Davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olmadığı gibi, 6100 sayılı HMK'da “dahili davalı” müessesesinin mevcut olmadığı, bu itibarla, mahkemece, aleyhine usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmayan ve taraf sıfatı kazanmayan Karayolları Genel Müdürlüğü'nün taraf kabul edilerek hakkında hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Davacı 3. kişinin bir kez takipsiz bıraktıktan sonra, bir kez daha davayı takipsiz bırakma hakkının bulunduğunun kabulü ile, 1086 sayılı HUMK’nun 409. maddesindeki prosedürün uygulanması gerekirken, 6100 Sayılı HMK’nun 320/4. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu- Alacaklının takibe konu alacağını temlik etmekle, alacak üzerindeki tasarruf yetkisinin ortadan kalktığı, tasarruf yetkisi temlik alana geçtiğinden temlik edenin taraf sıfatının da kalmadığı, husumetin temlik alana yöneltilerek taraf teşkilinin sağlanması için hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
8. HD. 12.06.2018 T. E: 2016/5166, K: 13990-
Tapu iptali, tescil, tazminat davası-
Muhdesatın tespitine ilişkin davada, taraflar arasında dava konusu taşınmaza ilişkin olarak ortaklığın giderilmesi davası açılmış olup, davanın 05.03.2013 tarihinde iş bu davanın açıldığı tarih olan 08.04.2013 tarihinden önce karara bağlandığı ve 25.02.2014 tarihinde iş bu davanın karar tarihi olan 28.10.2014 tarihinden önce kesinleştiği tespit edilmiş olup, taraflar arasında kararın verildiği tarihte derdest ortaklığın giderilmesi davası ve buna bağlı olarak güncel hukuki yarar bulunmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermesi gerektiği-
Davada, davacı-davalı erkeğin ruhsal rahatsızlığı ileri sürülmüş ve bu iddia dosya arasındaki bir kısım delillerle de doğrulanmış ancak adli tıp uzmanından alınan rapor yeterli görülmemiş olduğundan, davacı-davalı erkeğin vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin heyet raporu alınarak araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılarak sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi gerektiği-
8. HD. 07.06.2018 T. E: 2017/7279, K: 13861-
Bir hukukî işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gerekeceği, dosya kapsamından davacıların arsa maliki olup, davalıların ise dava dışı yükleniciden bağımsız bölüm satın aldığı iddia edilen kişiler olduklarının, esasen eldeki davada dava dışı yükleniciye karşı yöneltilen herhangi bir istek de olmadığının, tarafların tüketici tanımına uymadıklarının ve taraflar arasında anılan yasa kapsamında bir tüketici işlemi bulunmadığının anlaşıldığı, o halde, iddianın içeriği, ileri sürülüş biçimi ve özellikle niteliği gözetildiğinde, taraflar arasındaki çekişmenin çözümünün genel mahkemelere ait olduğu, 4077 sayılı Tüketiciyi Koruma Kanunu gereğince tüketici mahkemesinin görevinde bulunmadığı-
Davalı vakıf senedinde 2005 yılında yapılan değişiklik sonucu davacının vakıf üyesi olduğu ile davalı vakfa ödenmesi gereken prim miktarının ve primlerden sorumlu tutulacak kişilerin tespiti istemi-
Davada, davalının ruhsal rahatsızlığı ileri sürülmüş ve bu iddia dosya arasındaki bir kısım delille de doğrulandığından, davalının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılarak sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi gerektiği-