Davacı vekili müvekkilinin davalıdan olan vergi alacağı nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borçlu davalının amme alacağının tahsilini önlemek amacı ile kendisine ait taşınmazı diğer davalıya sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptali davasında, davanın muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası olarak görülüp sonuçlandırılamayacağı, 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca yapılan satış işleminin iptalinin talep edilmesi gerekeceği-
Bir davada taraflarca öne sürülen maddi olayların hukuki değerlendirmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak HMK. mad. 33 gereğince hakimin doğrudan görevi olup , davalı hakkında açtıkları tazminat davası sırasında kusur raporu alındıktan sonra kendisine ait taşınmazı alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla davalı üçüncü kişiye onun da dördüncü kişiye sattığı ileri sürülerek yapılan muvazaalı satışın iptali talebi ile dosyaya aciz belgesi ibraz edilmeden açılan davada, davacının dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında, mahkemece davanın TBK.nun 19. maddesindeki genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiği- TBK'nun 19. maddesindeki genel muvazaaya dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında davacının aciz belgesi ibraz etmek zorunda olmadığı-
Davacının alacağının dayanağı olan kambiyo senedinde yetkili kılınan yer mahkemelerinin, davalı borçlu ve zorunlu dava arkadaşı olan davalı üçüncü kişi aleyhine açılan tasarrufun iptali davasında yetkili olduğu-
Tasarrufun iptali davalarının ticari nitelikte olmadığı, asliye ticaret ve asliye hukuk mahkemeleri arasındaki işbölümü ilişkisinin görev ilişkisine dönüşmüş olmasının da davaya ticari bir nitelik kazandırmayacağından açılan davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarının ticari nitelikte olmadığı, asliye ticaret ve asliye hukuk mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisinin görev ilişkisine dönüşmüş olmasının da davaya ticari bir nitelik kazandırmayacağı-
Borçlu tarafından, davalı üçüncü kişiye satılan taşınmazın, borçlunun ailesi tarafından kullanılıyor olmasının, hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği; davalıların 1985 yılından beri arkadaş oldukları ve birlikte bir spor kulübünün yönetiminde yer aldıkları ve bu hali ile davalı borçlunun içinde bulunduğu durumun davalı 3.kişi tarafından bilenebilecek nitelikte olduğu davalı borçlunun mal kaçırmak amacıyla devri gerçekleştirdiğinin kabulü gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için geçici veya kat'i aciz belgesinin sunulması gerekeceği, tasarrufun iptali davaları tanık dahil her türlü delille ispatlanabileceğinden bu tür davalarda tanık dinlenmesinin davanın değeri ve takip konusu alacak miktarıyla sınırlı olmadığı- Davacı alacaklı vekiline geçici veya kati aciz belgesi sunması için uygun bir süre verilmesi, sunulmadığı  takdirde davanın ön koşul yokluğundan reddine, sunulduğu takdirde davanın esasına girilerek dava konusu tasarrufun özellikle İİK. mad. 278/3-1 ve 2 ile 280/1 gereğince iptale tabi olup olmadığı yönünden taraf delillerinin toplanması ve davacı vekili tarafından delil listesinde bildirilen tanığının da dinlenerek delillerin tümünün değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
6183 sayılı Kanunun 26, 27,28,29,ve 30.maddelerinde sözü geçen tasarrufların vuku tarihinden beş yıl geçtikten sonra tasarrufun iptali talep edilemeyeceği, 6111 sayılı yasa uygulaması gereği olarak borcun yeniden yapılandırılması işleminin, açılmış davaları durdurmayacağı ancak İdarenin takdiri ile icra işlemlerinin yapılandırma sözleşmesi ihlal edilmediği sürece ertelenebileceği-
Davacı alacaklı, İİK. mad. 277 vd. ile TBK. mad. 19 gereğince yapılan tasarrufun iptaline, dava konusu taşınmazların tapu kaydına İİK. mad. 281/2 gereğince ihtiyati haciz kararı konulmasına karar verilmesini talep etmiş olup, davada görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu- İİK. mad. 281 uyarınca verilecek ihtiyati haciz kararı dava konusu şey ile ilgili olduğundan, görevli mahkemece değerlendirilme yapılması gerektiği-
Tasarrufun iptali davasında yapılan tebligatlar esas alınarak icra takibinde Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebligat yapılamayacağı- Satış ilanının tebliğ edildiği tarihte yürürlükte olan 6099 sayılı kanun ile değişik 35/2. maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi, muhatabın, adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunmaması şartına bağlandığından, şikayetçi borçlunun adres kayıt sisteminde adresi bulunup bulunmadığı belirlenmeden anılan maddeye  göre yapılan tebligatın usulüne uygun kabul edilmesi mümkün olmadığı- Borçluya satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğundan ihalenin feshine karar verilmesinin gerekeceği-