5311 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 363/1. maddesine göre, istinaf yoluna başvuru süresinin, ilk derece mahkemesi kararının tefhim veya tebliğinden itibaren on gün olduğu-
İflas Müdürlüğü kararının iptaline ilişkin kararın İİK 363/1 uyarınca kesin nitelikte olmadığı-
12. HD. 24.11.2021 T. E: 5771, K: 10587-
Yargılama sonunda şikayetin kabulüne şeklinde verilen kısa karar şikayet olunan vekilinin yüzüne karşı tefhim edilmiş ise de, tefhim edilen kısa kararda hükmün yasal unsurlarının tümüyle yer almadığı- İİK'nın 363. maddesi uyarınca tefhimden itibaren temyiz süresinin başlamasının hükmün HMK'nın 321/2. maddesi uyarınca yazılıp, tefhim edilmesine bağlı olduğu- Bu durumda karar tarihinde şikayet olunan vekiline usulüne göre tebliğ edilmiş gerekçeli karar bulunmadığından, temyiz talebinin reddine dair kararın kaldırılarak temyizin süresinde yapıldığının kabul edildiği-
Alacaklı tarafından başlatılan tahliye talepli ilamsız icra takibinde, takip talebinde gecikme cezasının tahsilinin istenip istenmediği, buradan varılacak sonuca göre icra mahkemesince gecikme cezası yönünden itirazın kaldırılmasının gerekip gerekmediği- Bozma kararı kapsamı dışında kalan tahliye isteminin reddine ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği ve direnmeye konu edilen gecikme cezası miktarı temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesinin miktar itibariyle mümkün olmadığı-
İstinaf ve temyiz yoluna başvurunun satıştan başka icrai işlemleri durdurmayacağı, meskeniyet şikayetinin reddine ilişkin karara karşı borçlu kanun yoluna başvurmuş olup "borçlunun başka malvarlığı olmadığı" gerekçesi ile "zamanaşımının kesildiğinin kabul edilemeyeceği", borçlunun işe girme ya da miras yoluyla mal edinebilme ihtimalinin mevcut olduğu gözetilerek icra takibini ilerletmeye yönelik başka taleplerde bulunabileceği dikkate alınmak suretiyle, İİK. m 71/son; 33/a uyarınca, bonoya dayalı takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımına uğradığına yönelik başvurunun esasının incelenmesi gerektiği-
12. HD. 29.06.2021 T. E: 1636, K: 7113-
İstihkak davasında harç ve vekalet ücreti hesaplanırken dava konusu alacak ile haczedilen malların değerinden az olan miktarın dikkate alınacağı; kesinlik sınırının belirlenmesinde ise davaya konu alacak, hak veya malın değerinin esas alınacağı (İİK. mad. 363/1)- (Alacak miktarından yüksek olan) "mahcuzun değerinin" karar tarihi itibariyle kesinlik sınırını geçmesi halinde, temyiz talebinin incelenmesi gerektiği- Bankanın üçüncü kişi sıfatı ile istihkak iddiasında bulunabilmesi için, haciz kararının alındığı tarih itibarı ile kredi borcunun tamamının ödenmemiş olması, banka riskinin devam ediyor olması, belirlenen geri ödemenin yapılmamış olması, kredi alacağı veya çek varsa bu miktar ile sınırlı olmak üzere üçüncü kişi bankanın dava konusu hesaplar üzerinde rehin, hapis, takas ve mahsup hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği, bankanın sorumluluğu kapsamında olan alacaklarının kesinleşmiş olmasının gerekmediği-
Borçlu hakkındaki takibin ve haczin geçerliliği ortadan kalkması halinde, istihkak davasının konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, yargılama gideri ile vekalet ücreti yönünden de davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar verilmesi gerektiği- İstinaf/temyiz süresinin, Hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması halinde, tefhimden, aksi halde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren  başlayacağı-
İstihkak davalarının basit yargılama usulüne tabi olduğu, temyize konu olayda, 14.02.2019 tarihli tefhimin İİK.'nun 363. maddesinde açıklanan nitelikte bir tefhim olduğundan bahsedilemeyeceği, gerekçeli kararın davalı alacaklı vekiline 29.03.2019 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı vekilinin karara karşı 21.03.2019 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurduğu, ilgili mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesinin kararı ışığında davacı alacaklı vekilinin süresinde istinaf talebinde bulunduğu kabul edilerek istinaf talebi hakkında esastan karar verilmesi gerekirken talebin süre aşımı nedeniyle reddinin doğru olmadığı-