İstinaf başvuru dilekçesine cevap dilekçesinde, sadece davacının istinaf isteminin reddinin talep edildiğinden ve bölge adliye mahkemesince aynı miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiğinden, vekiline usulüne uygun olarak yapılan tebligatlara rağmen istinaf etmediği kararı davalının temyiz hakkı bulunmadığı- 7330 sayılı Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi Hakkında Kanun uyarınca özel hukuk tüzel kişisi hâline gelen şirket aleyhine açılacak davalarda adli yargının görevli olduğu-
Çek tedavüle çıktıktan sonra ödenerek ilk cirantaya döndükten sonra tekrar tedavüle çıktığından ikinci tedavülden önceki ikinci cirantanın sorumluluğu açıklandığı üzere bulunmamakta, ancak keşideci, lehtar ciranta ve ilk ciranta ile takip alacaklısı hamil arasında sorumluluğun bulunduğu, zira ilk cirantanın çeki yeniden tedavüle sokmakla ikinci cirantaya ciro etmeden önceki durumuna döndüğü ve alacaklı tarafından ikinci ciranta hakkında takip yapılamayacağının kabulü gerekeceği, o halde, ilk derece mahkemesince re'sen İİK'nun 170/a maddesi uyarınca takibin şikayetçi borçlu yönünden iptaline karar verilmesi gerekirken, şikayetçi borçlu tarafından kambiyo şikayeti ile birlikte borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini de talep ettiği görülmekle, derdestlik söz konusu olmadığı halde HMK.'nun 114/1-ı ve 115. maddeleri uyarınca derdestlik nedeniyle usulden reddinin isabetsiz olduğu-
KTK'nın 97. maddesindeki başvuru koşulları arasında Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun rapor ile sigortacıya başvuru koşulu söz konusu olmadığı, davacı tarafça sigorta şirketine ............ tarihinde başvurulduğu, yazılı başvuru hususu dahi belirli bir süre verilerek tamamlanabilecek dava şartı niteliğinde olmakla, İtiraz Hakem Heyetince, davalı vekilinin anılan yöne ilişkin itirazlarının reddi ile sair itirazlarının incelenmesi ve talepte alınması gerekli sağlık raporu aldırılmasının sağlanması gerekeceği-
Trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine dayalı somut uyuşmazlıkta, davanın esasına girilmesine engel olacak nitelikteki dava şartı eksiğinin giderilmesinin her zaman mümkün olduğu durumlarda, HMK'nın 115/2. maddesi gereği eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Davacı tarafça dosyaya sunulan maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri ile ekindeki cetvellere uygun biçimde, konusunda uzman doktor bilirkişi heyeti tarafından ve kazadaki yaralanma ile maluliyet arasındaki illiyet bağı da kurularak düzenlendiği, davacının davalıya başvuru sırasında sunduğu maluliyet raporunun usule uygun düzenlenmediği ve KTK'nın 97. maddesi ile ZMSS Genel Şartları gereği gerekli olan tüm belgeler ile başvuru yapılmadığı, usulüne uygun yapılmış başvuru bulunmasının dava şartı olduğu gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin uygun olmayacağı-
Davacının, dava konusu parsel üzerinde bulunan evin kendisine ait olduğunu belirterek evi kullanabilmek için tapu kayıt malikine karşı intifa hakkı tesisi talebiyle eldeki davayı açtığı, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olduğu açık olup, mahkemece işin esasına girilerek inceleme yapıldıktan sonra karar verilmesi gerekeceği-
6100 sayılı HMK'nın 324/2 maddesindeki "Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır" hükmü uyarınca delil avansının yatırılmaması, ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılma neticesini meydana getireceğinden, mahkemece niteliği itibariyle delil avansı olan gider için verilen kesin sürenin sonuçları açıkça anlatılıp ihtar edilmeden, usulüne uygun kesin süre verildiğinden de bahsedilemeyeceği gibi, davalı yüklenici tarafından, davacı şirket yetkilisinin elinden sadır olduğu iddiasıyla sunulan belgedeki imzanın sahte olup olmadığı yönünde yapılacak olan bilirkişi incelemesinin davalı lehine olduğu anlaşılmasına rağmen bu delil avansından da davacının sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
Konkordato tasdik kararından sonra İİK. 308/b gereğince verilen süre içinde açılan davanın arabuluculuk dava şartına tabi olduğu-
KTK'nın 97. maddesindeki başvuru koşulları arasında kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun rapor ile sigortacıya başvuru yapılmasına ilişkin bir koşulun bulunmadığı, davacı tarafça sigorta şirketine .......... tarihinde başvurulduğu, başvuru sırasındaki eksikliğin İtiraz Hakem Heyetince belirli bir süre verilerek tamamlanabilecek dava şartı niteliğinde olduğu, buna göre İtiraz Hakem Heyeti tarafından; kazayla ilgili eksik kalan tedavi evrakları temin edildikten sonra, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ....... tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ölçülerine göre uzman bilirkişi heyetinden, davacının kaza nedeniyle uğradığı çalışma gücü kaybı bulunup bulunmadığı ve varsa oranı konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak (usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle) sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi istemine ilişkin davada, 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun'un 6. maddesinde, ödenen nakdi tazminatın zarar görenin maddi ve manevi zararına karşılık ödendiği açıklandığına göre davacıya ödenen bu bedelin içinde manevi tazminatın da bulunduğu, şu durumda mahkemece, manevi tazminatın belirlenmesi aşamasında davacıya 2330 sayılı Kanun kapsamında yapılan ödemeler ve manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi dikkate alınmadan ve bu husus değerlendirilmeden karar verilmiş olmasının doğru olmadığı- Mahkemece hüküm fıkrasının 8. bendinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Döner Sermaye İşletmesi'nin ....... tarih ve ........ no’lu faturasında belirtilen ............ TL adli tıp ücretinin davalı hazine üzerinde bırakılmasına karar verilmiş ise de, Adli Tıp Kurumuna ödenen ücret yargılama giderlerinden olup yargılama giderleri ile birlikte kabul ve ret oranına göre hüküm altına alınması gerekirken, tümünün davalıya yükletilmesinin doğru olmadığı-
Davacılar, davalının işgalci olduğunu belirterek el atmanın önlenmesi ve ecrimisil alacağının tahsili isteminde bulunmuşlar; davalı ise söz konusu taşınmazı kira ilişkisine dayanarak kullandığını savunmuş olduğundan, uyuşmazlık, davalının kiracı olduğunu bildirerek sunduğu kira sözleşmesi incelenerek karara bağlanacağından, davaya bakmakla görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu-