Tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmişse de, özel bir şirkette şoförlük yapmadan önce ticaretle uğraşan borçlunun ticari faaliyet alanı ve adreslerinin araştırılarak, üçüncü kişi ile bir ticari ilişkisinin bulunup bulunmadığı, her ikisinin de (Samsun Çarşamba) nüfusuna kayıtlı olması, davalının 121.000,00 TL değerinde olan bir taşınmazı satın aldıktan bir hafta sonra borçluya aylık 300,00 TL karşılığında kiraya vermesi ve kira ödemelerine ilişkin hiçbir belgenin sunulmamış olması olgularının birlikte değerlendirilerek, uyuşmazlığın İİK. mad. 280/1 kapsamında kalıp kalmadığının tartışılması gerektiği-
Somut olayda davacının kredi sözleşmesine dayalı alacağının tahsili için icra takibi başlattığı, davalılar arasında iptali istenen taşınmaz devrinin yapıldığı, iptale konu taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğu, alacağın tahsil edilememesi üzerine davacının taraflar arasındaki temlikin TBK'nin 19. maddesi hükmü uyarınca muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki tasarrufun iptali davasını açtığı, davacının dava açmakta haklı olup olmadığının yargılamayı gerektirdiği, ihtiyati haciz için davaya ilişkin tüm koşulların gerçekleşmesinin beklenemeyeceği açık olup somut olayda ihtiyati haciz kararı verilmesi için yasal koşulların gerçekleştiği görüldüğünden, mahkemece 'tasarrufun iptali davasında taşınmazın aynının çekişme konusu olmadığı, ihtiyati tedbir kararı verilmesi için yasal koşulların bulunmadığı' dikkate alınarak 'ihtiyati tedbir isteğinin reddine' karar verilmiş olmasının doğru olduğu; davacının ihtiyati haciz istemine ilişkin istinaf sebeplerine gelince, yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere mahkemece ihtiyati haciz koşullarının mevcut olduğu dikkate alınarak 'isteğin kabulüne' karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde isteğin reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Dosyadaki deliller ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebepleri davanın esasına ilişkin olup, mahkemece yaklaşık ispat kuralına göre icra dosyası tarafların beyanları ile değerlendirme yapılarak İİK'nın 281/2. maddesi gereğince verilen ihtiyati haciz kararına karşı davalı vekilinin itirazı üzerine ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesinde dosya kapsamı ile usul ve yasaya aykırılık olmadığı-
Dava dilekçesinde taşınmazın dava dışı 3. kişilere satılmış olması ihtimalinde 3. şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk edeceğinden nakden tazmin talep edildiği de açıklanmış, taşınmazı satın alan 4. kişiye karşı dava yöneltilmemiş, o halde talep İİK 283/2 maddesine dayanılarak bedel tazmini talebine dayanmakta olup, bu durumda bedele dönüşen davada davalılar tazminat miktarı kadar tüm mal varlıkları ile sorumlu olduklarına göre İlk Derece Mahkemesince İİK'nın 281/2. maddesinin 2.cümlesi uyarınca icra dosyası ve borcun dayanağı olan belgeler getirtilip, incelenmek ve değerlendirmek suretiyle karar vermek gerekirken, "Davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin, yukarıda özetlenen dava dilekçesinden anlaşıldığı gibi ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkin talebinin yargılamayı gerektirmesi, davanın esasını çözücü nitelikte haciz kararı verilemeyeceği anlaşılmakla yasal koşulları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine" şeklinde değerlendirme yapılarak talebin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İhtiyati haciz kararlarının esas hakkında kesin bir kanaat oluşmadan ve tam bir ispat aranmadan verilen geçici nitelikte hukuki korumaya ilişkin kararlar olduğu, yani devam etmekte olan dava sonunda davacının hükmedilecek alacağının tahsilini garanti altına almak için davalının mallarına geçici olarak el konulabileceği, ihtiyati haciz isteminin kabulü için davada aranan tüm şartların oluşmasının beklenmesinin ihtiyati haciz amacına aykırı olacağı ve davacının bu davadan elde edeceği sonucu engelleyebileceği- Mahkemece davanın niteliği ile mevcut delil durumu dikkate alınarak ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için tam bir ispat koşulu da aranmadığından, İİK. 281/2 maddesi uyarınca tasarrufa konu taşınmaz yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği-
Mahkemece, yaklaşık ispat kurallarına göre icra dosyası, tarafların beyanları ile değerlendirme yapılarak, İİK.'nun 281/II. maddesi gereğince verilen ihtiyati haciz kararına karşı, davalılar vekilinin itirazı üzerine, tasarrufun iptaline ilişkin davada verilen 'ihtiyati hacze itirazın reddine' karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Tasarrufun iptali davasında, uygulamada özellikle kambiyo senedine dayalı icra takiplerinde, alacağını borçlusundan tahsil edememiş alacaklılar tarafından açılan tasarrufun iptali davalarında, icra takibi bonoya dayanıyorsa -kural olarak- borcun bononun tanzim tarihinde, çeke dayanıyorsa çekin 'keşide tarihinde' değil, çekin bankaya/takas odasına ibraz edildiği tarihte doğmuş olduğunun kabul edildiği-
Gerek TBK. m. 19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse İİK. m. 277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları tasarrfuna konu malların aynı ile ilgili olmayıp alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleri olduğu, muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK. 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak davalı 3. şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan davacıya alacağını temin edebilmesi için davacıya tasarruf konusu malvarlığı üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesi gerekeceği, bu nedenle mahkemenin dosya kapsamına uygun gerekçesine ve takdirine ihtiyati haczin İİK. 281/2 maddesinde ayrıca ve açıkça düzenlenmiş bulunması, ihtiyati haczin tasarruf konusu üzerine konulmuş olmasına, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için davanın kesin olarak kanıtlanmasının gerekmemesine, dosyada bir kısım delillerin bulunması ve yaklaşık ispat halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği hususunda bir duraksama bulunmadığı, borcun ödendiği de ileri sürülmediğine ve yargılama sırasında değişen durum ve şartlar halinde her zaman yeniden bir karar verilebilmesinin mümkün olmasına göre, mevcut durum gözetilerek 14.08.2020 günlü ara karar ile iptali isteğine konu markalar üzerine haciz konulmasında ve 14.01.2021 günlü ara karar ile de bu yöne ilişkin itirazın reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik tespit edilmediğinden, davalı vekilinin 14.01.2021 günlü ara kararına yönelik istinaf başvurusunun reddinin gerektiği-
Gerek İİK. m. 277 vd. gerekse TBK. m. 19 kapsamında açılan davaların, dava konusu tasarrufun aynına ilişkin değil alacağın tahsiline ilişkin oldukları, şahsi nitelikte davalar olduğu- Hakkında ihtiyati haciz kararı verilmemiş olan davaların istinaf başvurusunda hukuki yararının bulunmadığı-
İİK'nin 281/2. maddesi ile 257 vd. maddeleri uyarınca verilen ihtiyati haciz kararlarının konuları ve sonuçları itibariyle birbirlerinden farklı oldukları, İİK'nin 281/2. maddesine göre ihtiyati haciz kararı sadece iptali istenen tasarrufi işlem hakkında verilebileceği gibi ihtiyati haciz kararından sonra tasarrufun iptali lehine sonuçlanan davacı alacaklının yeni bir takibe girişmeksizin iptal davası açılmadan önce başlatılan icra takibinden alacağını tahsil edebileceği, bu nedenle mahkemece tasarrufun iptali davalarına özgü İİK'nin 281. maddesi hükmüne göre değerlendirme yapılarak ihtiyati haciz kararı verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-