bina ve ortak alanlarındaki eksik iş ve ayıptan doğan zarardan yöneticinin arsa sahibi-kat maliki ya da kat maliki - temlik alan sıfatlarıyla arsa payı oranında dava açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerektiğinden davaya devam edilip karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece; davalının kısıtlanması için açılan davanın tasarrufun iptali davası açısından bekletici mesele yapılarak, hasıl olacak sonuca göre taraf teşkili sağlandıktan sonra karar verilmesi gerekeceği-
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 434. maddesi gereğince temyiz isteminin kötü niyetle yapıldığı anlaşılırsa, Yargıtayca aynı Kanunun 422. madde hükümlerinin uygulanacağı- Kötü niyetle temyize vekil sebebiyet vermiş ise idari para cezasının vekil hakkında uygulanacağı- Davalı vekili tarafından yetki itirazında bulunulmuş olup, mahkemece davalı vekilinin talebine uygun olarak yetkisizlik kararı verilmiş olmasına rağmen, "Verilen kararın yüksek mahkeme tarafından denetlenmesini ve varsa hukuka aykırılığın giderilmesini sağlamak" sebebiyle davalı vekilince temyiz edilmesinde hukuki yararı bulunmadığı gibi temyiz talebinin de kötü niyetle yapıldığının kabulü gerektiği-
Davanın açıldığı tarihte eksik veya hiç gider alınmamış olsa bile gider avansının dava şartı olmakla hüküm verilinceye kadar ikmal ettirilebileceği, bu durumun davanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekeceği, gider avansının yatırılmaması halinde davanın usulden reddedileceği, 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanun'un 91. maddesinde sürelerin, taraflara tebliğ tarihinden veya kanunda öngörülen hâllerde, tefhim tarihinden itibaren işlemeye başlayacağının düzenlendiği-
Davacının sigortalısı ile davalı arasında TTK'da düzenlenen taşıma ilişkisi mevcut olduğu nazara alındığında, davanın, TTK'nın 4. maddesine göre ticari dava niteliğini taşıdığından, TTK'nın 5. maddesi uyarınca asliye ticaret mahkemelerinin görev alanında olduğu-
Bir şeye malik olan kimsenin, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip olacağı- Maliğin malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebileceği- Doğrudan mülkiyet hakkını, ilgilendiren eldeki el atmanın önlenmesi ve yıkım istekli dava hakkının, mutlak olarak mülkiyet hakkı sahibine ait olduğuna göre, öncelikle davacının 24 parsel sayılı taşınmazda mülkiyet hakkının saptanması, davada taraf sıfatının belirlenmesi sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacıların murisinin meydana gelen kazada ağır yaralanması üzerine tedavi için götürüldüğü davalı hastanede ihmali davranışlar sebebi ile desteğin öldüğün iddiası ile maddi-manevi tazminat talepli eldeki bu davada, davalı Hastane'nin 5283 sayılı Yasa ile Sağlık Bakanlığı'na devredilen sağlık kuruluşlarının dışında tutulduğunun anlaşıldığı, davalı hastanenin Sağlık Bakanlığı'ndan bağımsız tüzel kişiliğe sahip olduğu, bağımsız yönetime sahip özel bir hastane olduğu gözetilerek işin esasına girilip sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan davada Tüketici Mahkemelerinin görevli olmadığı; bu durumda, karar tarihinde yürürlükte olan HMK. mad. 115/2 uyarınca mahkemenin dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vermesi gerektiği-
K. takdirine itirazla birlikte meskeniyet şikayeti de yapıldığından meskeniyet şikayetine de yetecek avansın yatırılıp yatırılmadığının araştırılması gerektiği- Borçlunun şikayet dilekçesinde kıymet takdir raporuna itiraz ettiği taşınmazlardan biri, aynı zamanda meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmaz olup, mahkemece her iki şikayet konusunun da aynı dosyada çözümlenmesi ve borçludan alınacak tek bir gider avansı ile yapılacak keşifte her iki şikayet konusuna ilişkin olarak da tek rapor alınabilecek olması karşısında, mahkemenin tefrik kararının usul ekonomisi ilkesi gereğince hatalı olduğu-
Şirketin İİK'nın 179. ve TTK'nın 376. maddeleri uyarınca iflasına karar verilebilmesi için borca batıklığın tesbitinin şart olduğu- İflas kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece bu tesbitin yapılması için davacı tarafça bilirkişilerin ücretinin karşılanması adına avans yatırılmaması halinde HMK'nın 325. maddesi uyarınca bu giderin ileride ilgili taraftan tahsil edilmek üzere hazineden (suç üstü ödeneğinden) karşılanması gerektiği-