Dava konusu tasarruflar ilk borcun doğum tarihinden sonra yapılmış olup, bu tasarruflar ile geçici aciz belgesi arasında iki yıllık sürenin geçmemiş olduğu görüldüğünden tasarrufların iptali davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Tasarrufun iptali davasına, itirazın iptali davasının sonucunun beklenmesi gerektiği-
İptali istenen tasarrufu yapan davalının icra takibinde borçlu olarak yer almadığı anlaşıldığından, davanın reddedilmesi gerekeceği-
Yargılama sırasında davalı borçlunun iflas ettiği anlaşıldığından, davanın masa tarafından mı davacı tarafından mı devam edileceğinin belirlenmesi adına  2. alacaklılar toplantısının yapılması ve sonucunun beklenmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında iptali istenen tasarrufa konu malın 3. kişi tarafından elden çıkarılması durumunda davacı taraftan, 3. kişiden sonraki devir alanları ve bu arada son maliki davaya dahil edip etmeyeceği hususu sorularak şayet davaya dahil etmek isterse onlara da dava dilekçesinin tebliğ edileceği, bunun için davanın ıslahının gerekmediği ya da başka bir davası açılarak görülen dava ile birleştirme suretiyle taraf teşkili mecburiyetinin bulunmadığı-
Davalı, borçlu şirketin ortağı olup, hakkında açılan bir icra takibinin bulunmadığı, sorumluluğunun belirlenmesi açısından sanık olarak yargılandığı ceza davasının sonucunun kesinleşmesinin beklenmesi gerekeceği- Dava konusu hisse devrine ilişkin tasarrufun TBK'nun 19 madde kapsamında değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu ile lehine tasarrufta bulunduğu kardeşi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu- Başka borçluların malvarlığı bulunsa da, hakkında iptal davası açılan borçlunun aciz halinin tespiti gerektiği ve borçlu adına kayıtlı motorsiklet dışında başka bir malvarlığı bulunmadığı ve anılan araç üzerinde de rehin ve davacıdan önce başka iki haciz daha bulunduğu anlaşıldığından, davalı borçlunun evinde yapılan haczi kabil malı bulunmadığını belirleyen haciz tutanağının İİK mad. 105 kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği-
Davalı borçlu tarafından yapılan bir tasarruf bulunmadığı, tasarrufu yapanın şirket ortağı diğer borçlu olduğu; bu nedenle borçlu olan, ancak yaptığı veya dava konusu edilen herhangi bir tasarrufu bulunmayan davalı şirkete husumet düşmeyeceğinden, davalı olarak gösterilen şirket yönünden davanın husumet nedeni ile reddi gerekeceği ( 6183 s. K. mad. 25 )-
İflasın açılmasından sonra davacı alacaklıya davayı takip yetkisi verilip verilmediğinin anlaşılamadığı, bu nedenle mahkemece ikinci alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise dava takip yetkisinin davacı alacaklıya devredilip devredilmediğinin araştırılacağı, dava takip yetkisi alacaklı davacıya devredilmemiş ise iflas idaresinin usulüne uygun biçimde davaya dahil edileceği, daha sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu tarafından yapılan bir tasarruf bulunmadığı, tasarrufu yapanın şirket ortağı diğer borçlu olduğu; bu nedenle borçlu olan, ancak yaptığı veya dava konusu edilen her hangi bir tasarrufu bulunmayan davalı şirkete husumet düşmeyeceğinden, davalı olarak gösterilen şirket yönünden davanın husumet nedeni ile reddi gerekeceği-
Borçlu adına vekaleten işlem yapan kişinin tasarrufun iptali davasında taraf olarak gösterilemeyeceği-
Borçlu olduğu bildirilen davalının aslında kendisine ait taşınmazı dava dışı kişi adına tescil ettirdiği, onun da kızı olan diğer davalıya satmış olduğu, bu halde 3.kişi konumunda olması gereken şahıs, davaya dahil edilerek borçlu ile arasında zorunlu dava arkadaşlığının olduğunun kabulü ile dava dilekçesinin bu 3.kişiye de tebliği gerekeceği-