Tasarrufun iptali davasında ihtiyati haciz talebi üzerine İİK'nın 281/2.maddesine göre iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine mahkemece ihtiyati haciz kararı verilebileceği; teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunacağı- Bedele dönüşen davada davalıların tazminat miktarı kadar tüm mal varlıkları ile sorumlu olduğu, "talebinin yargılamayı gerektirmesi, davanın esasını çözücü nitelikte haciz kararı verilemeyeceği" şeklinde değerlendirme yapılarak 'talebin reddine' karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tasarrufun iptali davasında, ihtiyati haciz talebi üzerine mahkemece İİK'nın 281/2.maddesine göre, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında ihtiyati haciz kararı verilebileceği; teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunacağı- İİK'nın 281/2.maddesinin 2.cümlesi ile de aleyhlerine nakden tazmin talep edilenler yönünden 'teminatsız ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği'nin hüküm altına alınmış olduğu- Bu durumda dava konusu taşınmaz yönünden bedele dönüşen davada davalılar, tazminat miktarı kadar tüm mal varlıkları ile sorumlu olduklarına göre, İlk Derece Mahkemesince davalılar yönünden elden çıkardıkları tarihte taşınmazın rayiç değeri henüz bilinmediğinden, dava değeri üzerinden teminat mukabilinde menkul, gayrimenkul ve 3.şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesinde dosya kapsamına göre usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Uyuşmazlığın ölümlü trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat davasındaki ihtiyati haciz istemine ilişkin olduğu, mahkemece dava dilekçesi ekindeki belgeler uyarınca, davalılar bakımından yaklaşık ispat kuralının karşılandığı gerekçesiyle ihtiyati haciz istemleri kısmen kabul edilmiş olduğu; öncelikle belirtmek gerekir ki somut olayda, tasarrufun iptali istemi bulunmadığına göre, İİK'nın 281. maddesinin uygulanma yeri bulunmadığı, davacıların ihtiyati haciz istemlerinin İİK m. 257 kapsamında değerlendirilmesi gerektiği-
Dosyadaki deliller ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebepleri davanın esasına ilişkin olup mahkemece yaklaşık ispat kuralına göre değerlendirme yapılarak, İİK'nın 281/2. maddesi gereğince verilen ihtiyati haciz kararına karşı, davalı vekilinin itirazı üzerine açıklanan gerekçe ile 'ihtiyati hacze itirazın reddine' karar verilmesinde dosya kapsamı ile usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı; yine İİK'nın 281/2.maddesine göre mahkemece teminatsız olarak da ihtiyati haciz kararı verilebileceğinden teminat alınmamış olmasına değinen istinaf talebinin de yerinde olmadığı-
Temyiz masraflarını süresinde yatırmadıkları gerekçesi ile temyizlerinden vazgeçmiş sayılmalarına dair verilen ek kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden temyiz incelemesi yapılmadığı- Mahkeme kararını, adli müzaharet talepli olarak temyiz eden davalının fakirlik durumu belgelendiğinden, adli müzaharet talebi kabul edilmişse de, haklarındaki davanın kabulüne ilişkin ilk mahkeme kararını temyiz etmeyerek bu davalılar yönünden karar kesinleşmiş ve davacı yararına kazanılmış hak oluşturmuş olduğundan tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiği- İİK. mad. 283 uyarınca bedele dönüşen tasarrufun iptali davasında, davalıların taşınmazı ellerinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri nisbetinde (takip konusu alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere) tazminat ödemelerine hükmedilmesi gerektiği- Hükmün şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiğinden, davalıların taşınmazı ellerinden çıkardıkları tarihteki gerçek değerleri ne olduğu belirtilmeksizin, “adı geçenlere ellerinden çıkardığı tarihteki değerleri nispetinde ve takip konusu asıl alacak ve ferileri ile sınırlı olmak kaydıyla toplam değerin tazminat olarak adı geçenlerden alınıp davacı tarafa verilmesine” şeklinde ne miktar tahsil edileceği belirtilmeden, infazda kuşku yaratacak şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu- Taşınmazların davalılar tarafından elden çıkardıkları satışları da gösterir şekilde taşınmazların son durumu gösteren tapu kayıtlarının ilgili tapu müdürlüğünden celp edilerek, davacıdan davayı bedele mi dönüştüreceği yoksa dördüncü kişileri davaya dahil edip etmeyecekleri sorularak, alınan cevaba göre karar verilmesi gerektiği-
İİK'nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarının, tasarruf konusu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki bir dava türü olup, ihtiyati haczin İİK'nın 281/2 maddesinde ayrıca ve açıkça düzenlenmiş olduğu- Bu gibi davalarda, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için davanın tam olarak kanıtlanması gerekmediği, ileri sürülüş biçimine ve delil durumuna göre, yaklaşık ispat durumunda ihtiyati haciz kararı verilebileceği konusunda duraksamamak gerektiği, somut olayda dosya içeriğine göre ihtiyati hacze hükmedilmesine ilişkin koşulların gerçekleştiğinin anlaşıldığı, kaldı ki değişen durum ve koşullara göre ilk derece mahkemesi tarafından bu hususta her zaman yeni bir değerlendirme ve karar verilmesinin de mümkün olup, açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz isteminin reddine ilişkin ara kararının HMK 353/1-b/2 maddesi uyarınca kaldırılarak tasarrufun iptaline konu taşınmazlara alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesinin isabetli olacağı-
Tasarrufun iptali davaları ile hedeflenen hukuksal sonucun para alacağına kavuşmak olduğu; dolayısıyla tasarrufun iptaline konu edilen taşınmazın aynına ilişkin bir uyuşmazlık söz konusu olmadığı, HMK'nın 389 ve izleyen maddelerine göre uyuşmazlık konusu olmayan mal varlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir konulması mümkün olmadığına göre mahkemece 'tedbir isteminin reddine' karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı- Borçlunun adına borcu karşılayacak kayıtlı menkul ve gayrimenkullerinin bulunmadığı, aciz halinde bulunduğu, İİK'nın 284.maddesine göre dava yasal sürede açılmış, takip devam etmekte olup, borçların belli yekuna ulaştığı; herhangi bir ödeme de mevcut olmadığı, buna göre İİK 257 vd. ile 281/2 maddelerindeki ihtiyati haciz şartları mevcut olmasına göre yaklaşık ispat koşullarını taşıyan ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
İİK'nin 281'inci maddesinin 2'nci fıkrası uyarınca, hâkimin iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceği; aynı Kanunun 257'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, 'rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcuna ilişkin ihtiyati haczin koşulları'nın açıklanmış olduğu; 'ihtiyati haciz'in alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararıyla, borçlunun mallarına (önceden) geçici olarak el konulması olduğu; ihtiyati tedbirin özel bir koşulu olan ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için koşullarından biri ise, ihtiyati tedbir için öngörülmekle birlikte ihtiyati haciz içinde kıyasen uygulanması gereken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 390/3'üncü maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulunun oluşması gerektiği; burada aranan ispat, tam bir ispat olmayıp ileri sürülen hakkın mevcut olduğu kanısını oluşturması yeterli olduğu-
Davanın İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu- Dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ihtiyati haczin İİK.nun 281/2 maddesinde ayrıca ve açıkça düzenlenmiş bulunmasına, ihtiyati haczin tasarruf konusu taşınmazlar üzerine konulmuş olmasına, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için davanın kesin olarak kanıtlanmasının gerekmemesine, dosyada bir kısım delillerin bulunması ve yaklaşık ispat halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği hususunda bir duraksama bulunmamasına, İİK'nın 281/2 madde hükmü uyarınca, tasarruf konusu mallar üzerine konulan ihtiyati haciz kararlarında teminatın lüzum ve miktarı bakımından hâkime takdir yetkisinin verilmiş olmasına ve yargılama sırasında değişen durum ve şartlar halinde her zaman yeniden bir karar verilebilmesinin mümkün bulunmasına göre davacının muhtemel zararları ve alacağın dava edilebilir hale geldiğine dair yaklaşık ispat verileri uyarınca ve alacağın rehinle de temin edilmemesi kapsamında mahkemece verilen ihtiyati haciz ara kararına itirazın reddinin yerinde olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin HMK'nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesinin isabetli olacağı-
Borçlunun ölümü üzerine, TMK 612 vd. yanlış yorumlanarak, alt soy mirasçıların davaya dahili hatalı olduğu, borçlunun mirasının iflas hükümlerine göre tasfiyesi için yasal prosedürün uygulanıp, uygulanmadığı, borçlu için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilci olup olmadığı araştırılarak, bu prosedürün uygulanması sağlandıktan sonra yasal temsilci ile tasarrufun iptali davasının sonuçlandırılması gerektiği- Davalı üçüncü kişinin tüm alacaklar için sorumluluğunun " ... TL tazminatla sınırlı olarak" ve tahsilde tekerrür olmayacak şekilde belirlenmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmesinin hatalı olduğu- Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak ile iptali istenilen şeyden hangisinin değeri düşük ise o değerin oluşturacağı-