Borçlunun genel kredi sözleşmesindeki adresine çıkarılan tebligatta, haber bırakılan kişinin kim olduğu açıkça belirtilmediğinden muacceliyet ihbarının bu hali ile TK’nun 21.maddesine aykırı olarak tebliğ edilmekle usulsüz olduğunun anlaşıldığı, bu durumda, alacaklının, borçluya takip öncesi ihbarda bulunması zorunluyken, usule uygun bir ihbar olmaksızın, borçlu aleyhine ipoteğe dayalı ilamlı takip başlatılmış olması usul ve yasaya aykırı olup, borçlunun bu konuda süresiz şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurarak icra emrinin iptalini isteyebileceği-
İfa zamanı gelmemiş bir alacak için açılmış davada, mahkemece "ifa zamanının henüz gelmediği" gerekçesiyle "davanın usulden reddine" karar verilmesi gerekeceği-
İlam niteliğindeki (süresiz) kesin borç ipoteğinde ödeme emrinin (icra emrinin) borçluya tebliğinde de borcun muaccel olacağı-
Dosya kapsamında bulunan ve davacı tarafından davalı kooperatife keşide edilen ................ Noterliği’nin ihtarnamesi temerrüde esas teşkil edecek nitelikle olduğundan, mahkemece bu ihtarnamenin tebliğ tarihi araştırılıp verilen süre de eklendikten sonra temerrüt tarihi bulunarak, kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar işlemiş faiz hesabı yaptırılıp asıl alacak yanında, hesaplattırılacak işlemiş faiz üzerinden de itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, işlemiş faiz hesabı yaptırılmaksızın icra takibinde istenilen işlemiş faize itirazın iptalini de kapsayacak şekilde davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı- İcra takibine konu alacağın miktarının bilirkişi incelemesi sonucu belirlendiğinden, diğer bir anlatımla alacağın miktarının tespiti yargılamaya muhtaç olduğundan likid olduğunun söylenemeyeceği, bu sebeple davacının icra inkar tazminatına yönelik isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Eser sözleşmelerinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili istemi-
Alternatif başvuru yolu olan arabulucuya başvurulması ile davalının davaya konu edilen zararı bakımından temerrüde düştüğü-
eBK döneminde açılan davada -TBK’nın yürürlüğe girdiği- 01.07.2012 tarihine kadar BK hükümlerine göre faiz işletilmesi gerektiği- Faize ilişkin sınırlamanın, TBK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce doğan borçlar nedeniyle işleyecek faiz bakımından da uygulanmasının yürürlük yasasına aykırı olduğu- Karar tarihinden sonra yapılan ödemeler de dikkate alınarak belirlenecek alacak miktarına, TBK’nın yürürlüğe girdiği tarihe kadar kooperatif genel kurulunda belirlenen faiz oranının, bu tarihten sonra ise TBK. 120/2'deki sınırlandırılmış temerrüt faizinin uygulanması gerektiği-
Davacı taraf dava dilekçesinde, davacı çocuğun kazadaki yaralanmasından kaynaklanan sürekli işgöremezlik tazminatını talep ettiğini açıkça belirtmiş; davacının geçici işgöremezliğine dayalı tazminat isteminde bulunmamasına rağmen, mahkemece davacı tarafın talebi aşılarak, talep edilmeyen ....... günlük geçici işgöremezlik tazminatına hükmolunmasının doğru olmadığı- Dosya içerisinde davalı nezdinde açılan hasar dosyası örneği bulunmamakla birlikte, davacı tarafın davadan önce davalıya başvuru yapması üzerine, davalı tarafından kısmi ödeme yapıldığının sunulan ibra ve ödeme belgelerinden anlaşıldığı, bu durumda; davalının açtığı hasar dosyası örneği getirtilerek, davacı yanın davalıya başvuru tarihinin saptanması ve bu tarihin davalının temerrüt tarihi olarak kabulü gerekirken, davalının kaza tarihinden işleyecek faizden sorumluluğuna hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Taraflar arasında imzalanan sözleşme adi yazılı olarak düzenlendiği gibi getirtilen tapu kayıtları ve taraf beyanlarına göre davacıya tapuda pay devrinin yapılmadığının anlaşıldığı, mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan ........ tarihli bilirkişi raporunda “Mecurun radye temelleri atılmış, dört tarafa hem koruyucu hem de taşıyıcı perdeler yapılmış ve inşaatın devamı için demir filizlerinin bırakılmış olduğu” tespit edilmiş olup bu haliyle edimin önemli oranda tamamlandığından ve bunun sonucu olarak sözleşmenin geçerli hale geldiğinden bahsedilemeyeceği, o halde taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi geçersiz olup, davalı arsa sahibi belediyenin sözleşmeyi sonlandırıp tasfiye etmesi sebebiyle geçersiz sözleşmenin haksız feshi söz konusu olamayacağından davacı yüklenicinin kazanç kaybı nedeniyle zarar ve tazminat istemesinin mümkün olmadığı- Davacının otuz gün içinde ödenmesini talep ettiği alacağına ilişkin ihtarnamenin, davalıya 15.01.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olması karşısında davalının 15.02.2015 tarihinde temerrüde düşürüldüğünün anlaşıldığı, bu durumda mahkemece hüküm altına alınan alacağa ihtarname ile oluşan temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 15.01.2015 tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin yanlış olduğu- Dava dilekçesinde ihalenin muhatabın kusuru sebebiyle yerine getirilememesi nedeniyle davacının uğradığı beklenen kazanç kaybı miktarının 7.232.000,00 TL olarak hesap edildiği, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik bu miktardan 50.000,00 TL’nin tahsilinin talep edildiği belirtildiği halde 6100 sayılı HMK’nın 26/1 maddesi gereğince taleple bağlı kalınarak bu alacak kalemi yönünden ıslah da dikkate alınarak davanın 7.732.000,00 TL üzerinden kabul edilmesi gerekirken bilirkişi raporuyla belirlenen 9.086.000,00 TL’nin hüküm altına alınmasının doğru olmadığı- Mahkemece gerçeğin ortaya çıkması için HMK’nın 281/3 maddesi uyarınca yeniden oluşturulacak konusunda uzman teknik bilirkişi kurulu marifetiyle gerekirse mahallinde keşif de yapılarak davacı yüklenicinin gerçekleştirdiği iş ve imalâtların vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca yapıldıkları tarihteki mahalli piyasa rayiçlerine göre bedeli (inşaat için İSKİ’ye ödenen su bedeli ve yapılan inşaat ile ilgili proje bedeli de dahil olmak üzere) konusunda bilirkişilerden gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak hüküm kurulması gerekeceği-
Borçlunun kendi borcu sebebiyle yine kendisine ait taşınmazını, alacaklıya kesin borç ipoteği şeklinde ipotek ettirdiği, anılan ipoteğin süresiz olarak kurulduğu anlaşıldığından, alacaklının, takip öncesi ihbar olmaksızın, borçlu aleyhine ipoteğe dayalı ilamlı takip başlatılmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-