Dava tarihinden önce BK'nın 117 . maddesi uyarınca ihtar gönderilip temerrüt gerçekleşmediğinden alacak miktarına dava tarihinden itibaren faize karar verilmesi gerekirken 03.09.2010 tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerektiği, ancak bu hususun yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Davanın tamamen ıslahında ıslah olunan davanın, ilk dava gününde açılmış sayılacağı- Bir davanın açılması halinde zamanaşımı kesileceği, ancak, kesilen zamanaşımının, kesilme tarihinden başlayarak yeniden işleyeceği, dava ile kesilmiş zamanaşımının, davanın devamı süresinde taraflardan birinin yargılamaya ilişkin her bir işleminden ve hâkimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden başlayacağı- Kısmi dava açılması halinde zamanaşımının yalnız alacağın kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesileceği- Satım sözleşmesinde zapta karşı tekeffül hükümlerine dayalı olarak açılan davada talep edilmemiş faiz alacağın eldeki dava ile istendiği dikkate alındığında, bu davada ıslah tarihi itibari ile ıslahla talep edilen alacak yönünden zamanaşımı süresinin dolduğu ve bu nedenle davalının usulüne uygun şekilde ileri sürdüğü zamanaşımı itirazının yerinde olduğu- Davacının açıkça ıslah kurumunu işlettiği dava HMK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce açıldığından, belirsiz alacağa lişkin HMK. hükümlerinin somut uyuşmazlıkta uygulanamayacağı-
Temyize konu edilen davada; üst üste iki taksidin ödenmemesi nedeniyle, sözleşmenin 5.3 maddesi hükmü uyarınca muaccel hale gelen diğer taksit bedellerinin tahsilinin talep edildiği, bu durumda, iş bu davanın konusunu oluşturan iş bedelleri için sözleşmede kesin bir vade kararlaştırılmamış olduğundan, faizin temerrüt tarihinden işletilmesi gerekeceği-
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; ihtilafın davalının malik olduğu dönem için ısınma aidat borcundan sorumlu olup olmadığı hususunda toplandığı, davalı, davacı kooperatifin ortağı olmadığından aidat borcu olmadığını iddia etmiş ise de, kooperatifin sunmuş olduğu hizmetlerden yararlandığı ve durumun aksini iddia etmediği, davalının taşınmaza malik olduğu dönem itibari ile kooperatifin sağlamış olduğu ısınmadan yararlanmış olması nedeni ile ısınmaya ilişkin giderlerden vekaletsiz iş görme hükümleri gereğince TBK. mad. 526 gereğince sorumlu olduğu, ancak, davacı, kooperatif ortağı olmayan davalıdan genel kurul kararlarında kararlaştırılan oran üzerinden faiz alamayacağı, faiz istenebilmesi için davalının temerrüde düşürülmesi gerektiği-
Kira sözleşmesinde, vadesinde ödenmeyen kira bedellerine, 21/7/1953 tarihli ve 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un 51 inci maddesi gereğince belirlenen oranda gecikme zammı uygulanacağı kararlaştırılmış olup, bu düzenlemenin özünde temerrüt faiz oranının tespit edilmesine ilişkin olduğu ve davacı 6183 Sayılı Yasanın 51. maddesi uyarınca gecikme zammı talep ettiği halde mahkemece 6183 Sayılı Yasanın 51. maddesi yerine yasal faize hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Faturaya dayalı alacağın tahsiline yönelik icra takibine itirazın iptaline ilişkin davada, davalının TBK. mad. 117. maddesi gereğince takip tarihinden evvel temerrüde düşürülmemiş olması halinde, takip tarihinden öncesi için istenilen faiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin bir ihtar ile ya da aleyhine bir takip ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerektiği-
Davacı tarafça davadan önce davalı sigorta şirketine başvurulmadığından davalı sigorta şirketinin ilk kez dava tarihinde olaydan haberdar olduğu ve temerrüde düştüğünün kabul edilmesi gerektiği- Araç sürücüsünün ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olmasının destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuracağı; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, <<desteklerinin kusuru olmasının>> davacıların hakkına etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceği ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesinin olanaklı olduğu-
Mahkemece ihtarname tebliğ işleminin usulüne uygun olup olmadığı yönünden bir değerlendirme yapılmaksızın, borçlunun ihtarnamede belirtilen ödeme süresi bitiminde temerrüde düştüğü kabul edilerek hesaplanan faiz miktarı yönünden takibin devamına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kira sözleşmesinde borcun ödeneceği gün belirtilmiş olduğundan borçlu kiracının temerrüde düşürülmesi için ayrıca temerrüt ihtarına gerek olmadığı-