Takip kesinleşmiş ve aciz halinin varlığı sabit iken mahkemece, "ikinci hacizden vazgeçilmiş olması" hatalı değerlendirilerek tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Tapu kayıtlarından dava konusu taşınmazın yargılama sırasında davalı tarafından dava dışı bir kişiye satıldığı anlaşıldığından, anılan şahsın davaya dahili sağlanarak ve İİK'nun 283. maddesine göre bedele dönüşüp dönüşmeyeceği tartışılarak oluşacak sonca göre karar verilmesi gerektiği- Yanlış kişi davalı üçüncü kişi gösterilerek açılan tasarrufun iptali davasında hasımda yanılma olduğu açık olduğundan, HMK. mad. 124/4. gereğince tasarrufa konu şirket hissesini satına alan kişiye  davalı üçüncü kişinin, İİK. mad. 283 gereğince de dördüncü kişinin davaya dahili ile taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-
Davalı borçlu şirketin ticaret sicilinden resen silindiği Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde de bu durumun ilan edildiği anlaşıl­dığından, öncelikle taraf teşkili yönünden davacı vekiline davalı borçlu şirketin ihyası için dava açması konusunda süre verilmesi, açacağı davanın sonucunun ve kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği- Şirketin ihyasına karar verildikten sonra borçlu şirket adresinde davacı tarafından yaptırılarak haciz tutanağının ibrazının istenmesi, ibraz edildiği tak­dirde anılan haciz tutanağının İİK 105 anlamında geçici aciz belgesi olarak kabulü İle (borçlu şirket adına tapu sicil müdürlüğü, bankalara ve 3.kişilere yazılan haciz yazıla­rından borçlunun malı olmadığı, adına kayıtlı ve davacı tarafından haciz konulan araç üzerinde de davacı haczinden önce banka rehni, kamu ve özel kişilere alt çok sayıda haciz bulunduğu anlaşılmış olmakla) taraf delillerinin toplanması ve dava konusu tasarrufun iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davanın, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, bu tür davaların İİK 282. maddesi hükmü uyarınca borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimselerle bunların mirasçıları aleyhine açılacağı, kural bu olmakla birlikte yine anılan hükme göre davada kötüniyet sahibi üçün­cü kişilerin de davalı olarak gösterilebileceği-
Zabıta araştırmasından yerleşim yeri yurtdışında olduğu anlaşılan davalıya karar tebliği ile dava dilekçesi tebliğinin usulüne uygun olmaması nedeniyle taraf teşkili sağlanmadan kurulan hükmün isabetsiz olduğu- Davalı borçlu ile lehine tasarrufta bulunduğu üçüncü kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan davalı üçüncü kişinin tek başına ileri sürdüğü yetki itirazının hukuki sonuç doğurmayacağı-
Üçüncü kişinin mal veya hakkı dava sırasında elinden çıkarması veya elinden çı­kardığının dava sırasında öğrenilmesi halinde, davanın ıslahına gerek olmadan davacı alacaklının davaya bedel davası olarak devam edilmesini isteyebileceği veya devralan 4. kişi davaya dahil ederek davaya devam edilebileceği-
Davacı taraf daha dava açılırken tercihini tazminat olarak kullanmak suretiyle borçlu davalı ve kendi­sinden satın alan 3. kişi konumundaki diğer davalı aleyhine tazminat is­temli dava açmış olup bu durumda mahkemece borçlu davalı ile 3. kişi konumundaki diğer davalı şirket arasındaki tasarrufa ilişkin olarak inceleme ve araştırma yapılması gerektiği-  6. kişi davaya dahil edildiğine göre, 4. ve 5. kişilerin davaya dahil edilmemesinin hatalı olduğu-
İİK'nun 282. maddesi uyarınca iptal davalarının borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimse­ler ile bunların mirasçıları aleyhine açılması gerektiği, bunlardan başka kötü niyet sahibi üçüncü şahıslar aleyhine de iptal davası açılabileceği, borçlu ile hukuki işlemde bulunan kişi, borçludan aldığı malı bir başka kişiye devrederse alacaklı, devir yapılan kötüniyetli dördüncü kişilere karşı da iptal davası açabileceği, buradaki "kötüniyetli dördüncü kişilerin" iptal davasına konu malı, borçlunun alacaklısından mal kaçırmak amacıyla temlik ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişiler olduğu-
Dava konusu traktörün yargılama sırasında el değiştirmiş olduğu sunulan ka­yıtlardan anlaşılmış olmasına göre davacıdan sonraki malikleri davaya dahil edip et­meyeceği sorulmadan ve dahil edilir ise o kişilerin delilleri toplanmadan ayrıca dahil edilen davalıların kötüniyetli olup olmadıkları belirlenerek iyiniyetli oldukları belirlendi­ğinde ise 3. kişinin traktörü elinden çıkardığı tarihteki bedel ile sorumlu tu­tulması gereği nazara alınmadan davanın kabulüne karar verilemeyeceği-
Dördüncü kişinin davaya dahil edilip edilmemesinin davacının takdirinde olduğu, dahil edilmesi durumunda ve davanın reddi halinde ise taraf olarak vekalet ücretine de hak kazanacağı- Satılan taşınmazın bilirkişi raporunda belirtilen konum ve durumuna göre hesap edilen gerçek değerin tapuda gösterilen bedele göre mislini aşan miktara ulaşacağı ve bedel farkı bulunduğu anlaşıldığından, üçüncü kişinin iyiniyet iddiasını ileri süremeyeceği- 6183 s. K.'nun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
Mahkemece, borcun ödendiğinin anlaşılması halinde dava konusuz kalacağının da göz önüne alınarak buna göre hüküm tesisi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmadığı gibi kabule göre de tasarrufun iptali davalarının borçlu ve borçlu ile işlemde bulunan kişiler aleyhinde açılması gerekirken borçlu veya ölümü halinde mirasçılarının davaya dahil edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davanın esasına girilmesi doğru değil ise de borcun ödendiğinin bildirilmesi nedeniyle bu hususun bozma nedeni yapılması gerektiği-