6100 sayılı HMK'nın 114. maddesi uyarınca dava şartlarından olan görev konusunda aynı Kanunun 138. maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilebilir ise de, ancak bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerektiği, dava dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik kararı verilmesi HMK'nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına da aykırılık oluşturduğu, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden görevsizlik kararı verilemeyeceği sonucuna ulaşıldığından kararın usul yönünden bozulması gerektiği-
Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca davalı idarenin karar ve ilam harcından muaf olduğu-
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken 6335 sayılı Kanun'un 2.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirildiği ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağının hükme bağlandığı, ancak 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtildiği; dava, dava dışı işçiye ödenen işçi alacaklarının her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hizmet alım sözleşmesi uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkin olması nedeniyle nispi ticari davadır ve asliye ticaret mahkemesi görevli olduğundan mahkemece, işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği-  Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, karar tarihinde yürürlükte olmayan ve göreve ilişkin dava şartı öngörmeyen HUMK' nın göreve ilişkin 7 ve 27. maddeleri hükümlerine uygun olarak gerekçede “görev yönünden dava dilekçesinin reddine”; hüküm fıkrasında "Mahkememizin görevsizliğine" ibarelerine yer verilerek karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 12. maddesinde anlaşmazlık halinde A. mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğunun belirlendiği, sözleşme 1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu dönemde yapıldığı, HUMK. mad. 9, 10 ve 22 dikkate alındığında, akdin ifa yeri, davalının ikametgah adresi de A. olup, A. Asliye Ticaret Mahkemesi davaya bakmaya yetkili olduğu,  A. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin yetkisini engelleyen herhangi bir yasal düzenlemenin bulunmadığı, sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle, 6100 sayılı HMK yürürlüğe girmediğinden, sözleşmede kararlaştırılan yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunun kabulü mümkün olmayacağı- 
Yeni Tapu Sicil Tüzüğü hükümleri ve özelikle 75. maddesi nazara alındığında, tapu müdürlüklerine oldukça geniş yetkiler verilerek tapudaki hataların daha kısa bir sürede, idari yoldan düzeltilmesine imkân verildiği ve kayıt düzeltmeleri için öncelikle müdürlüklere başvuru yapılmasının zorunlu tutulduğu-
Dava, dava dışı işçiye ödenen işçi alacaklarının her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hizmet alım sözleşmesi uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkin olması nedeniyle nispi ticari dava olduğundan, asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu-
İSKİ Genel Müdürlüğü, 2560 sayılı Kanun ile kurulmuş, TTK'nın 18/1. (6102 s. TTK'nın 16/1) maddesi uyarınca özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olması yanında, ticari şekilde veya iktisadi esaslara göre işletilmekte; yaptığı işler itibariyle de ticarethane sayıldığından ve sonuç itibariyle de çok açık biçimde tacir sıfatını taşıdığından, mahkemece, uyuşmazlığın tacir olan tarafların ticari işletmesi ile ilgili, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TTK'nın 4. maddesi uyarınca nispi ticari dava niteliğinde olduğunun ve görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunun kabulü gerekeceği-
Apartman yöneticisi ya da yönetim kurulunun ana bina yahut ortak yerler veya bağımsız bölümlerle ilgili olarak üçüncü kişilere karşı dava takip yetkisi bulunmadığı, ancak 634 sayılı Yasa'nın tanıdığı yetkiler dahilinde dava açma hakkını kullanabilecekleri, kat malikleri kurulu kararı ile yetki verilmiş ise, yöneticinin sadece 634 sayılı Yasa hükmünden kaynaklanan davaları açabileceği, yöneticinin aynı apartmanda arsa sahibi ve kat maliki bulunması veya arsa sahibinden bağımsız bölüm satın alıp, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı kişisel hakları ayrıca temlik alması ya da yükleniciden bağımsız bölüm satın almış olması durumunda, çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesinden hareketle, bina ve ortak alanlarındaki eksik iş ve ayıptan doğan zarardan yöneticinin arsa sahibi-kat maliki veya kat maliki - temlik alan ya da kat maliki- yükleniciden bağımsız bölüm satın alan sıfatlarıyla arsa payı oranında dava açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği-   Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.' mad. 7/2.' ye göre dava şartının yerine getirilmemesi ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi halinde mahkemece davalı yararına maktu vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Tapu Sicil Tüzüğü hükümleri nazara alındığında, tapu müdürlüklerine tapudaki hataların idari yoldan düzeltilmesine imkan verildiğinden, ilgililerin mahkemeye müracaat etmeden önce, ilk olarak tapu müdürlüklerine başvurması kaçınılmaz olup, değinilen prosedür izlenmeden mahkeme önüne getirilen davanın incelenme olanağının bulunmadığı- Eldeki davanın, görülmekte olan başka bir davada mahkemesinden alınan yetki ile açılmış olması, öncelikle tapu müdürlüklerine başvuru yapılması zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı-
Maddi vakıaları ileri sürüp kanıtlamanın tarafların, hukuki vasıflandırmanın hakimin görevi olduğu (HMK. mad. 33)- Borçlusu hakkında yaptığı icra takibinde, üçüncü şahıs olan davalı arsa sahiplerinin birinci haciz ihbarnamesine yaptığı itirazın doğru olmadığını ileri sürerek, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili feshi davasında arsa sahiplerinin imalat bedeli nedeniyle takip borçlusuna borçlu oldukları iddiasıyla tazminat istemiyle açılan davanın İİK. mad.89/IV'de yer alan tazminat davası niteliğinde olduğu ve bu dava icra mahkemesince görüleceğinden, asliye hukuk mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği (HMK. mad 114/1-c; 115/2)-