İİK. m. 134/V hükmündeki düzenlemenin gerekçesinin, ihalenin feshi talebinin 1., 2. ve 3. bentteki sebeplerle reddedilen davacının ihale sürecini uzatma amacı ile hareket edip, etmediğine ve fesih iddiasının ağırlığına göre para cezasının taktir edilebilmesini sağlamak olduğu- Mahkemenin, para cezasına hükmedecekse oranını davacının ihale sürecini uzatma amacı ile hareket edip, etmediğine ve fesih iddiasının ağırlığına göre ölçülü şekilde belirlemesi gerekeceği- Somut uyuşmazlıkta, şikayetçi/borçlu aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı gözönünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı görülmekle, Anayasa'nın 13.maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının para cezası yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği-
Satışa ihale alıcısı dışında başka katılımcılar olmuş ise de; yapılmış olan ilanların gerekli talep ve talibi artırmadığı, muhammen bedel altında, düşük bedelle taşınmazın satıldığı dolayısı ile satış ilanının ilan panosu ile adliye divanhanesine asılmak sureti ile herkesin ulaşabileceği gazete ile ilan edilmesinin, alakadarların menfaatine daha uygun olacağı-
Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar, ihalenin feshi şikayetinin feragat (vazgeçme) nedeniyle reddine ilişkin olup kesin nitelikli olduğundan anılan Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz talebinin reddine ilişkin son kararının isabetli olduğu-
Aynı alacak için birden çok taşınmazın rehnedilmiş olması halinde, rehnin paraya çevrilmesi isteminin, taşınmazların tamamı hakkında yapılacağı- Buna göre, toplu rehin durumunda, ipotek alacaklısının, alacağı gününde ödenmemişse, üzerinde toplu (birlikte) rehin kurulmuş olan taşınmazların her birinin aynı zamanda satılmasını talep etmek zorunda olduğu- TMK m. 873/3 gereği, taşınmaz üzerindeki ipotek yükünün dağıtıldığı tüm bağımsız bölümler aleyhine takip yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiği- ""Toplu ipotek kapsamında bulunan taşınmazların tamamı hakkında aynı anda ipotekli takip başlatılması ve takip başlatılan taşınmazların tamamı hakkında aynı anda satış talep edilmesi gerekirken toplu ipoteğe konu ve takip başlatılan taşınmazlardan sadece biri(şikayetçiye ait bağımsız bölüm) hakkında satış talep edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu" şeklindeki karşı oyun kabul görmediği-
İpotek alacaklısının, satışın, ipotek bedelinden daha aşağıya yapılmasına muvafakat etmesi halinde satışın, rüçhanlı alacak olan ipotek alacağının altında bir bedelle yapılmasının mümkün olduğu- İhale bedelinin, İİK'nın 129. maddesinde öngörülen kriterlere uygun olmamasının tek başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Yargıtay 12.Hukuk dairesince; görüş değişikliğine gidilmek suretiyle, satılan mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği- Her ne kadar İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince, önceki içtihatlarına uygun olacak şekilde değerlendirme yapılarak sonuca gidilmiş ise de; Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin, yazılı görüş değişikliği nedeniyle, şikayetçi borçlunun istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü ve aşamalarda tekrar ettiği fesih iddialarının esası incelenerek hüküm kurulması gerekeceği-
İcra müdürlüğünün kıymet takdiri işlemine (raporuna) karşı, icra mahkemesinde süresinde (yedi gün içinde) şikâyet yoluna başvurmayan ilgilinin (meselâ borçlunun), kıymet takdirinin usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshini isteyemeyeceği, buna karşılık, icra müdürlüğünün kıymet takdiri işlemine karşı yedi gün içinde şikâyet yoluna başvurulmuş ise, icra müdürlüğünün ve icra mahkemesinin yaptırmış olduğu kıymet takdirinin usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshinin talep edilebileceği - Usulsüz tebligatlar nedeniyle kıymet takdirine itiraz hakkını kullanamayan borçlunun kıymet takdirinin usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshini talep edebileceği-
Şikâyetçi borçluya kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğinin usulsüz olması durumunda, borçlunun satışa esas alınan kıymet takdirinden, satış ilanı tebliği ile de haberdar olmayacağı- Usulsüz tebligatlar nedeniyle kıymet takdirine itiraz hakkını kullanamayan borçlunun icra müdürlüğünün yaptırmış olduğu kıymet takdirinin usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshini talep edebileceği- Fesih nedeni olarak ileri sürülen kıymet takdirine ilişkin itirazların, konusunda uzman bilirkişi marifeti ile keşif yapılmak suretiyle incelenerek taşınmazın tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği- İhale bedeli, muhammen bedelin üzerinde olsa da satışa esas muhammen bedelin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının incelenmesi gerektiği ve bu aşamada ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediği ve borçlunun hukuki yararının bulunmadığının söylenemeyeceği- Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun fesih nedeni olarak ileri sürdüğü kıymet takdirine ilişkin itirazı konusunda keşif ve bilirkişi incelemesiyle taşınmazın değerinin tespit edilerek bir karar verilmesi gerektiği- "İhalenin feshi incelemesinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığı, satışa hazırlık aşamasındaki usulsüzlükler nedeniyle ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği" şeklindeki BAM direnme kararının isabetli bulunmadığı-
Bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka, usuli kazanılmış hak denilmekte olduğu- Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunduğu-
Asıl ve birleşen dava bakımından verilen esas ve karar numarası aynı olup hüküm kaldırılacak ise tek esas ve karar numarası üzerinden kaldırılarak yeniden hüküm kurulması gerekirken; yazılı şekilde hüküm tesisi usule aykırı olup açıklanan nedenlerle usulen bozmayı gerektirdiği-