Bölge Adliye Mahkemesince, ''yasal 10 günlük süre içerisinde istinaf sebeplerini belirtir dilekçe verilmediği ve kamu düzenine ilişkin re'sen dikkate alınacak istinaf sebeplerinin de bulunmadığı'' değerlendirildiğine göre, ”istinaf isteminin reddine” karar verilmesi gerekirken “istinaf dilekçesi süresinde olmadığından istinaf talebinin reddine” şeklinde tesis edilen hükmün isabetsiz olduğu-
Somut olayda, şikayete konu edilen İstanbul 22.İcra Müdürlüğü’nün 2015/8142 E sayılı takip dosyasında asıl alacak miktarının 581.401,19 TL olduğunun anlaşıldığı, bu takibe ilişkin aciz vesikası verilmesi talebini reddeden icra müdürü işleminin iptalinin talep edildiği gözetildiğinde, kararın, kesinlik sınırı üzerinde olduğu- O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde 'kararın kesin olduğu' gerekçesi ile 'istinaf isteminin reddi ve ek karar ile temyiz isteminin reddi' yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İİK 363. maddesinde istinaf yoluna başvurulabilecek kararlar sayılmış olduğu- Uyuşmazlık konusu kararın, şikayetçinin sıfatı nazara alındığında, kesin nitelikte olmadığı- O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklının dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönünden yapılacak olan inceleme neticesinde oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, 'istinaf isteminin usulden reddine ve son kararla temyiz başvurusunun reddine karar verilmesinin' isabetsiz olduğu-
321. maddedeki “hükme ilişkin tüm hususlar” dan kastedilenin HMK'nin 297. maddesindeki unsurlar olduğu- Buna göre; mahkeme, tahkikatın tamamlanmasından sonra, tarafların son beyanlarını almalı ve yargılamanın sona erdiğini bildirdikten sonra hükmü tefhim edilmesi gerekeceği- Kural olarak, mahkemece kararın tefhiminde hükme ilişkin tüm hususların açıklanması gerekeceği- Zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebileceği- Bu durumda gerekçeli karar en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılmalıdır. Bir diğer deyişle HMK'nin 321.maddesinde belirtilen şekilde hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilemediği hallerde gerekçeli kararın mutlaka taraflara tebliğ edilmesi gerekeceği- İİK. 363/1 maddesi uyarınca icra hukuk mahkemelerince verilecek kararların temyiz süresinin tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 10 gün olduğu- Maddedeki “tefhim” kavramının "hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal" olarak anlaşılmasının zorunlu olduğu- Bu nedenle, yukarıda açıklanan nitelikte bir tefhim varsa temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren, aksi halde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacağı-
İnceleme konusu olayda, icra mahkemesince verilen karara karşı alacaklı vekilinin İİK’nin 363. maddesi uyarınca süresi içinde, HMK’nın 342/3. maddesine uygun olacak şekilde "istinaf ediyoruz" beyanını da içerir istinaf dilekçesini verdiği halde, bölge adliye mahkemesince kamu düzeni yönünden inceleme dahi yapılmadan istinaf talebinin usulden reddedildiğinin görüldüğü- Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak iş, HMK’nun 342/2/e ve aynı maddenin 3. fıkrasında belirtildiği üzere, istinaf dilekçesini reddetmeden, HMK’nun 352 ve 355. maddeleri uyarınca kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 363 ve 364. maddelerinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının "hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal" olarak anlaşılması gerektiği- Bu açıklamalar doğrultusunda 07.03.2018 tarihinde hükmün tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilememesi nedeniyle, istinaf süresinin tebliğden itibaren başladığının kabulü gerektiği, somut olayda; gerekçeli kararın davacı tarafa 06.06.2018 tarihinde, davalı tarafa ise 22.06.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 14.06.2018 tarihinde; davalının ise 02.07.2018 tarihinde kararı istinaf ettiği, anlaşıldığından kararın tebliğinden itibaren 10 günlük yasal süre içerisinde istinaf yoluna başvurulduğu açıktır. Bu durumda; Bölge Adliye Mahkemesinin 'karara karşı süresinde istinaf yoluna başvurulmadığı' gerekçesiyle başvurunun usulden reddine ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Somut olayda, icra mahkemesince verilen kararın taraflara 18.05.2017 tarihli celsede tefhim edildiği, borçluların İİK’nın 363. maddesi uyarınca süresi içinde, yani 22.05.2017 günü, HMK’nın 342/3. maddesine uygun olacak şekilde istinaf dilekçesini (süre tutum) verdiği halde, istinaf sebeplerinin süre tutum dilekçesinde belirtilmediği, gerekçeli kararın 29/06/2017 tarihinde davalı alacaklıya tebliğ edildiği, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 10 günlük süre içerisinde istinaf sebeplerini belirtir dilekçe verilmediğinin anlaşıldığı- Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince '' HMK’nın 342/2/e 342/3. maddesinde belirtildiği üzere, istinaf dilekçesini reddetmeden, HMK’nın 352 ve 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi'' gerekeceği-
Somut olayda, ilk derece mahkemesince verilen kararın, borçlu vekiline 01/06/2017 tarihli duruşmada tefhim edildiği, borçlu vekilinin İİK’nun 363. maddesi uyarınca süresi içinde 09/06/2017' de HMK’nun 342/3. maddesine uygun olacak şekilde istinaf süre tutum dilekçesini verdiği, borçlu vekilinin, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararı 11/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği halde, istinaf gerekçelerini içeren dilekçesini 10 günlük süresinden sonra sunduğunun görüldüğü- Bu durumda, bölge adliye mahkemesince '' HMK’nun 342/3.maddesinde belirtildiği üzere, istinaf dilekçesini reddetmeden, HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ile sınırlı inceleme yapılarak, şayet incelenen mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık tespit edilmez ise, işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi'' gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince, süresinde gerekçeli istinaf dilekçesi verilmemesi nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının sadece kamu düzeni yönünden inceleme yapılması gerektiği-
Alacaklı vekili, aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini gerekçeli kararın tebliği ile öğrendiğinden, gerekçeli karar tebliği tarihine göre vekalet ücreti ve yargılama gideri ile sınırlı olarak yapılan temyiz talebinin süresinde olduğu-