Sanıklara isnat edilen suçun İİK.’nun 333/a maddesinde öngörülen suç olmasına rağmen, şikayet dilekçesinde iddia edilen huşuların sabit olması halinde, sanıkların eyleminin, İİK.’nun 331/I. maddesinde yaptırıma bağlanan “alacaklısını zarara uğratmak kastiyle mevcudunu eksiltmek suçu” nu oluşturması halinde mahkemece sanıkların atılı suçtan dolayı beraatlerine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu sanığın şirketteki hissesini eşine devretmesine rağmen, aynı şirkete ait fırında işçi olarak çalışmaya devam etmesi karşısında, hisse devri kararı, devir sözleşmesi ile tarafların mali durumlarının araştırılmasından sonra, bu devir işleminin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla yapılıp yapılmadığı belirlenip, sonra sanığın hukuki durumunun tayin edilmesi gerekeceği-
Borçlu sanığın mal beyanı dilekçesinde bildirdiği taşınmazın tapu kayıtları getirtilerek, taşınmazın kendisine ait olduğunun anlaşılması halinde, borcu karşılamaya yeterli olup olmadığı araştırılarak, sonucuna göre “İİK.’nun 332. maddesinde düzenlenmiş olan suçu işleme kastının bulunup bulunmadığı”nın takdir edilmesi gerekeceği-
Borçlu-sanıkların işyerlerini ….. isimli bir şirkete devredip devretmediklerinin, varsa bu devirden elde edilen paranın akıbetinin ne olduğu, her iki şirket arasında fiili ya da hukuki bağ bulunup bulunmadığı, ortaklarının kimler olduğu, her iki şirkete ait defter ve banka hesapları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, “devir işleminin alacaklıyı zarara sokmak kastıyla yapılıp yapılmadığı, alacaklının alacağını tahsil etme imkanının bulunup bulunmadığı, yine bu çerçevede … plakalı araçların da üçüncü kişilere satılıp satılmadığı, satılmışsa alıcılarının sanıklarla bir yakınlıklarının bulunup bulunmadığı, satıştan elde edilen parayla ne yapıldığı” hususları saptanmadan, eksik incelemeyle “sanıkların cezalandırılmalarına” karar verilemeyeceği-
Muvazaalı olduğu iddia edilen takibin alacaklısı sanığın Devlet memuru olması nedeniyle, 2006, 2007 ve 2008 tarihli mal beyanları getirtilerek, senet alacağı olan 80.000,00 TL' nı bildirip bildirmediğinin araştırılmasının gerekeceği-
Alacaklısını zarara uğratmak kastıyla sanık-borçlu tarafından üçüncü kişilere satılmış olan taşınmaz hakkında tasarrufun iptali davasının açıldığının ileri sürülmesi halinde, bu dava dosyası getirtilip incelenerek, ulaşılacak sonuca göre -ve özellikle; borçlu-sanığın alacaklılarına zarar vermek kastıyla taşınmazını satmış olup olmadığı üzerinde durularak- sanıkların hukuki durumlarının takdir edilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın satış tarihindeki gerçek değeri belirlenerek ve satılan taşınmaza ilişkin belgeler de getirtilerek, sanık ile taşınmazı satın alan diğer sanık arasında hukuki bir bağ bulunup bulunmadığı hususları araştırılarak, “taşınmaz satışının alacaklıları zarara sokmak kastıyla yapılıp yapılmadığı”nın araştırılması gerekeceği-
İİK.’nun 331/I e göre “borçlunun takip talebinden iki yıl önceki tasarrufları” suça konu olabilirken, “fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle şikayet hakkının düşeceğine” yönelik aynı kanunun 347. maddesindeki düzenlememenin birbirine çelişik olması nedeniyle, dava açma şartlarından olan şikayet süresini özel olarak düzenleyen İİK.’ nun 347. maddesindeki düzenlemeye önem ve öncelik verilerek, kanunun 331/I maddesindeki “…. Takip talebinden sonra veya bu talepten sonra iki yıl…” şeklindeki ibarenin İİK.’ nun 347. maddesine uygun şekilde “bir yıl” olarak anlaşılması gerekeceği-
İİK.’ nun 331. maddesinin suça iştirak edenlere yönelik yaptırım içeren “son fıkrası”, her ne kadar daha sonra madde metninden çıkarılmışsa da, olayın oluş şekline ve suça iştirak ederek katıldığı iddia edilen sanıkların eylemlerine göre, 5237 sayılı TCK.’nun 37-41. maddelerinde düzenlenen “suça iştirak” e ilişkin hükümlerin bugün de uygulanabileceği-