Davacı TMSF'nin "ödemeye çağrı ve ödeme emri gönderme işlemi"ne karşı idari yargıda açılan dava sonunda, bu işlemlerin iptâline karar verilmiş olması halinde, mahkemece davacı TMSF'nin açmış olduğu "tasarrufun iptâli davasının kabulüne" karar verilemeyeceği-
"Muvazaa nedeniyle satışın iptâli" istemiyle açılmış davalar sonucunda verilen kararların temyizen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinde inceleneceği-
Haciz yoluyla takiplerdeki iptal davalarında görevli mahkemenin "aciz vesikasındaki veya aciz vesikası hükmünde olan haciz tutanağındaki alacak miktarı" ile "tasarruf konusu malın tasarruf tarihindeki gerçek değeri"nden hangisi az ise ona göre belirlenerek, davanın "asliye hukuk, sulh hukuk ya da ticaret mahkemesi"nde açılabileceği, kamu düzeni ile ilgili olan bu yönün mahkemece doğrudan doğruya gözetileceği- (Bu açıklamalar yürürlükten kalkmış olan 1086 Sayılı HUMK' nun mad.1 ve devamı maddelerinde geçerlidir... 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 6100 Sayılı Yeni HMK' nun 2. maddesinde "dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir" (HMK 2/1) denilmiş olduğundan, bundan böyle tasarrufun iptali davalarına alacak miktarına bakılmaksızın asliye hukuk mahkemelerinde bakılacaktır...)
Davalı "borçlu" ile diğer davalı, "üçüncü kişi" arasında 'yakın ticari ilişki' bulunması halinde, üçüncü kişinin borçlunun durumunu -"mal kaçırma kasdını"- bilebilecek durumda olması nedeniyle, bu kişiler arasındaki taşınmaz satışına ilişkin tasarrufun iptâline karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazların, davalı-borçludan bunları satın almış olan diğer davalı-üçüncü kişi tarafından "davadan önce" başka kişilere satılmış olduğunun anlaşılması halinde, mahkemece açılmış olan "muvazaalı satışın iptâline" ilişkin davanın "hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine" karar verilmesi gerekeceği–
Tasarrufun iptâli davasında, davalı-borçlu tarafından açılan "iflâsın ertelenmesi" davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Kambiyo senetlerine mahsus takip kesinleştikten sonra, alacaklının aynı takip dosyası üzerinde üçüncü kişiye ‘örnek 10 ödeme emri’ göndermek suretiyle üçüncü kişinin takibe dahil edilemeyeceği, bu konudaki şikayetin herhangi bir süreye bağlı olmadan yapılabileceği–
Edimler arasında "aşırı fark" bulunması halinde borçlu ile işlemde bulunmuş olan üçüncü kişinin iyiniyet iddiasında bulunamayacağı-
SSK. prim ve diğer alacaklarının tahsili için -6183 sayılı Kanuna göre- borçlular hakkında yapılacak takipler nedeniyle, SSK tarafından açılacak iptal davalarına, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer (il) iş mahkemesinin görevli olduğu-
"Geçici aciz vesikası"na dayanılarak (İİK. 105/II) açılan iptâl davalarının, takip (ve dava) konusu alacağın bağlı olduğu zamanaşımını kesmeyeceği-