Alacaklı davacının, borçlu davalıların kendisine olan borçlarını ödeyemediklerini ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile başka isim altında kurdukları şirkete malvarlıklarını aktardıklarını öne sürerek yapılan işlemlerin iptalini talep ettiği fakat dava dilekçesi ve beyan dilekçelerinde hangi borçlular hakkında hangi danışıklı işlemler ile alacaklılardan mal kaçırdıklarını tereddüde yer vermeyecek biçimde açıklamadığı- Davacı alacaklıların tasarrufun iptali davasını açtıklarında borçlu davalıların hangi tasarrufi işlemleri ile mal kaçırdıklarını açıkça bildirmeleri dava şartının, hak düşürücü sürenin sağlıklı bir biçimde incelenebilmesi, adil yargılama hakkı çerçevesinde yargılamanın sürdürülebilmesi ve silahların eşitliği ilkesi gereğince savunmanın buna göre yapılabilmesi için gerekli ve zorunlu olduğu-
Davalının araç tamiri işi yaptığı, dava konusu aracın tamir işlemlerini de davalının yaptığının ve bu tamirler nedeniyle de borçlunun davalıya borçlu olduğunun, dava konusu bu aracı da söz konusu borçları nedeniyle davalıya devrettiğinin anlaşılmasına göre; davalı üçüncü kişinin borçlunun İİK. 280. madde kapsamında alacaklıya zarar vermek kastıyla aracı sattığını bilebilecek kişilerden olup olmadığının değerlendirilmesi gerekeceği- Mahkemece, davaya konu araçlarla ilgili açılmış tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmiş ve bu araçlar yönünden davalı 3.kişiler yararına vekalet ücretine hükmedilmiş ise de davalı borçlu ile davalı 3. kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, kendisini vekille temsil ettiren davalı borçlu yararına da vekalet ücreti takdiri gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesinin yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte olmadığı-
TMK m. 605 vd uyarınca borçlunun en yakın mirasçıları mirası reddettiğinden terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinin gerektiği ve bu durumda, mahallin Sulh Hukuk Hakimine durum bildirilerek mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesinin sağlanması, anılan mahkemece atanacak ve yetkilendirilecek tereke temsilcisinin huzuru ile davaya devam olunması gerektiği, taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulamayacağı- TBK m. 19 gereğince açılan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasında, davacı tarafından davalı borçlu aleyhine açılan dava sonucu beklenerek alacağın kesinleşmesi halinde, borçlu tarafından diğer davalı üçüncü kişiye satışı yapılan dava konusu bağımsız bölümün dava dışı bir dördüncü kişiye devredildiği anlaşıldığından, dava dışı dördüncü kişinin de davaya dahil edilip, taraf teşkilinin sağlanması ve mevcut delillerin TBK'nun 19 maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacının İİK 277- vd. uyarınca tasarrufun iptalini talep ettiği dava dilekçesinin sonuç kısmında BK 18 ve İİK 277'e göre değerlendirme yapılmasının talep etmesi halinde, dava "tasarrufun iptali davası" olarak açıldığından ve uygun ıslah dilekçesi ile TBK 19 gereği muvazaaya dayalı iptal davası olarak görülmesi talebinin bulunmadığından, davaya İİK 277 vd.'na göre tasarrufun iptali davası olarak bakılması gerektiği-
Davanın BK'nun 19. maddesine dayalı olduğu ve mahkemece bu şekilde nitelendirildiğinden, yargılama giderinin dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden harç ve avukat ücretine hükmedilmesi için , dava tarihi tarihindeki değerin belirlenmesi gerektiği, mahkemece aynı bilirkişiden taşınmazın dava tarihindeki değeri konusunda ek rapor alınarak bu değer üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken keşif tarihindeki değer üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Toplanan delillere göre; davaya konu borcun ödenmesi sebebiyle davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla asıl ve birleşen dosyada davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği- 6183 sayılı Yasa^'nın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
Borcunu ödediğini, icra dosyasının infaz olduğu anlaşıldığından konusuz kalan tasarrufun iptali davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararın isabetli olduğu-
Davalı borçlu ile davalı 3. kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı olması nedeniyle dava dilekçesinin borçluya tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması gerekirken bu durum gözardı edilerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı- Mahkemece dava konusu gayrımenkulün davalılar arasındaki satış işlemine ilişkin tasarrufun iptali ile davacı alacaklıya takip dosyasındaki alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken kararda dava konusu gayrımenkullerin tapu kaydının iptaline, davalı 3. kişi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi doğru değil re'sen bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesinin yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte olmadığı-
Davacı vekili ön inceleme duruşmasından önce davadan feragat ettiğinden alınması gereken harç maktu karar harcının 1/3’ü oranında olacakken, harcın iadesi yönünde hüküm kurulmamasının hatalı olduğu, ne var ki, bu hususların yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Üçüncü kişinin mal veya hakkı dava sırasında elinden çıkarması veya elinden çıkardığının dava sırasında öğrenilmesi halinde davanın ıslahına gerek olmadan davacı alacaklının davaya bedel davası olarak devam edilmesini isteyebileceği veya devralan 4. kişiyi davaya dahil ederek davaya devam edebileceği-