İİK.nun 281/2. maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararı ile ilgili tasarrufun iptali davası kabul ile sonuçlandığı takdirde, alacaklı ayrıca bir icra takibi başlatmasına gerek olmadan tasarrufun iptali davasının açılmasından önce başlatılan icra takibinden alacağını tahsil edeceğinden, anılan maddeye göre verilen ihtiyati haciz kararı, İİK.257 ve devamı maddelerinde yer alan ihtiyati haciz kararlarından farklı olup; İİK.nun 281/2 maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararını tamamlayıcı merasim yönünden, İİK.nun 264. maddesinin uygulanmayacağı- Kefaletin şartlı olması halinde geçersiz olacağı-  Yargılamayı gerektiren bir kabul ile müzayaka nedeniyle kefalete ilişkin haciz işleminin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Taşınmazı borçludan devralan 3. kişilerin koydurmuş oldukları haczin, iptal edilen tasarruf oranında tasarrufun iptali davasını kazanan şikayet olunana karşı bir önceliği olamayacağı-
Davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragate yetkisi bulunduğu ve davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunması sebebiyle davalılar hakkındaki feragatin diğer davalının durumunu da etkileyeceği anlaşılmakla anılan dilekçe içeriğine göre karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Kural olarak çekte vade olmamakla birlikte ticari hayatta çeklerin de bono gibi vadeli kullanıldığı-  Tasarrufun, takibine konu çeklerin keşide tarihinden önce yapıldığı anlaşılmaktaysa da, davacı vekili "takip konusu alacağın iptali istenen tasarruftan önce ve davalı borçlu ile aralarında organik bağ bulunan bir başka şirkete sattıkları ve karşılığında davalı şirketin vadeli çeklerinin verildiği kereste satışından doğduğunu, davalı borçlu ile doğrudan ticari ilişkileri olmadığını" ileri sürdüğünden ve dosyada mevcut ticari sicil kayıtlarından, davacının ticari ilişki içinde olduğunu ve borcun doğumuna dair kereste sattıklarını beyan ettiği dava dışı Ltd Şti ile davalı borçlu şirket arasında ortak ve kurucuları bakımından organik bağ bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece davacının borcun doğumuna dair iddiasının değerlendirilmesi amacıyla davacı ile dava dışı Ltd. Şti'ne ait ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması adı geçen taraflar arasında kereste satımına dair ticari ilişki bulunup bulunmadığı, ticari ilişki var ise bu ilişkinin başlangıç tarihi, belirlenerek bu tarihin iptali istenen tasarruftan önce olması halinde bu defa davalı borçlu ile dava dışı Ltd Şti'nin ticari defterleri ve banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak birbirlerinin borçlarını ödeyip ödemedikleri birlikte çalışıp çalışmadıkları değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Borçlar Kanunu’ndan kaynaklanan muavaza nedeni ile tasarrufun iptali istemine ilişkin uyuşmazlığın genel görevli Asliye Hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında görülebilirlik şartlarından birisinin “gerçek bir alacağın varlığı” diğer bir anlatımla tasarrufta bulunan kişinin gerçekten “borçlu” olması gerektiği; eğer gerçek bir “borç” yoksa “alacak” da söz konusu olmayacağından, iptal davasının dinlenmesinin mümkün olmayacağı, bu nedenle bu tür davalarda davalıların “alacağın gerçek olmadığını” iddia ve ispat edebilecekleri- Alacaklı tarafından takip konusu yapılan senette tahrifat yapıldığı iddiası üzerine açılan ceza davası sonucunun, tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Şikayetçi vekili, "alacaklılardan bankanın alacağının tasarrufun iptali davasında verilen ihtiyati hacze dayandığını, bu davada verilen ihtiyati tedbir niteliğindeki ihtiyati haczin kendi kesin hacizlerinden sonra olduğunu, müvekkilinin hazcinin ayrıca diğer alacaklının da haczinden önce olduğunu" ileri sürerek "sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini" istemiş olup, "haciz ve takiplerin kesinleşme tarihlerine göre, sıra cetvelinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı" gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Tasarrufun iptali davasını açan alacaklıya karşı sonradan lehine ipotek tesis edilen alacaklılar ve haciz uygulayan alacaklıların iptal edilmiş tasarruf oranında davayı kazanmış alacaklıya karşı önceliği bulunmadığı-
Davacının, tasarrufun iptali davası ve bu dava sırasında konulan ihtiyati haczin infaz ve kesinleşme tarihlerinin sıra cetveli düzenlenirken dikkate alınmadığı ve alacaklarının hesaplanmasında hata edildiği noktasındaki itirazının davalı alacağının esas ve miktarına ilişkin olduğu, davanın inceleme yerinin icra mahkemesi olduğu-
Tasarrufun iptali davasının önkoşullarının “takip konusu alacağın, iptali istenen tasarruftan önce doğması”, “alacağın gerçek bir alacak olması”, “borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş olması “ ve “borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesini bulunması” olduğu- Tasarrufun iptali davalarında davalı borçlu ile davacı arasındaki alacağın gerçek alacak olmadığının ileri sürülmesi halinde bu hususun araştırılması gerektiği, zira alacaklının gerçek bir alacağının bulunmadığı hallerde, tasarrufun iptali davasının dinlenmesine imkan bulunmadığı- Borçlunun, "takibe konu senedin sahte olarak alacaklı tarafından icra takibine konduğu" iddiası ile suç duyurusunda bulunduğu ve icra ceza mahkemesince alacaklı aleyhine mahkümiyet hükmü kurulduğu görüldüğünden, ceza dosyasının celbi ile davacı alacağının gerçek bir alacak olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılması gerektiği-