Komşuluk hukukuna aykırı davranış nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkin dava, kişisel hakkın muhtel olması niteliğinde olduğundan davalı belediyeye karşı davanın idari yargıda görülmesi gerekeceği-
Davacıların kendilerine karşı açılacak bir davada iddia veya savunma olarak ileri sürebilecek konular için tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı, üye olan davacıların davalı ile aralarındaki hukuki ilişkinin sabit olduğu, davacıların kendilerinden fazla bir ödeme talebinde bulunulduğu halde bile ihtirazi kayıt ile ödeme yaparak haklarını her aşamada elde edebilecekleri ve muhatap oldukları hukuki ilişki içerisinde hak ve ödevlerin kooperatif amacının gerçekleşmesine ve ferdileşmeye kadar eşit bir şekilde, ancak kesinleşmemiş biçimde devam edeceği, davacıların hukuki yararlarının bulunmadığı-
Uyuşmazlığın davacılar ile davalı şirket arasında arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesine dayalı sözleşmenin iptaline ilişkin olduğu, davanın TTK'nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan olmadığı, davacı arsa sahiplerinin tacir olmadığı gibi bir ticari işletme sahibi de bulunmadığı, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir uyuşmazlık da bulunmadığı için nispi ticari davanın da söz konusu olmadığı, uyuşmazlığın Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiği-
Davacıların amacı kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri taşınmazlar üzerine muvazaalı icra takibi sonucu konulan hacizlerin kaldırılmasını sağlamak olduğundan, olaylara uygulanacak kanun hükmünü bulmak ve vakıaların hukuki sebebini tayin ederek kanunları kendiliğinden uygulamakla görevli olan hakimin somut olayı değerlendirirken, uygulanacak kanun hükmü olarak davacılar tarafından yapılan bir icra takibi bulunmaması nedeniyle -daha özel nitelikteki- İİK. mad. 277 vd.na göre değil, maddi olguya uygun TBK. mad. 19’e göre inceleme yapması gerekeceği- HMK. mad. 114/h uyarınca, davacıların dava açmakta hukuki yararının olup olmadığının belirlenmesi açısından, davacıların önceden açtıkları tapu iptali ve tescil dava dosyasının sonucunun beklenilmesi gerektiği-
Gider avans depo edilmek üzere iki haftalık kesin sürenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, verilen kesin süreye rağmen yatırılmadığı ve geçerli bir nedenle süre uzatımı talebinde bulunulmadığı, miktara da itiraz edilmediği gerekçesiyle, dava şartının yokluğu-
İcra mahkemece eksik olan keşif avansını yatırması için borçlu tarafa kesin süre verilmesi gerekirken, dosyada mevcut gider avansı miktarı dikkate alınmaksızın keşif avansının tümünü yatırması için borçlu tarafa kesin süre verilmesi, kesin süre içerisinde de toplam keşif avansının yatırılmamış olması nedeni ile şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olup bozmayı gerektireceği-
İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için davaya konu alacağın “likit” olması başka bir deyişle gerçek miktarının belli ve belirlenmek için bütün unsurlarının borçlu tarafından bilinebilecek nitelikte bulunması, hakimin takdirine bağlı olmaması gerekeceği-
Alacaklının "itirazın iptali davası'' açmasından sonra, borçlu "menfi tespit davası'' açabilir mi? Bu davayı açmakta "hukuki yararı'' var mıdır? Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar, “itirazın iptali” davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı-
Davalılar arasında düzenlenmiş bonoların “muvazaa ve hileye dayalı tanzim edilmiş batıl ve geçersiz bonolar olduğunun tespit ve kabulü ile icra takibinin iptali” talebiyle açılan davada, mahkemece davanın nitelemesi yapılmadığı gibi yazılı olduğu gibi yargılama usulleri ve dava şartları dahi farklı olan iki hukuksal nedene dayalı olarak (BK 18 ve İİK 277 vd.) davanın kabulüne karar verilemeyeceği- Tasarrufun iptaline bakan mahkemece davanın hangi hukuksal nedene dayalı olarak ele alındığının belirtilmesi gerektiği, bu niteleme sonucu hangi delilerin toplanması gerektiği, hangi ön şartların araştırılacağı ve hangi yargılama usulünün tatbik edileceği gibi hususların aydınlığa kavuşacağı- Gerek muvazaa (TBK. mad. 19) hukuksal nedenine dayalı iptal davalarında gerekse İİK. mad. 277 vd uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında; davacının, davayı açmakta hukuki yararının bulunması gerektiği (HMK. mad. 114/h)- Davacı, davanın kabulü halinde borçlu şirket malları üzerinde cebri icra yetkisi elde edeceğinden, davalı tarafından yapılan ve iptali istenen takipte, davalı borçlunun taşınmazları ve araçları üzerine konulan hacizler de davacının takiplerinden dolayı konulmuş hacizlerden sonra olduğundan, davacı tarafın bu davaların açılmasında hukuki yararları bulunduğu yolundaki iddialarının dayanağını teşkil eden hesapta ise davalıya para kalmadığı bildirildiğinden ve Mal Müdürlüğü de davalı borçlu şirketin herhangi bir alacağının bulunmadığını bildirdiğinden, davacının hukuki yarar ile ilgili ileri sürdüğü borçlu şirket hisseleri üzerine konulan hacizlerle ilgili olarak davalı taraf beyanları üzerinde durularak geçerli bir haciz olup olmadığı araştırılmadığından, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olup olmadığı yeterince irdelenmeden karar verilmesinin hatalı olduğu-
Görevin kamu düzeni ve dava şartı olduğu yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiği, davacı davalıya ait işyerinde 15.11.2000 tarihine kadar 657 s. Devlet Memurları Kanunu kapsamında çalışmış talepte bulunulan dönem arada iş ilişkisinin bulunmadığı, davacının statü hukuku kapsamında olduğu süredir, talep konusu iş sözleşmesinden ve İş Kanunu’na dayanan bir talep olmadığından ve uyuşmazlıkta idari yargı görevli olduğundan mahkemece işin esasına girilmesinin hatalı olduğu-