BK'nun 101/2 (TBK'nun 117/1) maddesi gereğince, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olacağı-Zenginleşen kimseden, iade talep edilmeden önce temerrüde düşürülmüş sayılmasının yasal dayanağı bulunmadığı, sebepsiz zenginleşmede gecikme faizinin işlemesi için borçlunun bir ihtar ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekeceği-
Davacı banka, hesap kat ihtarnamesi ile davalılardan nakdi alacağın yanısıra yasal sorumluluk bedeli ödenmemiş çeklere ilişkin gayrinakdi alacak talebinde bulunmuş olup, takipten önce gayrinakdi alacağa konu bu çeklerden üç tanesinin yasal sorumluluk bedellerinin ödenmiş olması nedeniyle, ödenen bu tutar ve işlemiş faizi icra takibine ve bu davaya konu edilmiş ise de, bu nakdi alacak yönünden TBK. mad. 117 uyarınca, takipten önce davalıların temerrüde düşürülmemiş oldukları, zira ihtarnamenin bu borcun ödenmesine yönelik temerrüt ihtarı sayılamayacağı anlaşıldığından, davacının işlemiş faiz ve gider vergisi talebinin haksız olduğu-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ödeme tarihi ile takip tarihi arasındaki işlemiş faiz tutarı hesaplanmış ve hükme esas alınmış ise de, davalının, davacının dosyasına yapmış olduğu ödemeyi bilmesinin mümkün bulunmadığı, davacının davalıya dava tarihi itibariyla yürürlükte bulunan TBK. mad. 117 hükmüne uygun temerrüt ihtarı göndermediği gözetilerek, işlemiş faize yönelik istemin reddine karar verilmesi gerektiği-
Takip tarihinden önce usulüne uygun ihtarname gönderilmediğinde TBK. mad. 117 uyarınca temerrüt gerçekleşmeyeceği- Akaryakıtın aracın kayıt maliki adına alındığına dair herhangi bir delil ve savunma olmadığından şahsın sorumlu tutulamayacağı-
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı- İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanlarının gözetilmesi ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılarak sonuca gidilmesi gerektiği- İşçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlıkta, davacı vekili davacının 500 TL. net ücretle çalıştığını ileri sürmüş, mahkeme tarafından asgari ücret üzerinden hesaplama yapılan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuşsa da, ücretin tereddüte yer vermeyecek şekilde tespiti açısından mahkeme yazısında davacının ücretine etki edebilecek unsurlar belirtilmek sureti ile ilgili kurum ve kuruluşlardan emsal ücret araştırmasına gidilmesi gerektiği- İş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanmakta iken, HMK. mad. 447 ile sözlü yargılama usulü kaldırılarak, iş davaları için basit yargılama usulünün benimsendiği- 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerektiği- Davalının boşandığı eşinin adresinde oturmadığı polis tutanağında açıklansa da, bu tespitin kimin beyanına veya neye göre yapıldığı, bu tespitin boşandığı eşinin beyanına göre mi yapıldığı, ne zamandır o adreste oturmadığı, bir başka deyişle dava dilekçesinin bila tebliği tarihi ve Tebligat kanunu'nun 35. maddesine göre tebliği tarihinde oturup oturmadığının mevcur polis araştırması tutanağında belli olmadığı görüldüğünden, kolluk araştırması yapılarak ilgili Belediye'ye ve kurumlara yazılar yazılarak apartman numaralarının, sokaka adlarının ve sair adres unsurlarının verildiği ve değiştirildiği tarihler, belirtilen dava dilekçesi tebliğ tarihleri itibari ile araştırılarak dava dilekçesnin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğinin ve zamanaşımı savunmasının süresi içinde olup olmadığnın tespiti gerektiği- Fazla mesai ve hafta tatili çalışması açısından, davacı tanıkları ... ile diğer dosyadaki davacı tanıklarının beyanlarından, "davacının işe başlama tarihinden itibaren 1999 yılı sonuna kadar haftada 9 saat fazla mesai ve hafta tatili çalışması yaptığı" anlaşılmakta olup davalı tanıklarının tamamına yakınının ise ya diğer dosyada davalı gösterilmiş kişiler, ya taraflarla ve bu arada davalı ile akrabalığı olduğu söyleyen kişiler ya da işyerinde bir ara ortaklığı olan kişiler olduğundan, davacı tanıklarının beyanına itibar edilmemesi gerektiği- Davaya karşı zamanaşımı savunmasının süresinde olup olmadığı araştırılması, süresinde değil ise davacının 01/12/1986-31/12/1999 tarihleri arası fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti hesaplamalarının doğruluğunun mahkeme tarafından denetlenerek ve hakkın özüne dokunmayan makul oranda takdiri indirim uygulanarak hüküm altına alınması gerektiği- Hangi bilirkişi raporunun esas alındığının gerekçeli kararda açıkça belirtilmemesi hatalı olduğu-
Davacı takip tarihinden önce ihtarname çekerek davalıyı temerrüde düşürdüğünü iddia ve ispat etmemiş olduğundan talep edilen işlemiş faizin reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı İ. D. ile dava dışı arsa sahipleri arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca, dava dışı arsa sahiplerine mahkeme kararına ve ek sözleşmelere dayalı olarak ödendiği ileri sürülen tazminatların ve yargılama giderlerinin, davalı kooperatiften rücuen tahsili istemi-
BK'nun 101/2 (TBK'nun 117/1) maddesi gereğince, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olacağı, zenginleşen kimseden, iade talep edilmeden önce temerrüde düşürülmüş sayılmasının yasal dayanağı bulunmadığı, sebepsiz zenginleşmede gecikme faizinin işlemesi için borçlunun bir ihtar ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekeceği-
Yasal ilave tediye yönünden açıkça ödeme tarihi kararlaştırılmamış olduğundan, yasal ilave tediye alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile hüküm altına alınması gerektiği-