Dava dışı Hürmed Medikal şirketinin davalı üniversiteden faturaya dayalı 43.740,00 TL alacağını temlik aldığını, temliknamenin 06.06.2012 tarihinde davalı idareye tebliğ edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine icra takibine başvurduğunu, davalının takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, % 20 icra inkâr tazminatına-
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117. maddesi gereğince muaccel bir borcun borçlusunun, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olacağı, dava konusu olayda davacının, davalıyı dava tarihinden önce temerrüde düşürdüğü ispat edilemediğine göre, mahkemece hükmedilen alacak miktarının, dava dilekçesi ile talep edilen miktarına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, açıklanan husus göz ardı edilerek, tüm alacak miktarına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olmasının usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektireceği, ne var ki; yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Taraflar arasındaki sözleşmelerde, dairelerin kaba inşaat olarak teslim edileceğinin kararlaştırıldığı görüldüğünden, bu hali ile taşınmazın davalıya fiilen teslim edildiği tarih araştırılarak bu tarihe kadar olan kira kaybının tahsiline karar verilmesi gerekirken, iskan tarihinin esas alınmasının da usul ve yasaya aykırı olduğu- Mahkemece, asıl davaya % 18 temerrüt faizi yürütülmesine, birleşen dava açısında da temerrüt faizi yürütülmesine karar verilmiş ve temerrüt faizi açısından % 18 oranının ne şekilde bulunduğu açıklanmadığı gibi birleşen davada da temerrüt faiz oranının ne olduğunun yazılmadığı anlaşıldığından, bu hali ile hükmün usul ve yasaya aykırı olduğu- Dava konusu olayda davacının, davalıya hitaben gönderdiği ihtarla ve yaptırdığı tesbit ile yazılı alacak kalemlerinin ödetilmesini istediği anlaşıldığından, davacının ıslah ettiği alacak kalemleri için de, yazılı ihtarın davalıya tebliğ tarihi ile temerrüde düştüğü kabul edilerek faizin bu tarihten itibaren başlatılması gerekirken, ıslah tarihinden itibaren faize karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava konusu uyuşmazlık itibariyle, taraflar arasındaki protokole göre 2012 yılı için 25.01.2012, 2013 yılı için 25.01.2013 tarihlerinde alacak muaccel hale gelmiş ise de, gecikme zammına hükmedilebilmesi ve bunun alacağa dahil edilebilmesi için davacı tarafından dava tarihinden önce davalının temerrüde düşürülmesi amacıyla yapılmış bir ihtar bulunması gerekeceği, bu itibarla davacı taraf 2012 ve 2013 yıllarına ait arazi tahsis bedelinin talebiyle ilgili davalı tarafa ihtarname gönderdiğini iddia ettiğine göre , davacı tarafın gönderdiği ihtarnameler dikkate alınarak, ihtarnameler tebliğ edilmiş ise tebliğ tarihleri temerrüt tarihi olarak dikkate alınıp bu tarihten tahsil tarihine kadar gecikme zammı uygulanmasına karar verilmesi, tebliğ edilmemişlerse dava tarihinden tahsil tarihine kadar gecikme zammı uygulanmasına karar verilmesi gerekeceği-
Davalı kooperatifin, dava tarihinden önce miktar ve ödeme talebi içeren bir ihtar ile temerrüde düşürülmediği gözetilerek, sadece asıl alacaktan sorumlu tutulması gerekirken, işlemiş faiz tutarının da tahsiline karar verilmesi ve faize faiz işletilmesi sonucunu da doğuracak şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davalı vekilinin zamanaşımı savunmasını içermeyen ve yasal süresi geçtikten sonra verildiğinden hiç verilmemiş kabul edilen (davayı inkar etmiş sayılan) cevap dilekçesi sunduğu, davacının işçilik alacaklarını miktar itibarıyla artırmak suretiyle ıslah etmesi üzerine bu ıslah işlemine karşı da davalı vekilince süresi içinde ibraz edilmeyen ancak cevap dilekçesinin zamanaşımı defi yönünden HMK. mad. 176 maddesi gereği ıslah edildiğini belirten dilekçe verildiği, ancak bu dilekçeye karşı davacı vekilince açıkça itiraz edildiği görüldüğünden, yasal süresi geçtikten sonra verilen ve davacı tarafın itirazı ile karşılaştığı için hiç verilmemiş sayılan cevap dilekçesinde ıslahı suretiyle zamanaşımı def'inin ileri sürülemeyeceği-
Dava tarihinden önce BK'nın 117 . maddesi uyarınca ihtar gönderilip temerrüt gerçekleşmediğinden alacak miktarına dava tarihinden itibaren faize karar verilmesi gerekirken 03.09.2010 tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerektiği, ancak bu hususun yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Davanın tamamen ıslahında ıslah olunan davanın, ilk dava gününde açılmış sayılacağı- Bir davanın açılması halinde zamanaşımı kesileceği, ancak, kesilen zamanaşımının, kesilme tarihinden başlayarak yeniden işleyeceği, dava ile kesilmiş zamanaşımının, davanın devamı süresinde taraflardan birinin yargılamaya ilişkin her bir işleminden ve hâkimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden başlayacağı- Kısmi dava açılması halinde zamanaşımının yalnız alacağın kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesileceği- Satım sözleşmesinde zapta karşı tekeffül hükümlerine dayalı olarak açılan davada talep edilmemiş faiz alacağın eldeki dava ile istendiği dikkate alındığında, bu davada ıslah tarihi itibari ile ıslahla talep edilen alacak yönünden zamanaşımı süresinin dolduğu ve bu nedenle davalının usulüne uygun şekilde ileri sürdüğü zamanaşımı itirazının yerinde olduğu- Davacının açıkça ıslah kurumunu işlettiği dava HMK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce açıldığından, belirsiz alacağa lişkin HMK. hükümlerinin somut uyuşmazlıkta uygulanamayacağı-
Temyize konu edilen davada; üst üste iki taksidin ödenmemesi nedeniyle, sözleşmenin 5.3 maddesi hükmü uyarınca muaccel hale gelen diğer taksit bedellerinin tahsilinin talep edildiği, bu durumda, iş bu davanın konusunu oluşturan iş bedelleri için sözleşmede kesin bir vade kararlaştırılmamış olduğundan, faizin temerrüt tarihinden işletilmesi gerekeceği-
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; ihtilafın davalının malik olduğu dönem için ısınma aidat borcundan sorumlu olup olmadığı hususunda toplandığı, davalı, davacı kooperatifin ortağı olmadığından aidat borcu olmadığını iddia etmiş ise de, kooperatifin sunmuş olduğu hizmetlerden yararlandığı ve durumun aksini iddia etmediği, davalının taşınmaza malik olduğu dönem itibari ile kooperatifin sağlamış olduğu ısınmadan yararlanmış olması nedeni ile ısınmaya ilişkin giderlerden vekaletsiz iş görme hükümleri gereğince TBK. mad. 526 gereğince sorumlu olduğu, ancak, davacı, kooperatif ortağı olmayan davalıdan genel kurul kararlarında kararlaştırılan oran üzerinden faiz alamayacağı, faiz istenebilmesi için davalının temerrüde düşürülmesi gerektiği-