İtirazın iptali davası sonuçlanıp kesinleşmeden tasarrufun, iptali davasının esası hakkında karar verilmesi mümkün değildir. İtirazın iptali davası, tasarrufun iptali davası için ön mesele teşkil eder. Mahkemece itirazın iptali davasının sonuçlanmasının ve verilen kararın kesinleşmesinin beklenilmesi ve ondan sonra tasarrufun iptali davasının incelenip, oluşacak sonuca göre karar gerekeceği-
“İflas talebinin ilanı üzerine, bu ilandan itibaren 15 gün içinde diğer alacaklıların davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını” ileri sürerek iflas talebinin reddinin isteyebilecekleri, öngörülen sürede müdahale veya itiraz etmemiş olan kişilerin verilen karar temyiz edemeyecekleri-
İflas davasından sonra açılan menfi tesbit davasının beklenmesine gerek bulunmadığı-
İflas talebine süresi içinde müdahale veya itiraz etmemiş olan kişilerin, verilen kararı temyiz haklarının bulunmadığı-
İflâs davası sonucunda verilen "davanın açılmamış sayılmasına" ilişkin kararla birlikte, vekille temsil edilen davalı yararına maktu vekalet ücretine de hükmedilmesi gerekeceği–
Davalılara iflas ödeme emri tebliğ edilmeden ve iflas takibi kesinleşmeden iflas davası açılamayacağı-
Türkiye ile Fransa arasında «karşılıklılık» bulunduğundan depo kararına (emrine) uymayan borçlu-davalı hakkında iflas kararı verilebileceği—
İflas davalarında harç ve vekalet ücretinin maktu olduğu—
Cevap dilekçesinde «takip konusu borcu ödediğini» savunan ancak yargılama sırasında bunu isbat edemeyen davalı-borçlunun iflasına karar verilmesi gerekeceği—
Hukukumuzda iflâs yoluyla takibin kural olarak tacirlere hasredilmiş olduğu, borçlunun iflâsa tabi olup olmadığı hususunun, bu yönden bir itiraz olmasa dahi mahkemece doğrudan doğruya araştırılacağı–