Bir kamu tüzel kişisi olan davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı, kamusal kurallar çerçevesinde faaliyet göstermekte olup eylem ve işlemlerinin de kamusal nitelikte ve kamu hizmeti kavramı çerçevesinde olduğu, davada ileri sürülüş ve olayın gerçekleşme biçimine göre, davanın anılan davalıya yöneltilmesinin nedeninin de hizmet kusuru olduğu, kamu hizmetinin görülmesi sırasında ve hizmet kusurundan doğan zararların gideriminde idari yargının görevli olduğu-
Dava konusu edilen zararın, davalı idarenin kamu hizmeti kapsamındaki yol yapım çalışmaları sırasında gerçekleştiği, kamu hizmetini sunmak ve bu anlamda gerekli hazırlıkları ve denetimi yapmak (içme suyu, bina, park, kaldırım yapma, yol vs.) belediyelerin belediye kanunundan doğan görevleri olup, bu görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinin hizmet kusuru niteliğinde olduğu, İdare'nin işlemi ya da eylemi nedeni ile doğan zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2/1-b maddesi gereğince İdare'ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılmasının gerekeceği-
Mahkemece haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin dava dosyasının Afşin 1. AHM'nin 2012/164-885 E-K sayılı dosyası ile derdest olup olmadığı incelendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Karşı dava olarak açılan davalarda İcra Hukuk Mahkemesi görevli olmakla birlikte bağımsız olarak açılan tasarrufun iptali davalarında İİK’nun 281. maddesindeki düzenleme karşısında genel mahkemelerin görevli olduğu, asıl davanın süresinde yenilenmemesi halinde istihkak davasının ortadan kalkması halinde karşı dava yönünden mahkemenin görevinin devam edip etmeyeceğinin tartışılıp değerlendirilerek karar verileceği-
Ara karar ile davacı vekilinin yatırması istenen bedeller HMK'nun 120. maddesinde öngörülen gider avansı olmayıp, delil avansı olduğundan, olayda gözetilmesi gereken yasa hükmünün HMK.'nun 120,114 ve 115. maddeleri olmayıp aynı Yasa'nın 324. maddesi olduğu-
İtirazın iptali davasında "...davanın usulden reddine..." şeklinde gerekçe oluşturulup '... mahkeme yetkisiz olmakla talebin usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın yetkili ... Mahkemesine gönderilmesine" şeklinde hüküm kurulmasının çelişki oluşturacağı-
İtirazın iptali davası açıldıktan sonra menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar yoksa da, itirazın iptali davası açılmadan önce borçlunun aleyhine girişilen icra takibi nedeniyle İİK'nun 72. maddesine dayanarak menfi tespit davası açmasında hukuki yararın bulunduğu, ödeme emrine itiraz süresinin geçip geçmemesi ve dolayısıyla takibin kesinleşip kesinleşmemesinin hukuki yarar bakımından sonucu etkilemeyeceği-
Sıra cetveli yapılırken güncel alacak miktarının göz önünde bulundurulması gerektiğini ileri süren davacının bu yöndeki itirazının esas itibariyle takip hukuk hükümlerine aykırı hareket edildiğine ilişkin olduğu, bu bakımdan davaya bakma görevinin icra mahkemesine ait bulunduğu anlaşıldığına göre mahkemece mahkemenin görevsizliği yerine dava şartı noksanlığı sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Yöneticinin aynı apartmanda arsa sahibi ve kat maliki bulunması ya da arsa sahibinden bağımsız bölüm satın alıp, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı kişisel hakları ayrıca temlik alması durumunda, çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesinden hareketle, bina ve ortak alanlarındaki eksik iş ve ayıptan doğan zarardan yöneticinin arsa sahibi-kat maliki ya da kat maliki - temlik alan sıfatlarıyla arsa payı oranında dava açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği-
Davacının hapis hakkından kaynaklanan alacağının rüçhanlı olduğu iddiasına dayalı olarak sıra cetveline itirazlarının, alacağın doğumuna (esasına) ve gerçek miktarına yönelik olmayıp, sıraya yönelik olduğu, bu durumda mahkemece, İİK'nın 142/son maddesi uyarınca İcra Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle karar tarihinde yürürlükte olan HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddi gerekeceği-