Anonim şirkete kefil olma veya anonim şirketin ortağı olmanın, «tacir» sayılmak için yeterli olmadığı—
Takip konusu borcun davalı-borçlu tarafından dosyaya yatırılmış olması halinde, mahkemece "konusu kalmayan davanın reddine" karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Hukukumuzda iflâs yoluyla takibin kural olarak tacirlere hasredilmiş olduğu, borçlunun iflâsa tabi olup olmadığı hususunun, bu yönden bir itiraz olmasa dahi mahkemece doğrudan doğruya araştırılacağı–
İİK. 158’de öngörülen sürede iflas davasına müdahale veya itirazda bulunmayan alacaklının yargılama sonunda mahkemece verilen iflas kararını temyiz edemeyeceği—
İflas yoluyla takibin itirazsız kesinleşmiş olması halinde mahkemece yapılacak incelemenin sınırlı olduğu takip konusu borcun ödenip ödenmediği üzerinde durularak iflas davasının karara bağlanmasının gerekeceği—
Depo emrinde ödenecek meblağın Türk Lirası olarak gösterilmesi gerekeceği (Yabancı para üzerinde depo emri çıkarılamayacağı)- «...Euro’nun Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığını teşkil eden borç ile takip giderlerinin takip dosyasına yatırılması...» şeklinde depo kararı verilemeyeceği (Depo emrinde, yatırılması istenen meblağın Türk Lirası tutarının açıkça belirtilmesi gerekeceği) - Yatırılması gereken takip masraflarının miktarının da açıkça belirtilmeden depo kararı verilemeyeceği-
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 28. maddesi ile kooperatif ana sözleşmesi hükümlerine göre, ortakların iflas eden kooperatifin borçlarından dolayı taahhüt ettikleri sermaye tutarı ile sorumlu olduklarının düşünülemeyeceği, pay tutarının iflas dosyasına ödenmesinden sonra ortakların bağımsız bölümleri üzerine konulmuş olan iflas şerhlerinin kaldırılamayacağı—
Evvelki takibin kesinleşmiş olmasının veya itiraz üzerine durmuş olmasının, İİK.’nun 43. maddesine göre haciz veya iflas yolu ile başlatılan takibin şeklinin alacaklı tarafından değiştirilmesine engel teşkil etmeyeceği-