İhalenin feshini isteyen şikayetçinin, kendisine ya da vekiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu ve bu usulsüzlüğün gerekçesini de ayrıca ve açıkça ileri sürmesi gerektiği- Satış ilanı tebliğ işleminin şeklen usulüne uygun olduğundan, şikayet dilekçesinde tebliğ usulsüzlüğünün gerekçesini bildirmeyen şikayetçinin ilk kez istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü iddianın re'sen nazara alınamayacağı-
Taşınmazın muhammen bedelinin 1.800.000 TL olduğu, 12.400 TL gazete ilan gideri, 1.449,50 TL kıymet takdiri gideri, 1.590,75 TL posta ve tebligat gideri, 750 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 16.190,25 TL masraf yapıldığı, taşınmazın ise 921.800 TL’ye ihale edildiği uyuşmazlıkta muhammen bedelin %50’si ve satış masraflarının karşılandığı-
Somut uyuşmazlıkta, şikayetçi/borçlu aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı göz önünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı görülmekle, Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-
12. HD. 21.03.2024 T. E: 538, K: 2822
Şikayet dilekçesinde "vekile satış ilanının tebliğ edilmediği" ileri sürülmemiş olsa da ihalenin feshi davasında borçlular tarafından maddi vakıa olarak açıkça satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğinin ileri sürülmesinin yeterli olduğu- Vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğu- Borçluya (varsa vekiline) satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Kıymet takdirine itiraz üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde icra mahkemesi kararının, ihalenin feshinin istenmesi sırasında incelenmesinin mümkün olduğu-
Attırma şartnamesinde "taşınmazın ihtiyati tedbir şerhli olarak satılacağı ve tescil aşamasında tapu müdürlüğüne tedbir şerhli olarak yeni malikine tescil yapılmasının bildirileceği, tescil aşamasında sorun çıkması halinde icra müdürlüğünün sorumluluğunun bulunmayacağının" açıklamasına yer verildiği- İcra müdürlüğü kararı ile "ihtiyati tedbir şerhinin kaldırılması halinde taşınmazın satış işlemlerine başlanılmasına" karar verildiği ve şikâyet üzerine “tedbirin cebri icra ile satışlara engel olmadığı” belirtilerek icra memur işleminin iptaline karar verildiği ve bu karar üzerine satış işlemlerine başlanıldığı uyuşmazlıkta, satış ilanındaki şerhin yasal düzenlemeye aykırılık teşkil ettiği ve günümüz koşullarında taşınmazların değerinde meydana gelen artış da gözetildiğinde satış ilanında gösterilmesinin talep ve tâlibi etkileyecek nitelikte olduğundan ihaleye katılımı azalttığı ve ihalenin feshi sebebini oluşturduğu-
Yargıtay 12.Hukuk dairesince; görüş değişikliğine gidilmek suretiyle, satılan mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği- Her ne kadar İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince, önceki içtihatlarına uygun olacak şekilde değerlendirme yapılarak sonuca gidilmiş ise de; Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin, yazılı görüş değişikliği nedeniyle, şikayetçi borçlunun istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü ve aşamalarda tekrar ettiği fesih iddialarının esası incelenerek hüküm kurulması gerekeceği-
İİK'nın 363/son maddesi uyarınca, istinaf yoluna başvuru satıştan başka icra işlemlerini durdurmaz. Buna göre, takibe itiraz ve şikayetler hakkında verilen icra mahkemesi kararları kesinleşmeden satışa gidilmez. Bu husus mahkemece de re'sen dikkate alınmalıdır.
İlk Derece Mahkemesince birçok taşınmaza ilişkin ihalelerin feshi talebine ilişkin yargılamanın soyut bir şekilde yürütülüp, sonuçlandırılması ve karar gerekçesinde Anayasa'nın ve Yasa'nın amaçladığı anlamda kanun yolu denetimine elverişli bir gerekçe oluşturulmadan sonuca gidilmesi, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi sırasında bu hususların gözden kaçırılması hatalı olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildiği-Mahkemece yapılacak işin, öncelikle davacı vekiline hangi taşınmazlara ilişkin ihalenin feshi talebinde bulunulduğu açıklatılıp, ihalenin feshi sebeplerini her bir taşınmaz açısından irdeleyip, özellikle İİK'nın 129. maddesi yollaması ile 115/1. maddesinin 2. cümlesi açısından değerlendirme yapıp, tarafları tatmin edici ve kanun yolu denetimine elverişli gerekçe oluşturup, sonuca gitmek olduğu-