Bölge Adliye Mahkemesince, süresinde gerekçeli istinaf dilekçesi verilmemesi nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının sadece kamu düzeni yönünden inceleme yapılması gerektiği-
Alacaklı vekili, aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini gerekçeli kararın tebliği ile öğrendiğinden, gerekçeli karar tebliği tarihine göre vekalet ücreti ve yargılama gideri ile sınırlı olarak yapılan temyiz talebinin süresinde olduğu-
Takibin iptali veya taliki istemiyle yapılan başvurunun icra mahkemesince verilen ara karar ile reddedildiği- Bu ara karar ihtiyati tedbir niteliğinde olmadığından İİK’nun 365/3. maddesi gereğince istinaf isteminin reddinin isabetli olduğu-
Muhafaza işlemine yönelik şikayet üzerine verilen icra mahkemesi kararlarının kesin nitelikte olduğu-
Teminat mektubunun paraya çevrilmesine ilişkin kararın kesin nitelikte olduğu-
14/11/2018 tarihinde tefhim edilen icra mahkemesi kararının 10 günlük yasal süre geçirildikten sonra, 17/01/2019 tarihinde istinaf edilmesi halinde istinaf isteminin süre aşımından reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra mahkemesince verilen kararın her iki taraf vekiline 18/04/2017 tarihli duruşmada tefhim edildiği, borçlu vekilinin süresi içinde (yani 20/04/2017 günü), usulüne uygun istinaf başvurusuna ilişkin dilekçesini verdiği olayda Bölge Adliye Mahkemesinin yapılacağı işin istinaf dilekçesini reddetmeden, kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi olduğu- İstinaf yoluyla incelenen mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık denetimi yönünden; işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerektiği- Bölge Adliye Mahkemesi'nce, süresinde istinaf (süre tutum) dilekçesi verildiği halde, incelenen ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık bulunmadığı da tespit edildiğinde istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, usulden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu-
Dava konusu haciz, borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste yapılmamış ise de, haciz mahallinde borçluya ait evraklar bulunmuştur. Mahkemece, haciz sırasında bulunan belgelerin niteliklerinin haciz tutanağına yazılmadığı belirtilmiş ise de, haciz tutanağının arkasında borçluya ait ustalık belgesi, usta öğrenci belgesi, kaşe fotokopisi yer almakta olup, davacının da borçluya ait bazı belgelerin duvarda asılı olduğunu kabul ettiği, öte yandan; borçlunun, davacı üçüncü kişi şirkette ortak iken 4.9.2014 tarihinde ortaklıktan ayrıldığı, bu durumda borçlunun üçüncü kişi şirketteki ortaklığı sona ermesine rağmen ustalık belgesi vb. nitelikteki belgelerin duvarda asılı bulunuyor olması, davaya konu hacizle aynı yerde yapılan 20.8.2015 tarihli hacizde de borçlunun hazır bulunması, borçlu ile üçüncü kişinin faaliyet alanları aynı olduğu gibi aynı ticaret unvanını kullanmaları karşısında İİK'nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulünün gerekeceği-
İstinafı kabil olan icra mahkemesi kararlarına karşı, ait olduğu alacak, hak veya malın değer veya miktarının 1.000 TL’yi geçmesinin şart olduğu- Kesinlik sınırının, 20.07.2016 tarihinden itibaren 2.190 TL, 02.12.2016 tarihinden itibaren 7.000 TL, 01.01.2017 tarihinden itibaren 7.260 TL, 01.01.2018 tarihinden itibaren 8.310 TL olarak uygulanması gerektiği- Somut olayda temyiz eden alacaklılar vekilinin istinaf dilekçesinin incelenmesinde temyizin yalnızca kötüniyet tazminatı ile sınırlı tutulmayıp kararın bütününe yönelik olduğu gibi, hükmedilen kötüniyet tazminatı miktarı 50.280,52 TL olmakla ilk derece mahkemesi kararının istinaf kabiliyeti bulunduğu ve kesin olmadığı açık olduğundan Bölge Adliye Mahkemesi'nin işin esasının incelenmesi gerektiği-
Haczin, borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste yapılmadığı, haciz sırasında borçluya ait evrakların bulunduğu, haciz tutanağının arkasında borçluya ait ustalık belgesi, usta öğrenci belgesi, kaşe fotokopisi yer almakta olup, davacının borçluya ait bazı belgelerin duvarda asılı olduğunu kabul ettiği, borçlu, davacı üçüncü kişi şirkette ortak iken ortaklıktan ayrılmasına rağmen ustalık belgesi vb. nitelikteki belgelerin duvarda asılı bulunuyor olduğu, borçlu ile üçüncü kişinin faaliyet alanlarının aynı olduğu ve aynı ticaret unvanlarını kullandıkları, İİK mad. 97/a'da öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerektiği-