı nispetinde davacılar tarafından karşılanmasına," şeklinde karar verilerek şarta bağlı ve infaza elverişli olmayan şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Taşınmazlar üzerindeki şerhe usul ve yasaya aykırı olarak haciz konulduğunu ileri sürerek anılan parseller üzerindeki haciz ve satış işlemlerinin iptali istemiyle şikayet yoluna başvurulduğu, başka bir dosyada da şikayet yoluna başvurulduğu ve anılan şikayet dosyasının dava tarihi itibariyle derdest bulunduğu; konusu, sebebi ve tarafları aynı olan şikayet yeniden yapılamayacağından dava şartı olan bu hususun mahkemece re'sen nazara alınması gerektiği, taraf teşkilinin davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınacağı, taraf teşkili sağlanmadan dosya üzerinden karar verilmiş ise de şikayetin hasımsız olarak görülmesi usul hatası olmakla birlikte verilen kararın salt bu nedenle derdestlik oluşturmayacağı, derdestlik sebebiyle şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Mesleki veya ticari amaçla hareket etmeyen kişilerle vekalet verdikleri avukat arasında doğan uyuşmazlığa tüketici mahkemesinde bakılacağı-
Davacıların trafik kazası sonucu hukuken yapılması gereken takip ve işleri yürütmek üzere vekil kıldığı davalı avukata karşı, sebep olduğunu iddia ettikleri zararın tazmini yönünde açılan davada görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu- Avukatın verdiği hizmette tüketici hukuku anlamında sağlayıcı sıfatını haiz olduğu, avukatın sunduğu hizmet, müvekkilinin tüketici sıfatını taşıması ve bu suretle vekâlete ilişkin hukuki münasebetin tüketici işlemi vasfında olması durumunda, taraflar arasında doğan ihtilafların da tüketici mahkemelerinde (miktar sınırına göre tüketici hakem heyetlerinde) çözümleneceği- "Avukatlık sözleşmelerinin 6502 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceği, avukatın satıcı/sağlayıcı olarak değerlendirilmesinin avukatlık mesleğinin vasfına uygun olmayacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Borçlular tarafından düzeltilen ödeme emri tebliğlerinden itibaren yasal 7 günlük süresi içerisinde icra müdürlüğüne itirazda bulunulmadığı, takibin itirazsız kesinleştiği, takibin durdurulmasına ilişkin olarak verilmiş tedbir kararı bulunduğunun iddia ve ispat edilmediği görülmüş olup icra müdürlüğünce şikayete karar ile takibe devam edilmesine karar verilmesinde usulsüzlük bulunmadığı, şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacılar vekili dava dilekçesinde TMK'nin 713/2. maddesinde yer alan ölüm sebebine dayandığına göre öncelikle kayıt malikinin hasımlı (hasım Hazine olmak üzere) veraset belgelerinin alınması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması, sağ mirasçıları varsa davanın bu mirasçılara karşı yöneltilmesi, taraf teşkilinin bu suretle sağlanması, bu yolla da taraf teşkili sağlanamadığı takdirde ilanen tebliğ yolunun düşünülmesi, mirasçıları yoksa TMK'nin 501. maddesi gereğince son mirasçının Hazine olduğu gözetilerek davaya devam edilmesi, böylece taraf teşkilinin sağlanması, kayıt maliki veya mirasçılarının davada kayyım vasıtası ile temsil edilemeyeceğinin gözetilmesi, ondan sonra işin esasına girilerek TMK'nin 713/2. maddesindeki olumlu olumsuz koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekeceği-
Taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğunun kabul edildiği, somut olayda taraflar arasında derdest ortaklığın giderilmesi davası olması sebebi ile davacının hukuki yararının bulunduğu, yargılama aşamasında dinlenen tanık beyanlarından da dava konusu edilen muhdesatlardan deponun davacı tarafından meydana getirildiğinin anlaşıldığı, bu sebeple bir kısım davalılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirmesine göre yerinde olmadığı- Dosya kapsamı incelendiğinde, davacının dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan evin bakımı için yapılan masrafların ve eklentilerinin kendisi tarafından yapıldığını belirterek tespitini talep ettiği, Bölge Adliye Mahkemesince evin bakım ve onarım işleri ve ilave odanın davacı tarafından yaptırıldığı kabulü ile bu muhdesatların davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verildiğinin görüldüğü, yargılama aşamasında dinlenen taraf tanıkları ve mahalli bilirkişilerin anlatımlarından evin davacı ve tarafların murisi tarafından birlikte inşa edildiğinin belirlendiği, o halde, davacı tarafından taşınmaz üzerine daha önce mevcut bir muhdesata yeni bölümler ilave edilmesi, muhdesatın tamamlanması veya mevcut muhdesatın bakım ve onarımının yaptırılması bağımsız bir muhdesat meydana getirme niteliğinde olmadığından, davacının eve ve ilave odaya yönelik talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği- Dosya kapsamında dinlenilen tanıklara ağaçların kim tarafından meydana getirildiği hususu sorulmamış ve bu husus yeterince açıklığa kavuşturulmamış olmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince ağaçlar yönünden kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı, dava konusu edilen ağaçlara yönelik yeniden tanık beyanına başvurulması gerektiğinden hükmün bu yönü ile de bozulması gerektiği- Terditli talep olan faydalı masraflara yönelik tespit istemi yönünden, davacının bu masraflara yönelik eda nitelikli alacak davası açma hakkı da mevcut iken önceden bu masrafların giderlerinin tespitini dava etmekte hukuki yararının olmadığı-
Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğunun kabul edildiği, somut olaya gelince; her ne kadar yerel sulh hukuk mahkemesinin dosyası ile açılan ortaklığın giderilmesi davası nedeniyle başlangıçta hukuki yararın varlığını söylemek mümkün ise de, söz konusu dosyanın UYAP ortamında yapılan incelemesinde; mahkemece, ........... tarihinde HMK'nin 320/4 fıkra gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın ............... tarihinde kesinleştiği anlaşıldığından, mahkemece, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- HMK.'nun 312. maddesi hükmüne göre davalı tarafın davanın açılmasına sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderinden sorumlu olmadığı- Muhdesatın tespiti davalarında, davanın konusu (müddeabih) muhdesat iddiasını kabul etmeyen davalıların paylarına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup, buna göre, yargılama sonucunda hüküm altına alman nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı HMK’nin 326/2. madddesi uyarınca yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden davalıların tapudaki hisseleri gözönünde bulundurulmak suretiyle sorumlu tutulmaları gerekeceği-