HMK'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce açılan davada, gider avansının yatırılmasına ilişkin ara kararının verildiği tarih itibariyle dilekçeler aşaması tamamlanmış olup yargılama tahkikat aşamasında bulunduğundan, HUMK döneminde açılan ve tahkikat aşamasında bulunan davada, HMK'nın 324. maddesi uyarınca delil avansı istenebileceğinin kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, tebligat gideri, tanık gideri, keşif ve bilirkişi gideri vb. için istenilen masrafın, dava şartı olan gider avansı olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğu-
Yabancı bayraklı gemide kaptan olarak çalışan davacının, hizmet sözleşmesi ve iş hukuku hükümlerine dayalı alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin davada, hizmetin ifa edildiği geminin, Türk bayraklı olmayıp yabancı bayraklı olması nedeniyle uyuşmazlığın, Türk bayraklı gemilerde bir hizmet akdi ile yapılan çalışmaları düzenleyen 854 sayılı D. İş Kanunu'nun 1. maddesi kapsamı dışında kaldığı, bu durumda mahkemece, taraflar arasındaki temel ilişkinin hizmet akdinden kaynaklanıp, uygulanacak hükümlerin de hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler olduğu, uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu'nda öngörülen hususlardan da doğmadığı ve davacının alacaklarının BK hükümlerine göre tespiti gerektiği gözönüne alındığında davaya bakmakla Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğu-
Taraflara arasında davalının teknesine akaryakıt ikmali hususunda satım ilişkisi olduğu , davalı vekilinin dosya içeriğindeki beyanlarından, irsaliyeli faturalardan ve teslim tutanaklarından anlaşıldığından, talebin bir para alacağının tahsili istemine ilişkin olması nedeniyle icra takibinin alacaklının ikametgahı icra müdürlüğünde de yapılabileceği-
taraflar arasındaki kredi sözleşmeleri ve diğer belge ve evrakların dosyaya ibrazı sağlanarak sözleşmelerin içeriği de dikkate alınmak suretiyle taraflar arasındaki ilişkinin ticari nitelikte mi yoksa tüketici işlemi mi olduğu değerlendirilmeksizin eksik incelemeye dayalı olarak verilen görevsizlik kararı verilemeyeceği-
Genel kredi sözleşmesine istinaden kullanılan kredilerden masraf ve komisyon adı altında tahsil edilen bedellerin istirdatı istemine ilişkin davada, bilirkişi raporunda genel kredi sözleşmesinin tek başına taraflar arasındaki işlemlerin tamamının ticari nitelikte olduğunu gösterir bir belge olmadığı belirtildiğinden, mahkemece belirtilen hususlarla ilgili bilgi ve belgeler taraflardan sorulup getirtilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
TSE tarafından davalı ile aralarındaki TSE standartlarına uygunluk değerlendirmesi ve belgelendirilmesine ilişkin sözleşmeden kaynaklı alacak iddiasına ilişkin davada, taraflar arasındaki uyuşmazlık TSE markasının kullanımından değil, hizmet sözleşmesinden doğan alacak iddiasına dayandığından, işbu davada 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanmasının söz konusu olmayacağı-
Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekeceğinden, mahkemece, davanın HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava şartı olan "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olan Yasa'nın 101. maddesine göre bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği-
Dava, faydalı model belgesi ile korunan buluşun haksız kullanımı nedeniyle açılmış tecavüzün tespiti, durdurulması, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın bu niteliğine göre 551 sayılı KHK'nın, 22.06.2004 tarih ve 5194 sayılı Yasa ile değiştirilen 146. maddesi hükmü uyarınca davaya bakma görevinin fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesine ait olduğu, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, 16.09.2004 tarih ve 396 sayılı kararı ve daha sonra alınan ve halen yürürlükte olan 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararı ile anılan Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlenen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin davalar bakımından, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, asliye ticaret mahkemesi kurulmuş olup olmamasına bakılmaksızın, bir ya da iki asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bir numaralı asliye hukuk mahkemesi, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde 3 numaralı asliye hukuk mahkemesi görevlendirilmiş olup, bu mahkemelerin yargı çevresinin adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsadığı-
Şikayet olunan asılın takip dosyasında tüm iş ve işlemlerini yürütmekle görevli bulunan vekile gerekli tebligatın yapılması ile taraf teşkiline ilişkin işlemlerin tamamlandığı,  sıra cetvelinde gemi alacaklısı hakkının rehin veya ipotekle temin edilmiş olsun veya olmasın diğer bütün alacaklılara karşı önceliği bulunduğu- Sıra cetveline ilişkin şikayetin, kendine pay ayrılan ve şikayet sonucundan etkilenecek olan alacaklılara yöneltilmesi gerektiği-