6183 s. K. uyarınca açılan tasarrufun iptali davasında "taşınmazların bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu" gerekçesiyle re'sen yetkisizlik kararı verilmesinin hatalı olduğu- Tasarrufun iptali davalarında, HUMK'nin 9 ve devamı maddelerinde düzenlenen yetki kurallarının geçerli olduğu, iptal davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalar olduğundan davanın konusu taşınmaz olsa bile taşınmazlara ilişkin kesin yetki kurallarını düzenleyen HMK'nin 12. maddesi hükmünün bu davalarda uygulanmayacağı-
6111 sayılı Kanun uygulaması gereği olarak borcun yeniden yapılandırılması işleminin, açılmış tasarrufun iptali davalarını durdurmayacağı ancak İdare’nin takdiri ile icra işlemlerinin yapılandırma sözleşmesi ihlal edilmediği sürece ertelenebileceği-
6111 sayılı Kanun uygulaması gereği olarak borcun yeniden yapılandırılması işleminin, 6183 s. K. uyarınca açılmış tasarrufun iptali davalarını durdurmayacağı ancak İdare’nin takdiri ile icra işlemlerinin yapılandırma sözleşmesi ihlal edilmediği sürece ertelenebileceği-
Borçlu tarafından yapılan kendisine ait taşınmazlara, araçlara ve işyerine ilişkin satış (devir) işleminin ‘alacaklılara zarar verme kastıyla’ ve ‘borçlarını ödememek için’ mi ve ‘gerçek değeri ile’ mi yapıldığının ayrıca ‘borçlu şirket yetkilisinin alacaklıya zarara sokmak kastıyla gerçek olmayan borcu hakkında ikrarda bulunan aleyhine muvazaalı icra takibi yatırıp yatırmadığı’nın –varsa tarafların ticari defterleri üzerinde de bilirkişi incelemesi yaptırarak ve satın alan kişinin ödeme (parasal) gücü hakkında zabıta araştırması yaptırarak- sonucuna göre (sanıkların) hukuki durumunun takdir edilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki davanın, Bankacılık Hukukundan yahut ticari ilişkiden değil, davacının temlik aldığı alacağına dayalı olarak davalıların mal kaçırma kastıyla hareket etmeleri nedeniyle nakden tazmin isteminden kaynaklandığından, bu haliyle uyuşmazlığın mal kaçırmaya dayalı tasarrufun iptali davası olduğu anlaşıldığından davanın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekeceği-
6183 sayılı Kanuna göre açılan tasarrufun iptali davalarının amacının, bu kanunun 27, 28, 29 ve 30. maddelerinin hükümsüz saydığı tasarrufların iptali ile kamu alacağının tahsil edilmesini sağlamak olduğu- 2 yıllık sürenin geçmiş olması halinde, 6183 s. K. mad. 27 uyarınca tasarrufun iptale karar verilemeyeceği- Borçlu davalı, ile üçüncü kişi eski eşi boşanmış olduklarından 6183 s. K. mad. 28 uyarınca aralarındaki tasarrufun iptaline karar verilemeyeceği, ancak bu durumda 6183 s. K. mad. 30 uyarınca, davalı üçüncü kişinin, eski eşi olan avalı borçlunun alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığının mahkemece irdelenmesi gerektiği-
Taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen gerçek değeri arasında misli fark bulunması nedeniyle dava konusu taşınmazın satışı bağış hükmünde olup İİK. mad. 278 gereğince iptale tabi olduğu- Tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücretinin, takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanması gerekeceği-
3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanaması gerektiği, edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceği- İİK. mad. 280/son uyarınca, ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunmasına, bu karinenin ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebileceği- Mahkemece yargılama sırasında konulan ihtiyati haczin hüküm kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiş ise de, tasarrufun iptali davalarında dava kabulle sonuçlandığı takdirde, alacaklı tarafından başlatılacak bir icra takibi olmayacağı, İİK'nin 281/2 maddesi uyarınca uygulanan ihtiyati haczin tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşeceği ve davacı alacaklının verilen ilamı icra dosyasına ibrazı ile cebri icra işlemine devam edileceği gözetilmeden mahkemece ihtiyati haczin, kararın kesinleştiği tarihle sınırlandırmasının hatalı olduğu-