Miras şirketine tayin edilen temsilcinin, MK. 612 uyarınca terekeyi resmen tasfiye etmekle yükümlü olduğu, tasarrufun iptali davasında, mahkemece "terekenin resmen tasfiyesinin sonucunun beklenmesi" gerekeceği–
İptâl davalarında, borçlu ile işlemde bulunan davalı -üçüncü kişilerin, "dava konusu taşınırları/taşınmazları satın alabilecek mali güce sahip olup olmadıkları"nın mahkemece araştırılması gerekeceği-
Borçlu şirket ile işlemde bulunmuş olan üçüncü kişiler aleyhine açılan iptâl davalarında, borçlu şirketin ticaret sicili kayıtları getirtilerek ortakları (ve yöneticileri) ile diğer davalı üçüncü kişiler arasında organik bağ (yakınlık) bulunup bulunmadığı araştırarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptâli davası "ayni dava" olmadığından, -davalılardan birisi o yörede oturuyor olmadıkça- taşınmazın bulunduğu yerde açılamayacağı-
İİK’ nın 278. maddesine göre açılan tasarrufun iptali davasında iki yıllık süre geçirilmiş olsa bile, mahkemece İİK ’nın 284. maddesinde öngörülen beş yıllık sürenin geçip geçmediğinin araştırılması gerekeceği- Davanın yalnız malı satın alan üçüncü kişiye açılmış olması halinde, borçlunun da davaya katılmasının sağlanması gerekeceği-
Oturuma çağrılmamış olan tarafların hiçbiri gelmediği veya gelip de davayı takip etmeyeceğini bildirdiği takdirde dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağı, açılmamış sayılma kararı verilebilmesi için dosyanın üç kez ve doğru olarak işlemden kaldırılması gerektiği- Mahkemenin belirlediği ve taraflara bildirmiş olduğu duruşma gününden önce ve sonra duruşma yapamayacağı-
Davacı TMSF'nin "ödemeye çağrı ve ödeme emri gönderme işlemi"ne karşı idari yargıda açılan dava sonunda, bu işlemlerin iptâline karar verilmiş olması halinde, mahkemece davacı TMSF'nin açmış olduğu "tasarrufun iptâli davasının kabulüne" karar verilemeyeceği-
"Muvazaa nedeniyle satışın iptâli" istemiyle açılmış davalar sonucunda verilen kararların temyizen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinde inceleneceği-
Haciz yoluyla takiplerdeki iptal davalarında görevli mahkemenin "aciz vesikasındaki veya aciz vesikası hükmünde olan haciz tutanağındaki alacak miktarı" ile "tasarruf konusu malın tasarruf tarihindeki gerçek değeri"nden hangisi az ise ona göre belirlenerek, davanın "asliye hukuk, sulh hukuk ya da ticaret mahkemesi"nde açılabileceği, kamu düzeni ile ilgili olan bu yönün mahkemece doğrudan doğruya gözetileceği- (Bu açıklamalar yürürlükten kalkmış olan 1086 Sayılı HUMK' nun mad.1 ve devamı maddelerinde geçerlidir... 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 6100 Sayılı Yeni HMK' nun 2. maddesinde "dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir" (HMK 2/1) denilmiş olduğundan, bundan böyle tasarrufun iptali davalarına alacak miktarına bakılmaksızın asliye hukuk mahkemelerinde bakılacaktır...)
Davalı "borçlu" ile diğer davalı, "üçüncü kişi" arasında 'yakın ticari ilişki' bulunması halinde, üçüncü kişinin borçlunun durumunu -"mal kaçırma kasdını"- bilebilecek durumda olması nedeniyle, bu kişiler arasındaki taşınmaz satışına ilişkin tasarrufun iptâline karar verilmesi gerekeceği-