İİK.nun 94. maddesinde düzenlendiği şekilde yetki belgesi alınmadan açılan "davanın reddine", borçlu davalı tarafından yargılama sırasında borç ödendiği anlaşılan icra dosyası yönünden konusu kalmayan dava hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesinin isabetli olduğu-
Adi ortaklıklarda, ortakların borçlarından dolayı takip yapılması halinde, ortağın ancak kar payı veya tasfiye payına haciz konulması mümkün olup, tüzel kişiliği bulunmayan ortaklığa ait bir mal veya alacak üzerine haciz konulamayacağı, bu hükümlere aykırı olarak davranılması halinde bu hususun, ortaklardan her biri tarafından şikayet konusu yapılabileceği-
İİK. mad. 94/1 uyarınca anonim şirket payının haczi, alacaklıların borçlu şirket ortağının şirket payı ve hissesini haciz talebine ilişkin olup, doğrudan anonim şirketin borcundan dolayı ortakların pay ve hisselerinin haczinin mümkün olmadığı-
Davacı, "davalının belediye adına kayıtlı taşınmaz üzerinde intifa hakkı kazandığını" ileri sürerek "bu hakkının tapu siciline tescilini" talep etmiş olup, mahkemece, hakları haleldar olacağından dava dışı belediyenin davaya dahil dilmesi hususunda, davacıya belediye aleyhine dava açılması için süre verilmesi ve davanın açılması halinde iş bu dosya ile birleştirilmesi, açılmaması halinde ise dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerektiği- İİK. mad. 94 uyarınca açılan tescil talepli davada icra müdürlüğünce yetki belgesi alınarak ibraz edilmesi dava şartı ise de, bu husus HMK. mad. 115/2 uyarınca dava sonuçlanıncaya kadar her zaman tamamlanabileceği-
Mahkemece, davacıya verilen yetki belgeleri uyarınca 12 parsel üzerindeki binanın iskân ruhsatının alınıp alınmadığı, SGK prim borçlarının ödenip ödenmediği, Belediye ve SGK İl Müdürlüğü'nden sorulması, gelen yazı cevaplarıına göre mahallinde uzman bilirkişi kurulu marifetiyle keşif yapılarak, binada eksik iş olup olmadığı var idiyse bedelinin tespiti ayrıca davalının iddiası doğrultusunda tamamladığı eksik iş ve ödemelerin inşaat seviyesine etkisinin tespiti ile yüklenicinin sözleşme gereği 13 numaralı parselin kendi adına tesciline hak kazanıp kazanmadığı yönünde denetime ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor alınarak, oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı arsa sahibi ile borçlu yüklenici arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi fesihle ile sonuçlanmış ise, borçlunun bu sözleşme gereğince mülkiyet hakkı bulunmadığı ve ikinci yüklenici ile borçlu arasındaki devir sözleşmesinde de borçluya karşı herhangi bir bağımsız bölüm devri taahhüdü olmadığı için İİK. mad. 94/2'ye dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin davanın dinlenemeyeceği- İİK. mad. 94/2 uyarınca icra dairesince alacaklıya yetki verilmesi gerekirken, "para alacakları"yla ilişkili olan İİK. mad. 120 uyarınca düzenlenen yetki belgesi ile yargılamaya devam edilerek karar verilmesinin de hatalı olduğu-
Borçlu, haciz ihbarnamesi gönderilen şirketin ortağı olduğundan, borçlu yönünden şikayetçi şirketin üçüncü kişi sayılmayacağı ve İİK. mad. 89 uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesinin sonuç doğurmayacağı- Borçlunun anonim şirketteki çıplak paylarının haczinin ancak İİK. mad. 94. maddesi uyarınca yapılacak haciz işlemi ile mümkün olduğu-
İcra müdürlüğünce alacaklı tarafın talebi ile borçlu şirketin ticaret sicil kaydına hak ve alacaklarına haciz konulması için yazı yazıldığı, Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabi yazısında da sicil kayıtlarında şirket sermayasine haciz konulduğu anlaşılmış olup, şikayete konu haciz işleminin yasal dayanağı İİK. mad. 88 ve 94 kapsamında haciz uygulanması gerekir iken, ticaret sicil kayıtları üzerine haciz konulmasının isabetsiz olduğu- Şikayet edenin şirket yetkilisi olması durumunda, şikayette hukuki yararının da bulunduğu-
Haciz kararı verildiği tarihte ve söz konusu hisselerin takip borçlusundan 3. kişilere devredildiği tarihlerde, haczin ve devrin konusu, anonim şirketlerdeki çıplak paylar olup bu paylar için hisse senetlerinin basılmamış olduğu ve ilmühaber çıkarıldığına dair hiçbir belge de sunulamadığı, dolayısıyla haciz kararının verildiği tarihte çıplak pay niteliğinde olan şirket hisseleri, haciz tarihinden önce muvazaalı olarak devredilmemiş olsaydı, çıplak payın haczine ilişkin İİK. mad. 94/1 uyarınca kolaylıkla haczedilebilecek ve alacaklı alacağını bu yolla tahsil edebilecek iken çıplak paylar nama yazılı hale getirilip borçlu tarafından geri alınmak suretiyle alacağın tahsilinin imkansız hali getirilmiş olduğu- Bu dönüşümden sonra borçluya ait anonim şirket pay sahipliğini salt bir haciz yazısı ile haczettirebilme imkanının tamamen ortadan kaldırılmış, onu temsil eden nama yazılı hisse senetlerinin icra memuru vasıtasıyla fiilen el koydurularak haczedilmesi zorunluluğunun doğduğu- Devirden sonra yapılan hacizde ise nama yazılı hale getirilen paylara ait hisse senetleri bulunamadığından fiilen haczinin mümkün olmadığı, ortaklar pay defterine haciz şerhi işlenmesi ile yetinilmiş olduğu, ancak bu kaydi haczin, alacağın tahsiline imkan sağlamadığı- Bu halde anonim şirket paylarının borçlu tarafından geri alındığı, davacının dava açmakta hukuki yaranını bulunmadığı ileri sürülemeyeceği, gibi davalı 3. kişilerin, tasarrufların konusu olan malı bir başka kişiye (4.kişiye) devreden konumunda olduklarından, İİK. mad. 283/2 uyarınca tazminatla sorumlu tutulmaları gerektiği- Zira davalı 3. kişiler her ne kadar pay sahipliği haklarını (anonim şirket paylarını) borçluya iade etmiş iseler de, iyiniyetli 4. kişiye devredilmiş gibi sorumlu tutulmaları gerektiği, yani hisse senetleri 4. kişiye devredilmiş olsaydı hangi sebeple sorumlu tutulacak idi iseler, somut olayda da aynen o sebebin mevcut olduğu- Mahkemece davacının davasını İİK. mad. 283/2 uyarınca bedele dönüştürdüğü gözetilerek davacının kati aciz belgesindeki alacağı ile sınırlı olarak, davalı 3. kişilerin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden oldukları da dikkate alınarak, davalı 3. kişilerin hisse senetlerinin devir tarihindeki değeri tutarında tazminatla sorumlu tutulmaları gerektiği- Dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi halinde, davacı aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Mahkemece, davacı alacaklının alacaklı olduğu miktarın ve ayrıca yüklenici davalı adına tesciline karar verilecek bağımsız bölümlerin karar tarihine en yakın tarih itibariyle değerlerinin belirlenip, davacının alacağını karşılayacak oranda tapu iptali ile tesciline karar verilmesi gerektiği, 3 ayrı bağımsız bölümün tapu iptali ile tesciline karar verilmesinde isabet görülmediği-