İflas yolu ile başlatılan icra takibine karşı, itiraz olunmaması nedeniyle borçlu şirketin iflas istemine ilişkin davada, bozmadan sonra karar tarihine en yakın tarihe göre borç kalemleri ayrı ayrı belirtilmeden çıkarılan depo emri İİK'nın 158. maddesi hükmüne uygun olmadığından verilen iflas kararı yerinde görülmediği- İflas davasının açılabilmesi için iflas ödeme emrinin borçluya usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi gerektiği-
Bir gerçek kişinin ticaret siciline kaydını yaptırıp ilan ettirmesi tacir olduğuna dair karine oluşturmakta ise de ticaret sicili kayıtlarının bir kişinin tacir olup olmadığının belirlenmesi bakımından tek başına yeterli olmadığı-
Genel iflas yoluyla takibe vaki itirazın kaldırılması ve borçluların iflası istemine ilişkin davada, davacının davasını dayandırdığı 20.05.2015 ve 03.06.2014 tarihli taahhütnamelerde 3. kişi ediminin taahhüt edildiği ancak bu edimin açılan davaların kazanılarak tahsil edilmesi şartına bağlandığı, iflas masasının 04.02.2019 tarihinde aldığı kararın haksız azil niteliğinde olduğunun kabulünde isabet bulunduğu, ancak bu taahhütnameler uyarınca dava dışı ... A.Ş.’nin haksız azilden kaynaklanan borcunun doğrudan üstlenilmediği, davacının iflas masası tarafından açılan davaların kazanılmasına müteakip eldeki talebin ileri sürülebilmesinin mümkün olduğu henüz bu şart gerçekleşmediğinden davanın reddinde isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemece davacı şirketin talebinden daha fazla akdi faiz miktarına hükmedildiğinin, İİK'nın 158/2 maddesi uyarınca gönderilen depo emrinin de bu aşılmış talebe göre hazırlandığının dosya kapsamından anlaşıldığı, bu durumda usulüne uygun düzenlenmeyen depo kararına dayanılarak iflas kararı verilemeyeceğinden mahkemece, yeni bir rapor veya ek rapor alınarak tespit edilecek borç ve fer’ilerini içeren depo kararının, davalı şirkete Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmelik hükümlerine uygun tebliği neticesinde oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekeceği-
İtirazın kaldırılması ve iflas istemi-
Takip türünün değiştirilmesinden önceki takip talebinde yer verilip, iflas yolu ile takibe eklenmeyen alacak kalemlerinin de depo emrinde yer almasının doğru olmadığı, bu şekilde düzenlenen depo emrine dayalı olarak davalının iflasına karar verilemeyeceği, bu nedenle davacının iflas takibinde yer alan alacak kalemlerine göre depo emrine esas alacağının yeniden hesaplattırılarak davalı borçluyu usulüne uygun ihtaratlı depo emri tebliğ edilmesi gerektiği-
Somut olayda taraflar arasında hacizden kambiyo senedine mahsus iflas yoluna dönüştürülen iki takip bulunduğu ve sonrasında protokol yapmak suretiyle anlaştıkları görüldüğü- Protokol gereği kararlaştırılan borcun ödenmemesine bağlı olarak itirazın kaldırılması istenerek iflas davası açıldığı- Taraflar arasında akdedilen protokolün borç ikrarını içeren belge niteliğinde olduğu- Protokolün geçersizliği dava edilmemiş ve iradeyi sakatlayan bir belge dosyaya sunulmamış; bu durumda itirazın kaldırılmış ve depo emriyle istenilen borç da ödenmediğine göre iflasa karar verilmesi gerektiği-
İİK. mad. 177/1-4 uyarınca doğrudan iflas istemine ilişkin davada, mahkemece davalı borçlu şirketi temsile yetkili kişi veya kişiler celbedilip, dinlenmeden ve yani Yasa'nın emredici hükmüne uyulmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Mahkemece İİK'nın 173/3 ve 158. maddelerine uygun olarak, borç ve fer'ilerini açıkça gösteren ve borcun 7 gün içinde mahkeme veznesine depo edilmemesi halinde iflasa karar verileceği uyarısını içeren depo emrinin borçluya veya kendisini temsil eden vekiline Tebligat Kanunu ve Yönetmelik hükümlerine uygun olarak tebliğ edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı borçlunun yapılan iflas ödeme emri tebligatına rağmen süresi içerisinde borcu ödememesi ve takibe itiraz etmemesi nedeniyle iflas ödeme emrinde belirtilen 444.488,45 TL'yi faiz ve icra masrafları ile birlikte İİK'in 158. maddesi uyarınca 7 günlük kesin süre içerisinde mahkeme veznesine bloke etmesi ve makbuzunu dosyaya ibraz etmesi için tebligat yapıldığı ancak mahkeme veznesine depo edilmediği, davalı şirketin açmış olduğu iflasın ertelenmesi davasının ise, reddedilip Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiği gerekçeleriyle, davanın kabulü ile davalı şirketin iflasına dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-