Anonim şirkette, payın, hisse senedine bağlanmasının zorunlu olmadığı- Eğer pay, hisse senedine (veya ilmuhabere) bağlanmazsa, çıplak pay olarak kalacağı ve hisse senedine bağlanmamış (çıplak) payın da hisse senedi gibi haczedilebileceği-  Anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya pay ilmuhaberi çıkartılmamışsa, borçlunun şirketteki (çıplak) payın, icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedileceği (İİK. mad. 94/1 c.3);  buna göre, çıplak pay hissesinin haczine karar veren icra müdürünün, bu hacizle ilgili muhafaza tedbiri almak için mahalline (anonim şirket merkezine) gitmek zorunda olmadığı, anonim şirkete bir ihbarname göndermekle de yetinebileceği- İcra müdürlüğünce borçluların şikayetçi şirketteki hisselerinin haczi için şirket merkezine gidildiği, alacaklı vekilinin talebi ile icra memuru tarafından, hisselerin haczedilerek pay defterine işlenmesi için şikayetçi şirkete üç gün süre verildiği, İİK'nun 103. maddesi uyarınca tebliğ yerine geçmek üzere haciz zabtının bir suretinin şikayetçi şirkete verildiği görüldüğünden, mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla adı geçen anonim şirketlerin resmi kayıt, defter ve belgeleri incelenmek suretiyle, İİK'nun 103. maddesi gereğince tebligatın yapıldığı tarihler itibariyle tarih itibariyle pay senedi çıkarılıp çıkarılmadığı araştırılarak, İİK'nun 94. ve 88. maddeleri uyarınca değerlendirme yapılması gerektiği-
Komandit şirketlerde, şirketin borcundan dolayı komanditerler hakkında takip yapılabilmesinin mümkün olduğu, bunun için, şirket hakkındaki takibin semeresiz kalması yada şirketin infisah halinde olmasının ön koşul olduğu ve bu durumlarda, komanditerlerin sorumlu oldukları miktarın, koymayı taahhüt ettikleri sermayelerin zimmetlerinde kalan kısmı olduğu-
Davacı tespitten önceki sebeplere dayalı olarak eldeki davayı açtığı, davalı ve davacının kötü niyetli olduğunu iddia ve ispat etmiş olmadıkları, istendiğinde İcra iflas Kanunu'nun 94/3. Maddesi uyarınca İcra Müdürlüğünden alacakları yetkiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde aslında davalının maliki olduğu ancak sehven davacı adına tespit ve tescil edilen 145 ada 1 parsel sayılı taşınmazın borçlu adına tescili istemiyle dava açma haklarının bulunduğu- Hal böyle olunca, mahkemece davanın kabulüne çekişmeli 154 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kargir ev ve müştemilatı ve arsa niteliğiyle davacı adına tapuya tesciline, davalılar ve davalının borcundan dolayı konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Anonim şirketlerde hisse senedi çıkarılması zorunluluğunun olmadığı- Hisse senedi çıkarılmış ise bunların İİK'nun menkul mallarla ilgili haciz ve muhafaza hükümlerini düzenleyen 88. maddesi uyarınca icra müdürlüğünce haczedilip ve muhafaza altına alınacağı- Hisse senedi çıkarılmamış ise borçlunun 3.kişi nezdinde bulunan ve henüz kıymetli evraka bağlanmamış hisse hakları İİK'nun 94. maddesi gereğince, icra dairesi tarafından şirkete haciz yazısı tebliğ olunarak haczedileceği- Borçlunun hissesinin haczedildiğinin tebliği üzerine haczin şirket pay defterine işlenmesi zorunlu olduğu- Ancak şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile, şirkete tebliğ tarihinde yapılmış sayılacağı- Öte yandan icra müdürlüğünce mahalline bizzat gidilerek haczin şirkete tebliği suretiyle ve bu hususu tutanakla tespit ederek pay haczi yapılabileceği- Bu durumda da haczin şirkete tebliğ edildiği tarihin haciz tarihi sayılacağı- Anonim ve hisseli komandit şirketlerin henüz kıymetli evrak niteliğinde senede bağlanmamış hisselerinin haczinde, İİK'nun 94. maddesi doğrultusunda yapılan tebliğden sonra şirket idaresi itirazda bulunmamış veya itiraz reddedilmiş ise hisselerin borçlu adına ve hesabına şirket nezdinde ve mamelekinde bulunduğunun kesinleştiği- Haciz keyfiyetinin borçlunun hissesini elinde bulunduran 3. şahıslara ihbar edileceği- Bu konudaki şikayet bir hakkın yerine getirilmesi ile ilgili bulunduğundan borçlunun süresiz şikayet hakkı olduğu-
Sermaye şirketlerinde alacaklıların, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından alabilecekleri gibi borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların,İİK.'nun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini sağlayarak da alabilecekleri- Haczin, istek üzerine, pay defterine işleneceği- Alacaklıların, tüm ticaret şirketlerinde alacaklarını, ortağın şirketten olan diğer alacaklarından da alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisini de haiz olduğu- Yeni TTK hükümleri uyarınca, sermaye şirketi olan limited şirketlerde ortaklardan birinin kişisel alacaklısının, 6762 s. TTK.nun 145. maddesinin aksine, ortağın ortaklık payının haczini ve paraya çevrilmesini isteme hakkına sahip olduğu- Limited şirketlerde pay senetleri birer ispat vasıtası niteliğinde olup, pay senedinin teslimi ile ortaklık hakkının devir ve temlik edilemeyeceği ve yine aynı nedenle bu haklar üzerine rehin ve haciz konulamayacağı- Pay senetlerinin kazanılması ile sermaye payının devralınmış olmayacağı- Esas sermaye payının devredilebilmesinin 6102 sayılı TTK.nun 595 ve 596. maddesi hükümleri şartlarında mümkün olduğu-
İİK. mad. 94 uyarınca yetki belgesi alan alacaklının, TMK. mad. 562 uyarınca açtığı tenkis istemli davada, önceden tasarrufun iptali istemi ile dava açılmış oması nedeniyle derdestlikten söz edilemeyeceği-
İİK. mad. 94/2. maddesi uyarınca davalı ile dava dışı yükleniciler arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca, dava dışı borçlu yüklenicinin hakettiği bağımsız bölümlerin davalı arsa maliki adına kayıtlı olan tapularının iptali ile yüklenici adına kayıt ve tescili talep edilmiş olup, davacının dayandığı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde iki yüklenici bulunmakta olup; sözleşmede imzaları olan bu kişiler hak ve borçlara sahip olmakla birlikte, sözleşme hükümlerine göre hangi dairenin hangi yükleniciye isabet edeceği açıkça düzenlenmediğinden, davanın, her iki yüklenicinin de hukukunu etkilemekte olduğu ve bu durumda, anılan yüklenicilerin, savunma haklarını kullanabilmesi bakımından davada taraf olarak gösterilmeleri gerektiği-
Davalı borçlu dava dışı şirkette sahibi olduğu çıplak payları çalışanına ve annesine satarak devretmiş, daha sonra dava açılmadan nama yazılı hisse senedi olarak geri almış ancak nama yazılı geri alındığı iddiasına rağmen haciz sırasında nama yazılı hale getirilen paylara ait hisse senetleri bulunmamış olduğundan, icra müdürünce, hisse senetlerinin basılı olup olmadığı ya da ilmühaber çıkarılıp çıkarılmadığı saptanıp belgeye bağlanmış ise İİK. mad. 88 uyarınca; hisse senetleri basılı değil veya belgeye bağlanmamış ise bu payların çıplak pay haczine ilişkin İİK. mad. 94 uyarınca, haciz ve satış yapılması gerektiği- Dava konusu paylar borçluya dava açılmadan önce geri iade edildiğinden; belirtilen şekilde bu payın haczi ve sonrasında satışı mümkün olup davacının alacağını tahsil imkanı bulunmadığından söz edilemeyeceği ve bu durumda, fiilen haczinin yapılamadığından bedele dönüşen ve tazminat istemli açılan davanın hukuki yarar yokluğundan reddi kararı ve davalılar yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Borçlu dışında kalan aile efradından olan anne, baba ve eşin nüfus kaydının alınarak ölü olup olmadıkları ve ölmüş iseler dosyaya taraf kaydederek mal varlığı sorgulaması ve araştırması yapılarak icra dosyası ile ilgisi olmayan üçüncü kişiler yönünden uygulanmasının mümkün olmadığı, nüfus kaydı ve diğer sorgulama işlemlerinin hakkında takip kesinleşen borçlular yönünden uygulanabileceği, üçüncü kişiler ile ilgili yapılacak sorgulamaların Anayasa'nın 20. maddesinde düzenlenen temel hak ve hürriyetlere aykırılık oluşturduğu, takip ile ilgisi bulunmayan borçlu durumunda olmayan kişilerin kişisel kimlik bilgileri ile durumlarının araştırılmasının icra müdürlüğünde görevli katip ve müdürlerin görevleri kapsamında bulunmadığı- Alacaklı vekilince, borçlunun anne ve babasının ölmüş olduğunun bildirilmesi ve taşınmaz bilgilerinin sunulması halinde, İİK. mad. 94. uyarınca gereğince işlem yapılabileceği-
İİK'nın 94. maddesine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada, icra müdürlüğünce, davacıya İİK. mad. 94 uyarınca, borçlunun iktisap ettiği ve henüz tescil ettirmediği mülkiyet veya diğer hakların borçlu namına tescili veya bu nedenle doğan alacağın tahsili için dava açmak üzere yetki verilmesi, davacı tarafından da bu yetkiye dayanarak, davanın açılması gerektiği- Mahkemece, dava açmak üzere icra müdürlüğünden yetki alması için HMK. mad. 52, 53, 54 ve 77/1 hükümleri uyarınca, uygun bir kesin süre verilmesi, noksan olan bu usuli işlemler yerine getirildikten sonra esasa girilmesi; verilen süre içinde bahsi geçen yetkinin alınamaması durumunda ise, davanın HMK. mad. 54/son ve 77/1 uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği-