Vekil varken şikayetçi asile yapılan satış ilanı tebliğinin hükümsüz olduğu-
Kıymet takdir raporunun ve satış ilanının icra takibine dayanak ilâmda borçlunun vekiline tebliğ edildiği, kıymet takdirine ise borçlu asıl tarafından itiraz edildiği somut olayda, dosya içeriğine göre borçlu ile vekili arasındaki vekâlet ilişkisinin sona erip ermediği, buradan varılacak sonuca göre satış ilanının vekile tebliğ edildiğinden bahisle ihalenin feshine karar verilip verilemeyeceği-
Her ne kadar kıymet takdiri raporuna itiraz üzerine verilen kararlar İİK'nın 128/a-son maddesi gereğince kesin ise de ihalenin feshi şikayetlerine ilişkin yargılamada denetlenmesi mümkün olup, satışa esas alınan kıymet takdirinin gerçeğe uygun olup olmadığının mahkemece araştırılması ve incelenmesi gerekeceği, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun, fesih nedeni olarak ileri sürdüğü kıymet takdirine ilişkin itirazı konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi kurulu marifeti ile inceleme yapılarak satışı yapılan şirket hissesinin tespit edilecek rayiç değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalenin feshine, muhammen bedelin altında ya da aynı olması halinde ise zarar unsuru oluşmayacağından ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Bölge adliye mahkemesince; 28.11.2019 tarihli bilirkişi raporlarında keşif tarihi olarak sehven keşif tarihi olarak yazılan 22.09.2019 tarihi esas alınarak ihalelerin feshine karar verilmiş ise de ; dairemizce dosya eksiklik talep yazısı ile icra müdürlüğünden ihalenin feshine konu taşınmazların kıymet takdir keşif zaptının gönderilmesi istendiği, icra müdürlüğünce gönderilen keşif zabıtlarının incelenmesinde 22.11.2019 tarihinde keşfe gidildiği, bu durumda iki yıllık süre, icra müdürlüğünün kıymet takdiri keşif tarihi olan 22.11.2019 tarihinden başlayacağından, satış tarihi olan 15.10.2021 günü itibariyle İİK'nun 128/a-2. maddesinde öngörülen iki yıllık süre geçmediğinden bu hususun fesih nedeni olarak kabulünün doğru olmadığı-
Kıymet takdiri ve satış aşaması itibariyle şikayetçi borçlu şirketin iflasına karar verildiği bu durumda her iki tebligatın da borçlu yerine iflas idaresine yapılması gerektiği, borçluya bu tebligatların yapılmasının zorunluluğu olmadığı, borçlunun tebligatların kendisine usulsüz yapıldığı iddiasında bulunamayacağı gibi bu tebligatlara bağlı yapılabilecek şikayet konularını da fesih sebebi yapamayacağı, şikayetçinin kendisi dışındaki ilgililere tebligat yapılmadığı ya da usule uygun tebligat yapılmadığı hususlarını fesih sebebi olarak ileri süremeyeceği, taşınmazın aynından doğan vergi borcunun olup olmadığının araştırılmadığı iddiasının fesih sebebi olmadığı, takip dosyası içerisinde anılan ilanların yapılmış olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu, mahkemece satış ilanı ve kıymet takdir raporunun usule uygun tebliğ edilmediği ve buna bağlı şikayet konuları hakkında esastan inceleme yapılmaksızın yukarıdaki gerekçe doğrultusunda şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususlar esastan incelenerek usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı yönünde hatalı gerekçe ile hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkeme tarafından, vekaletname mevcut değil ise adı geçen avukata, davacı ................ vekili olduğuna ilişkin vekaletname ibrazı için kesin süre içerir muhtıra tebliğ edilip, vekaletname sunulmaması halinde, davalıya yapılan işlemi kabul ettiğini dilekçe ile bildirmesi için kesin süre içerir muhtıra tebliğ edilmesi gerekirken yalnızca davacı asile tebligat ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Fesih nedeni olarak ileri sürülen kıymet takdirine ilişkin iddia hakkında, konusunda uzman bilirkişi marifeti ile keşif yapılmak ve icra müdürlüğünce yapılan kıymet takdirinde ihale konusu taşınmazın değerinin belirlendiği tarih esas alınmak suretiyle, şikayete konu taşınmazın bedeline ilişkin bilirkişi raporu alınması, bilirkişi tarafından tespit edilen değerin taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı denetlenip, tespit edilen bu bedelin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
İhale feshi için düzenlenen iki yıllık sürenin 7226 sayılı Kanun’la getirilen durma hükümlerine tabi olmadığı- İhaleye konu taşınmazların kıymet takdiri işleminin, icra müdürlüğünce 13.07.2018 tarihinde yaptırıldığı, iki yıllık sürenin başlangıcı olan 13.07.2018’den ihale tarihi olan 28.07.2020 tarihine kadar İcra İflas Kanunu'nun ilgili maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin geçtiği nazara alındığında iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirildiğinden, taşınmazlardan birinin muhammen bedelin üzerinde ihale edilmiş olması da re'sen gözetilen iki yıllık sürenin dikkate alınmasını ortadan kaldırmayacağı-
Mahkemece tarafların bildirmiş oldukları tanıkların tamamının dinlendiği, ihale alıcısı .............. ile şikayetçi ve bir kısım diğer davalılar arasında şikayet konusu taşınmazın ilk iki satış tarihindeki ihalelere katılım sağlanmaması ve bu şekilde satışların düşürülmesi karşılığında belli bir miktar para karşılığı anlaşma yapıldığı şeklinde bir kısım tanık beyanı olduğu fakat 22.03.2019 tarihli feshi talep olunan satış için taraflar arasında yapıldığı iddia olunan anlaşmanın şifahi olduğu ve herhangi bir zorunluluğu olmayıp telkinden öteye geçmediğinin, tarafların isterlerse anılan satışa iştirak edebileceklerinin anlaşıldığı, kaldı ki ihale günü şikayetçinin satış saatinden yarım saat önce satış memurluğuna geldiği fakat ihaleye kimsenin katılmadığı zannıyla satışa iştirak etmeyerek geri döndüğünün de şikayet dilekçesinde beyan olunduğu, ihale alıcısı ile taraflar arasında ihaleye katılım sağlanmayacağının söylenmesinin, ilgililerin ihaleye katılımlarına engel olabilecek nitelikte bir durum oluşturmayıp sadece manevi telkinde bulunma hali olarak kabul edilmesi gerektiği, dolayısı ile ihalenin feshi nedeni olamayacağı-
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararında; ................ İcra Hukuk Mahkemesinin ................, ................. İcra Hukuk Mahkemesinin ................... sayılı dosyalarında açılan ihalenin feshi davalarının henüz kesinleşmediği tespit edilerek, İİK’nın 134/9. maddesi gereğince bu davaların tescile engel olduğu belirtilmiş ise de; bu davaların sırasıyla, 3. kişi ... ... Ltd. Şti. tarafından açılan ve aktif husumet yokluğundan reddine hükmedilen ve daha önceden yukarıda dosya numaraları belirtilen mahkemelerde asıl borçlu ile ipotek borçlusu tarafından ayrı ayrı açılan davaların, bu kez asıl borçlu ve ipotek borçlusu tarafından birlikte açılması sonucunda, asıl borçlu yönünden kesin hüküm, ipotek borçlusu yönünden ise derdestlik nedeniyle reddine karar verilen davalar olduğu görülmüş olup, usule yönelik verilen bu kararların, asıl borçlu ile ipotek borçlusu tarafından açılan ve ................ İcra Hukuk Mahkemesinin .................... sayılı dosyalarında görülen ihale feshi davalarının reddine ilişkin kararların kesinleşmesi karşısında, tescile engel olduğunun kabulünün mümkün olmadığı- İcra müdürlüğünün, ihalesi kesinleşen taşınmazın ihale alıcısı adına tesciline ilişkin işlemleri yapmaktan kaçınması ve bu yönde verdiği karar, İİK'nın 134/son maddesi hükmüne aykırı olup, İlk Derece Mahkemesince, şikayetin kabulü ile şikayet konusu kararın iptaline karar vermek gerekeceği-