Davalı borçlu şirket ile davalı 3.kişi şirketin aynı ticari alanda faaliyet gösterdikleri, 23.05.2011 tarihinde 2 adet, 24.05.2011 tarihinde 5 adet taşınmazın davalı borçlu şirket tarafından davalı 3.kişi şirkete devredildiği anlaşıldığından dava konusu tasarrufların; İİK’nın 280/son maddesi gereğince, ticari işletmenin mühim bir kısmının devri niteliğinde olup olmadığının mahkemece tartışılmadan hüküm verilmesinin isabetli görülmediği-
Davacının, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde edeceği ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği- İptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve  borçlu hakkında alınmış kesin veya  geçici  aciz belgesinin (İİK'nin 277 md) bulunması gerektiği ve ön koşulların bulunması halinde ise İİK'nin 278., 279. ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının  bulunup  bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan 4. kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada 3. kişinin, dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekeceği- İİK 282 madde kapsamında borçlu ile lehine tasarrufta bulunan davalı arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Eldeki somut olayda, davalı borçlu ile haklarındaki dava kabul edilen 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan; mahkemece, zaten alacağın tahsili için açılan davada borçlunun mükerrer borç ödeme külfeti yüklenerek tazminattan sorumlu tutulmaması doğru ise de, hakkındaki davanın kabulü ile, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davalıların müşterek müteselsil sorumluluğuna karar verilmesi gerekeceği-
İptal davalarının ön koşulu, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.'nun 277.md) bulunması olduğu- Ön koşulun bulunması halinde İİK.' nun 278, 279. ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği- İİK.'nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı- Kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabileceği-
Davalılardan dördüncü kişi S. B. ve beşinci kişi V.D.yönünden (İİK. 282. maddesi hükmüne göre kötü niyetli üçüncü kişi) İİK. 278/3-2 maddesinin uygulama yeri bulunmadığı- Dördüncü ve beşinci kişi konumundaki kararı temyiz eden davalılar S. B. ve V.D. yönünden ivazlar arasındaki fahiş fark davanın kabulü için yeterli olmayıp kötü niyetlerinin ispatlanmış olması gerekir. Bunun dışında taşınmazın birbirine yakın tarihlerde devredilmesi de davalı S. B. ve V.D'nin kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğinden ve bu davalıların davalı borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen ya da bilmesi gereken kişilerden olduğu da ispatlanamadığından davanın dördüncü ve beşinci kişi konumundaki S. B. ve V.D. yönünden reddi ile İİK'nun 283. maddesi gereğince davalı üçüncü kişi F.B.' nin taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında tazminatla (davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere) sorumlu tutulması gerekeceği-
İİK.nun 282. maddesi gereğince tasarrufun iptali davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı-Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabileceği- Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denildiği- Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü veya ondan sonraki kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlı olduğu ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesinin bunların kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlı olduğu-
İİK.m.282'deki kötüniyetten maksadın, borçlunun durumunun satın alan tarafından bilinmesi veya bilinebilecek durumda olması olduğu- Kötü niyeti kanıtlama yükümlülüğü ise davacı alacaklıya düşer. Kötü niyetin kanıtlanamaması halinde dava İİK'nın 283/2. maddesine göre bedele dönüşeceği- 5/9/2007 ve 15/5/2007 tarihlerinde imzalanmış olduğundan, borcun doğum tarihinin en erken 12.05.2007 tarihi olarak kabul edilmesi gerekeceği-
İİK 282. madde kapsamında borçlu ile lehine tasarrufta bulunan davalı arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Eldeki somut olayda, haklarındaki dava usulden reddedilen davalı borçlu ... ile 3. kişi ... arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 3.400,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan tahsili ile, davalıya verilmesine," ibarelerinin çıkarılarak yerine "Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, 3.400,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine," ibarelerinin yazılacağı-
Uyuşmazlığın; İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemi ile, TBK 'nun 128., 202., 203.maddesine göre işyeri devri nedeniyle devir alanın işletmenin borçlarından sorumlu olacağının tesbiti istemine ilişkin olduğu-
İİK 277 vdna göre açılan tasarrufun iptali davasında .borçlu hakkında kesinleşmiş bir takibin olması ve bu takibin yargılamanın devamı boyunca varlığını devam ettirmesi gerektiği- Borçlunun finansal kiralama ile kiraladığı makineler üzerine iştirak haczi konulduğundan ve bu hacizle ilgili olarak, istihkak iddiası yok ya da reddedilmiş ise davacı-alacaklı bu makineler üzerinde haczi nedeni ile satış isteme yetkisi olacağından, davacı alacaklının bu makineler yönünden dava açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği- Borçlu tarafından 198.000 metre kumaşın davalı şirkete devrinin iş yerinin önemli bir kısmının devri olarak kabul edilmesinin hatalı olduğu-  Davalı borçlu ile anılan üçüncü kişi şirket arasında önceye dayalı ve borçluya ait kumaşların üçüncü kişi tarafından boyanması dahil olmak üzere bir ticari ilişki olduğu, üçüncü kişi şirketin ...tarihi itibari ile borçlu şirketten alacaklı olduğu uyuşmazlıkta, dava konusu kumaşlar, borçlunun bir başka alacaklısının, yaptığı hacizde üçüncü kişi elinde haczedildiğinden, kumaşlar üzerinde borçlu şirketin etiketinin olduğu tesbit edilmişse de, bu kumaşların hangi gerekçe ile orada bulunduğu netleşmediğinden ve davacı alacaklının alacağa mahsuben üçüncü kişinin elinde bulunduğu iddiası davalı şirket A.Ş tarafından kabul edilmediğinden (mahkemece böyle bir tespit de yapılmadığından, mahkemece dava konusu kumaşların üçüncü kişi elinde bulunma sebebi beyan ve gerekirse ticari defterler üzerinde yapılacak araştırma ile tespit edilerek, borçludan üçüncü kişiye yapılmış bir devir niteliğinde ise, bu kez kumaşın devir tarihindeki değeri ve borçlunun o tarihteki aktif sermayesinin ne olduğu belirlenerek, oranlamak sureti ile borçlunun ticari emtiasının önemli bir kısmının devri niteliğinde olup olmadığının araştırılması ve emtianın önemli bin kısmının devri niteliğinde değilse ve alacağa mahsuben yapılmış bir devirse, borçlu ve üçüncü kişi arasındaki iştigal konuları dikkate alındığında, bunun mutad ödeme olarak kabul edilmesi gerektiği-