3. kişinin İİK'nun 96 vd. maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkin uyuşmazlıkta davalı 3. kişi ile davalı borçlu arasında adi ortaklık bulunduğu, ortağın alacaklılarının, ortaklığa ait bir mal üzerine haciz koyamayıp, ortağın tasfiyedeki payı üzerine haciz koyabileceği-
Borçlunun davya konu menkullerin haczedildiği tarihte istihkak davacısı üçüncü kişinin sigortalı işçisi olduğu, haczin ödeme emrinin tebliğ adreste, borçlunun huzurunda yapıldığı somut uyuşmazlıkta, haczin yapıldığı adresin, borçlu ve davacı (üçüncü kişi) ile ilgisinin yeterince araştırılmadan üçüncü kişinin açtığı istihkak davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davanın taraflarının müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri kendi haklarıyla bağlı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları hukuki dinlenilme hakkının Anayasa'nın 36.maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının en önemli unsuru olduğu bu itibarla davanın taraflarından birisinin yargılama sırasında ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılımları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekeceği-
İstihkak iddiasında mahcuzların 3. kişiye ait olup olmadığı tespit edilirken akaryakıt istasyonlarındaki pompaların akaryakıt firması tarafından bayilik sözleşmesindeki şartlar dâhilinde ödünç olarak bayinin kullanımına bırakılması ticari yaşam içinde sıklıkla karşılaşılan bir durum olduğu bu koşullarda Mahkemece yapılması gereken işin öncelikle bayilik sözleşmesini getirtip, incelemek gerekli ise akaryakıt firmasını davadan haberdar ederek davayı takip etme ve delillerini sunma olanağını sağlayarak sonucuna göre bir karar vermek olacağı-
Takip borçlusunun icra takibine konu bonoyu düzenlemediği yönünde açtığı imzaya ve borca itiraz davası kabul edilip hüküm kesinleşmekle davanın konusuz kalacağı, istihkak davalarında davanın konusuz kalması halinde maktu karar ve ilam harcı dâhil yargılama giderleri ile dava değeri üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi gerekeceği-
İmzaya itiraz davasının kabulüne ilişkin karar onanıp kesinleştiğinde, davacı şirket yönünden icra takibi de iptal olacağından üçüncü kişi sıfatı ile istihkak davası açması mümkün olup işin esasına girilerek toplanan delillere göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Üçüncü kişinin istihkak iddiasına yönelik davada, hacizde hazır bulunan borçlunun SGK kayıtlarına göre hacizden önceden beri üçüncü kişinin yanında çalıştığının ve tanık anlatımlarının bunu doğrulaması, borçlunun daha önce üçüncü kişi ile aynı alanda faaliyet gösterdiğinin belirlenmesi halinde mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerektiği- İspat yükü altında olan üçüncü kişinin, karinenin aksini kanıtlamak için dayandığı tanık anlatımı, fatura, vb. delillerin ispat gücünün değerlendirilmesinden önce muvazaa olgusunun yeterince araştırılması, bulunmadığı sonucuna varılırsa bu kez faturaların gerçekliği ve mahcuzlara uygunluğu yönünde bilirkişi ve keşif incelemeleri yaptırılması gerektiği- Muvazaanın araştırılması sırasında ise öncelikle icra takibine konu borcun doğum tarihinin tespit edilmesi, bunun için de kat edilen kredi kartı borcu ile ilgili hesap ekstrelerinin getirtilerek bilirkişi incelemesi yaptırılması ve kredi kartı borcunun oluşup, ödeme güçlüğünün ortaya çıktığı tarih saptanmadan, bu tarihten sonra yapılan işlemlerin muvazaalı olup olmadığını belirlemenin mümkün olmadığının kabulü gerektiği-
İcra Müdürlüğü tarafından alacaklıya dava açması için verilen, kararın alacaklıya tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 gün içinde dava açılmamış olması nedeni ile, 3.kişinin istihkak iddiası alacaklı tarafından kabul edilmiş olacağından; haczin bu tarih itibari ile resen kalktığı ve artık geçerli bir haciz de kalmadığından 3.kişinin açtığı istihkak davasının konusuz kaldığı-
Mahkemenin “İcra İflas Kanunu'nun 96. maddesine göre istihkak davasının süresi içerisinde açıldığı anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçesinin usul ve yasaya uygun bir gerekçe olarak kabulünün mümkün olmadığı-