Yargılama devam ederken borçlunun iflasına karar verildiğine göre, iflas masasından 1. ve 2. alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığı davaya davacının mı yoksa masanın mı devam edeceği belirlenmesi gerekirken, önce borçlu hakkında tefrik kararı, ardından görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Borçlunun yargılama devam ederken iflas etmesi halinde, İİK’nun 191.maddesine göre masadaki mallar üzerindeki her türlü tasarruf alacaklılara karşı hükümsüz olacağından İİK’nun 245. maddesi gereğince 1. ve 2. alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığı, davacı alacaklıya davanın devamı için yetki verilip verilmediği yoksa masa tarafında mı devam edeceği netleştirildikten ve buna göre taraf teşekkülü sağlanıp yargılamaya devam olunarak, taraf delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu dört adet taşınmaz borçlu tarafından davalı üçüncü kişiye, onun tarafından da dördüncü kişiye satılmış, duruşmada dava konusu taşınmazların son maliki dördüncü kişi görüldüğünden taraf teşkili yönünden süre verilmesi üzerine, davacı vekilinin davaya dahil edilmesini istediği ve davacının bu talebinden önce mahkemece res'en dahili davalıya dava dilekçesi, tensip ve yenileme dilekçesinin tebliğ edildiği ve adı geçen dahili davalının vekilin vekaletnamesini dosyaya sunduğu dolayısıyla İİK'nun 282 maddesi gereğince taraf teşkilinin sağlandığı anlaşıldığından mahkemece davanın esasına girilerek ön koşullarının varlığı yönünden incelenmesi, ön koşulların varlığı halinde de dava konusu tasarrufların İİK'nun 278, 279, 280, 283.maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Yetki itirazında ortak yetkili mahkemenin belirtilmemiş olması halinde itirazın geçersiz olacağı- Muvazaa (TBK. mad 19) nedenine dayalı iptal davasının kabulü halinde, İİK'nun 283.maddesinin kıyasen uygulanarak haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerektiği- Davalı üçüncü kişiye satışa rağmen aidatların borçlu şirket ortağı tarafından yatırıldığı anlaşıldığından davanın kabulü gerektiği- Borçlu ile davalı arasında yapılan satıştan dolayı diğer davalıların sıfatlarının bulunmadığı-
Davalılar ayrı ayrı aldıkları ek cevap süresi içerisinde yetki itirazında bulunmuş, ancak davalı üçüncü kişi şirket vekili ortak yetkili mahkeme olarak bir mahkeme ismi belirtmemiş olup, bu nedenle ileri sürülen yetki itirazının geçersiz olduğu- Zorunlu dava arkadaşı olan borçlu ve üçüncü kişinin yetki itirazını birlikte ve geçerli olarak yapmaları gerekirken, üçüncü kişinin yetki itirazı geçersiz olduğundan borçlunun yetki itirazının üçüncü kişiye sirayet etmesinin mümkün olmadığı- Davalı üçüncü kişi yargılamaya devam ettiğinden, HMK'nun 60/2 cümlesinin uygulama imkanı da bulunmadığı- Mahkemece, bu halde yetki itirazlarının dikkate alınmaması gerektiği-
Kardeş olan davalılar arasında yapılan tasarruf işlemlerinin İİK. mad. 278/1 uyarınca iptale tabi olduğu- Taşınmazların yargılama sırasında dava dışı bir başka kişiye satılması halinde, davacıya, yeni malik olan bu kişiyi davaya dahil etmesi veya davasını makten tazminata dönüştürmesi konusunda seçim hakkı tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İptal davalarının borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine ve ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabileceği- Alacağın dayanağı düzenleme şeklinde satış vaadi ve inşaat sözleşmesinde olduğu gibi, dava konusu iptali istenen tasarruf işlemin de davalı borçlu şirket adına şirket ortağı ve temsilcisi tarafından şirket nam ve hesabına yapıldığı, iptali istenen tasarruflara konu taşınmazların aslında borçlu şirkete ait olması nedeniyle (nam-ı müstear şeklinde) davanın esasına girilmesi taraf delillerinin toplanması dava konusu tasarrufların İİK'nun 277, 278, 279, 280 maddeler gereğince iptale tabi olup olmadıkları değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken mahkemece, "davalı şirketin dava konusu taşınmazda hiçbir zaman malik olmadığı gibi diğer davalının da borçlu şirketin tasarrufu ile malik olmadığı" gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
6183 s. K. mad. 25 uyarınca, iptal davasının borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimselerle bunların mirasçılarına veya kötüniyet sahibi diğer kişilere (alıcılara) karşı açılacağı- 6183 s. K. mad. 24. vd uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin davalarda davacı yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği-
Takip dosyalarının borçluları olmayan ve dava dışı takip borçlusuna ait hisselerini de takip konusu kredi sözleşmelerinden önce davalıya devretmiş olan davalı üçüncü kişiler dava konusu taşınmaz hisselerini davalıya sattıklarından dava konusu borcun tarafı olmamaları nedeniyle haklarında açılan esas dava ile birleştirilen davaların pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği- Takip konusu borcun tarafı olmayan davalıların tasarruflarını da kapsayacak şekilde hüküm tesisinin hatalı olduğu-
İptali istenen tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmaması halinde, tasarrufun iptali davasının önkoşul yokluğundan reddi ve davalı lehine maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği- Borçlunun aynı gün üç adet dükkan niteliğindeki taşınmazını aynı kişiye satması ve bu taşınmazların (haciz ve ipotekle yüklü) rayiç değerlerinin çok üzerinde bir bedelle satılması hayatın olağan akışına uygun olmadığından, tasarrufların İİK. mad. 280/1 gereğince davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerektiği- Taşınmazların davalı 3. kişi şirket tarafından borçludan alındıktan sonra dava dışı borçlunun eşine satılmış olup, aynı taşınmaz daha sonra da bir çok kez satılarak el değiştirdiğinden, anılan taşınmazlara ilişkin tapu satış senetleri ile taşınmazların borçludan sonraki tüm maliklerini gösterir tedavül kayıtları istenerek İİK'nun 282. maddesi gereğince diğer kişilerin de davaya dahil edilmesi gerektiği-  Dava konusu büroların icra ihalesi sonucu alan kişi tarafından alınarak dahili davalılara satıldığı savunulduğundan bu konudaki savunma da değerlendirilerek taraf teşkilinin sağlanması ve dava konusu tasarrufların İİK'nun 278, 279, 280, 283/2 maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının belirlenmesi gerektiği- Tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen bedel arasında misli fark bulunmamakla birlikte davalının taşınmazı, borçluya iade ettiği evin bedeli olarak senetle birlikte yani alacağına mahsuben aldığını beyan ettiğinden ve adı geçen davalılar arasında yine başka bir taşınmaz satışı bulunduğundan davalının borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu anılan taşınmaz yönünden yapılan tasarrufun İİK. mad. 280/1 madde gereğince iptaline, anılan taşınmaz daha sonra iyiniyetli bir başka davalıya satıldığından, davanın bedele dönüşmesi nedeniyle taşınmazın elden çıkarıldığı tarihteki bilikişi tarafından belirlenen tazminatın davacının dava konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği-