HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkemenin, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği, bu durumda mahkemece karar tarihinde yürürlükte olan HMK'nın 114/1-c ve madde hükmü uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın HMK'nın 115/2. maddesi hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan 1086 sayılı HUMK'nın dava şartı öngörmeyen göreve ilişkin 7. ve 27. madde hükümlerine uygun olarak gerekçede "Mahkememizin görevsizliği", hüküm fıkrasında "Mahkememizin görevsizliğine" ibarelerine yer verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı vekilinin, hizmet kusuru bulunduğunu ileri sürerek davalı Karayolları Genel Müdürlüğü'ne hizmet kusuruna dayalı olarak dava açtığı, buna göre, görev-yargı yolu yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınacak hususlardan olduğundan, mahkemece idari yargının görev alanına giren uyuşmazlıkta yargı yolu caiz olmadığından HMK.nın 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece tarafların tacir olduğu da dikkate alınarak davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nun 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kazanın 07.09.2014 tarihinde meydana geldiği, kazaya karışan ....... plakalı aracın davalı sigorta şirketince 12.04.2013-2014 vadeli poliçe ile zorunlu mali mesuliyet (trafik) sigortası ile sigortalandığı, tramer kayıtlarında ise, kaza tarihi itibariyle aracın herhangi bir şirket tarafından düzenlenmiş trafik sigorta poliçesinin bulunmadığı anlaşılmakla, husumet re'sen gözetilmesi gereken bir dava şartı olup, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, Daire'nin bozma ilamı doğrultusunda, (o yerde ayrı-müstakil bir tüketici mahkemesi bulunmadığı da gözetilerek) davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılarak işin esası hakkında hüküm kurulması gerekirken, usul ekonomisine aykırı olacak şekilde davaya yine Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılarak Asliye Hukuk Mahkemesi yönünden görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava şartı olarak belirlenen konkordato gider avansları ve konkordato talebine eklenecek belgelere ilişkin davacı vekiline 1 hafta kesin süre verildiği, ayrıca İİK'nun 286.maddesi uyarınca konkordato talebine eklenecek belgelerden olan finansal analiz raporunun usulüne uygun olarak sunulmadığı ve bu eksikliği gidermesi için de davacı vekiline 1 hafta kesin süre verildiği, verilen kesin sürelerin dolmuş olmasına rağmen bu eksikliklerin giderilmediği anlaşıldığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu kaçak su kullanım tutanağının düzenlendiği 18.09.2014 tarihinde, davacı kurum ile davalı arasında herhangi bir abonelik sözleşmesi bulunmadığı, bu kapsamda uyuşmazlığın "abonesiz kaçak su kullanımı" şeklindeki haksız fiil iddiasından kaynaklandığı ve bu haliyle uyuşmazlığın 6502 sayılı yasa kapsamında kalmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemenin (Asliye Hukuk Mahkemesi) görevi içerisinde olduğu-
Yetkili mahkemenin, iflasa tabi olan davacı şirket için muamele merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesi olduğu- Beşiktaş ilçesinin İstanbul Adliyesinin yargı çevresi içinde olduğu-
Adi ortaklığın kendisine ait bir tüzel kişiliği mevcut olmadığından davada taraf olma ehliyetinin de olmadığı yani adi ortaklığın dava ve takip ehliyeti olmadığı gibi, ortaklığa karşı dava açılamayacağı- Adi ortaklığa karşı açılacak davalar, adi ortaklığın kendisine karşı değil dava konusunun paradan başka bir şey olması halinde ortaklığı oluşturan ortakların tamamına, konusunun para olması halinde ise ortaklar arasında müteselsil sorumluluk esası geçerli olduğundan ortaklardan biri ya da birkaçı aleyhine yöneltilmesi gerektiği- Somut uyuşmazlıkta, dava konusu hizmet sözleşmesinden kaynaklanan para alacağına ilişkin olduğundan, adi ortaklar ihtiyari dava arkadaşı olup ortaklardan birisine veya her ikisine karşı dava açılabileceği-
Tapu iptal ve tescil davasının kesinleşmesiyle, davacının çekişme konusu payın mülkiyetini 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) 705/2. maddesi uyarınca tescilden önce kazandığı ve eldeki davayı da bahsi geçen dava sonucunda kazandığı bu mülkiyet hakkına dayanarak açtığı, o halde, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu-