Davacı tarafından yürütülen dava sonunda verilen kabule yönelik hüküm sonrasında davacı tarafından hem alacak hem de yürütülen dava temlik alana temlik edildiğinden davayı açanın artık davacı sıfatının son bulduğu-
Tasarrufun iptali davalarının ticari nitelikte olmamasına asliye ticaret ve asliye hukuk mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisinin görev ilişkisine dönüşmüş olmasının da (NOT: Yeni TTK. mad. 5/(1)-3'e göre; ayrı asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerdeki asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi değil, 'görev ilişkisi' haline gelmiştir.) davaya ticari bir nitelik kazandırmayacağı-
Davalıya tebligat yapılamaması üzerine resmi akit tablosundaki adrese Tebligat Kanunu 35. madde uyarınca tebligat yapıldığı kabul edilerek yargılamaya devam edilmiş ise de bu tebligat parçası dosyada bulunmadığı gibi bildirilen adresin adı geçen davalıya ait olup olmadığı anlaşılamadığından ve davalıya tebligatın yapıldığı adresin belirlenemediği görüldüğünden, dava dilekçesinin davalıya usulünce tebliğ edilmiş olduğu kabul edilemeyeceği; davada taraf teşkili sağlanmadan, davalının savunma hakkını kısıtlayacak şekilde yargılamaya devam edilerek hüküm tesisinin hatalı olduğu- Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlendiği ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarrufların sınırlı olarak sayılmış olmadığı, kanun’un iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayininin hakimin takdirine bırakıldığı (İİK. mad. 281) ve bu nedenle de davacı tarafından sadece bir maddeye dayanılmış olsa da, mahkemenin bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebileceği-
Tasarrufun iptali davasında verilen karar ile taşınmaza dair satış tasarrufunun iptaline karar verildiğinden bahisle tüm satış bedelinin şikayet olunana ödenmesine karar verildiğini, oysa, kendilerinin ipotek işleminin, tasarrufun iptali davasından önceki bir tarihe ait olduğunu, ipotek tarihi itibarıyla tapu kaydında tasarrufun iptaline yönelik hiçbir şerh ve sair ibare bulunmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptali ile müvekkil lehine olan ipotek bedelinin ödenmesi yönünde karar verilmesini talep eden şikayetçi alacaklının başvurusunun sıra cetvelindeki sırayı şikayet niteliğinde olduğu- Sıra cetvelindeki sırayı ilişkin şikayetin sıra cetvelinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde yapılması gerektiği-
Suça konu taşınmazlara ilişkin tasarrufun iptali talebiyle açılan davanın sonucunun kesinleşmesinin beklenmesi ve şikayetin süresinde yapılıp yapılmadığının tespiti açısından Savcılık soruşturma dosyası incelenerek, sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerekeceği-
Şikayet-tasarrufun iptali davası-
İstihkak davasının iptal davasına karşı dava olarak değil de ‘bağımsız dava’ olarak icra mahkemesinde açılması halinde, icra mahkemesince 'davanın genel mahkemelerde görülmesi gerekeceği' gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa da, bununla bağlı olmayan mahkemenin diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebileceği- Borçlu davalı tarafından satılan taşınmazın dükkan (İİK. mad. 280/son) değil de, villa niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde, tapudaki satış bedeli ile taşınmazın gerçek değeri arasında fahiş fark bulunmadığı ve davalılar arasında akrabalık, tanıdıklık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi davalı borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğunu gösteren bir ilişkinin de kanıtlanamadığı gözetilerek tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalılar arasında ticari ilişki bulunduğu anlaşıldığından, davalı 3. kişinin aradaki ticari ilişki nedeniyle borçlunun amacını ve durumunu bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğu- Taşınmaz devri, mutad ödeme olmadığından, tasarrufun, İİK. mad. 279/1-II gereğince de iptale tabi olduğu- Dava konusu taşınmaz davalı borçlu tarafından davalı 3. kişiye satıldıktan sonra, davalı 3. kişi de dava dışı 4. kişiye taşınmazı sattığından, mahkemece davacı vekiline İİK. mad. 282 ve 283/2 gereğince seçimlik hakkı hatırlatılarak 4. kişinin davaya dahil edilmesi halinde adı geçen 4. kişiye dava dilekçesi tebliğ edilerek davacının ve davaya dahil edilecek kişinin bildireceği delillerin toplanması ve tasarrufun iptale tabi olup olmadığının belirlenmesi; 4. kişi A.'in davaya dahil edilmemesi veya kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması halinde ise davanın bedele dönüşeceği gözönüne alınarak dava konusu tasarrufun tasarruf tarihindeki gerçek değerinin belirlenmesi için taşınmaz başında keşif yapılarak uzman bilirkişilerden alınacak rapor sonucuna göre davalı 3. kişinin davacının takip konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak nakden tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği-
Borçlu hakkında düzenlenmiş kat'i veya geçici aciz belgesinin bulunması zorunlu bulunan icra takibinin, dava tarihinden önce yapılmış olmasının tasarrufun iptali davaları yönünden bir zorunluluk olmadığı; icra takibinin dava tarihinden sonra da açılabileceği- Takibin iptali üzerine davacı alacaklı yeni takip başlatmış ve bu icra takibi de kesinleşmiş olduğundan, dava koşulu yokluğundan tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Takibe konu senedin düzenlenme tarihi, tasarruf tarihinde sonra ise de, davacı vekili, "iptali istenen tasarrufların, alacağın kaynağı olan -müvekkili davacı-alacaklı ile davalı borçlular arasındaki- akaryakıt ticaretinden sonra yapıldığını" iddia ettiğinden, bu yönde delil olarak sunulan fatura, sev irsaliyeleri değerlendirilerek davacıya ait şirket defterleri ile akaryakıt alımında ilişki kurulan dava dışı şirkete ait defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması davacı tarafından gösterilen (dava dışı şirket yetkilisi) tanıkların dinlenmesi, davacı ile dava dışı şirket arasında ticari ilişki belirlendiği takdirde, davacı ile davalı borçluların ticari defterleri üzerinde sözkonusu akaryakıt alışverişinin varlığı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması, savcılık iddianamesinden davacı ile davalı borçlu arasında 18 yıllık ticari ilişki olduğu, bu davanın konusunu oluşturan akaryakıt ticareti ve bu ticarete istinaden gönderilen çeklerle ilgili dolandırıcılık ve zincirleme şekilde sahte resmi belge kullanmak suçu nedeniyle davalı borçlu hakkında ağır ceza mahkemesinde dava açıldığı anlaşıldığından, ilgili ceza dosyasının istenmesi, davacı ve davalı tanıklarının dinlenmesi tüm deliller birlikte değerlendirilerek takip konusu borcun doğumunun tespit edilmesi gerektiği- Dava koşulu yokluğu nedeniyle reddedilen davada, davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-