Taraflardan birinin süresi içinde karar düzeltme talebinde bulunması halinde, diğer tarafın (karar düzeltme süresini geçirmiş olsa bile) karar düzeltme dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde vereceği ayrı bir dilekçe veya cevap layihasıyla karar düzeltme talebinde bulunabileceği (katılma yoluyla karar düzeltme)-
Haciz yolu ile takipte vekaletname verip, ödeme emrine itiraz eden avukatın takip yolunun İİK'nun 43.maddesi uyarınca değiştirilmesi üzerine, iflas ödeme emrini tebellüğ etmesinde, yeni takip eski takibin devamı niteliğinde olduğundan bir usulsüzlük bulunmadığı- Davalı vekilinin, “icra takip dosyalarında müvekkiline iflas ödeme emirlerinin tebliğ edilmediği”ne ilişkin temyiz sebebinin bozma kapsamı dışında bırakılarak kesinleşmiş olması nedeniyle bu konuda davacı yararına usulü kazanılmış hak doğduğundan, bu aşamadan sonra Özel Daire'nin usulü kazanılmış hakka aykırı olarak karar düzeltme istemi üzerine onama kararını kaldırarak, bozma kararı vermesinin hukuken olanaklı olmadığı-
İflas talebinin, İİK. mad. 166/2 gereğince, tirajı ellibinin üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biri ile birlikte talepte bulunanın muamele merkezinin bulunduğu yerdeki bir gazetede ve Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmesi gerekeceği, tirajı ellibinin üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetenin yayınlandığı yer aynı zamanda muamele merkezi ise mahalli gazetede ilan yapılmayacağı-
Depo kararında tahsil harcının %9,10 değil %4,55 oranında hesaplanması gerektiği-
İflâs davasının, İİK. mad. 158 uyarınca basit yargılama usulüne tabi olup, İİK. mad. 164 gereğince 10 gün içinde kanun yollarına müracaat edilmesi gerektiği, menfi tespit davasının ise genel hükümlere tabi olup kanun yollarına başvuru süresinin 15 gün olduğu, her iki davanın yargılama usulleri ve kanun yollarına başvuru süreleri birbirinden farklı olduğundan, davaların ayrı ayrı görülmesi, ve daha önce açılan menfi tespit davasının sonucu beklenerek iflâs davasının karara bağlanması gerekeceği-
İİK. mad. 158/1 hükmü uyarınca, davalı hakkında verilen depo kararından sonraki ilk oturumda iflasa karar verilememiş ve başka bir oturum günü belirlenmişse, mahkemece o tarih itibariyle alacağın esası ve eklentileri hesaplattırılıp, tespit edilecek miktar üzerinden yeni depo emri kararı verilerek, depo emrinin tefhim ya da tebliğ edilmesi, verilecek süre içerisinde ödeme yapılmaması halinde davalının ilk oturumda iflasına karar verilmesi gerekeceği, son duruma göre depo emri çıkartılmadan hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Davalı şirket yetkilisinin “davalı şirketin borca batık olması nedeniyle borcunu ödemeyeceğini ve bu nedenle depo emrine gerek olmadığını” beyan etmesi karşısında davalı şirkete depo emri çıkarılmayarak iflasına karar verilmesinin isabetsiz olmadığı-
Davacı avukatın, vekalet görevinden azlini haklı kılan herhangi bir neden bulunmadığı, vekil konumundaki davacının, 'davanın sonucu bakımından umutlu olmadığı ve hakimin taraflı olduğu konusundaki izlenimlerini' gönderdiği notla müvekkili ile paylaşmasının olağan olduğu, söz konusu yazıda yer alan sözlerin, azli gerektirecek ve taraflar arasındaki güven ilişkisini ortadan kaldıracak nitelikte bulunmadığı, Avukatlık Kanunu'nun 174/2. maddesi gereğince, haksız azledilen avukatın, takip ettiği her dava ve takip için avukatlık ücretinin tamamına hak kazanacağı, davacının, sözleşme gereği ve ayrıca ticaret mahkemesinin dosyasında hesaplanan avukatlık ücretine hak kazandığı gerekçesiyle, davalının icra takibine karşı yaptığı itirazın iptaline ve asıl alacak, harç, icra takip masrafları ve avukatlık ücreti gibi ferileri ile birlikte toplam miktar üzerinden çıkarılan depo kararı üzerine, belirlenen tutar mahkeme veznesine yatırıldığından, iflas davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Depo emrinin davalı tarafından yerine getirilmemiş olması gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacı şirketin iflasına karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı-