Mahkemece, davalıların nüfus kayıtlarında dayı-yeğen olarak gözükmeleri nedeniyle evliliğin iptaline ilişkin davada, nüfus kaydının düzeltilmesi davasının sonucu eldeki davayı etkileyeceğinden, bu davanın bekletici sorun yapılarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekeceği-
Nüfus kaydının tashihi istemli davanın, eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması sebebine dayalı mutlak butlan davasında bekletici mesele yapılarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerektiği-
Bir kadının 8 yaşında iken çocuğunun olması tıbben mümkün olmadığı halde, çocuğun doğum tarihinin düzeltilmesi nüfus kayıtlarında çelişki meydana getirmiş olup, hakimin, nüfus kayıtlarında düzeltme yaparken, kayıtlar arasında çelişki meydana getirmemeye ve hayatın doğal akışına ters düşecek durumlara yol açmamaya özen göstermesi gerekeceği-
Nüfus idaresine yanlış ve yanıltıcı beyanda bulunulması sonucunda, davalının amcasının çocuğu olarak nüfusa tescil edildiğinden yanlışlığın düzeltilmesi amacıyla açılan davanın soybağı davası değil, nüfus kaydının düzeltilmesi davası olduğu ve uyuşmazlığın aile mahkemesinde değil, asliye hukuk mahkemesinde görüleceği-
Soybağının, "birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi" ifade ettiği, bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşmasının zorunlu olduğu-Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesinde ''çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur. Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur.'' hükmü yer aldığı, ayrıca, kısaca Af Kanunları olarak nitelendirilen “bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine” ilişkin kanunlara göre de soybağının düzeltilebileceği- Çocuk ile ana arasında soybağının , doğumla kendiliğinden kurulacağı, çocuk ile annesi arasındaki soybağının tesisi için, hükme gerek bulunmadığından, çocuğun annesi ile soybağı ilişkisinin kurulması değil, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespitinin dava konusu edilebileceği - “Kayıt düzeltilmesinin”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının "düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi” olduğu, nüfus kütüklerindeki “doğru olmayan kayıtların” düzeltilmesi için mahkemeden karar alınmasının zorunlu olduğu, bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan “doğru olmayan kayıtların”, ilgilileri veya Cumhuriyet Savcısı tarafından açılacak olan “kayıt düzeltme davası” ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu davaya uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırıldığı, zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabileceği - "Soybağının reddi davası" ile "kayıt düzeltme davası" nın, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlı olduğu, soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi “doğru” olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiş olduğu, ancak bu doğru daha sonra “soybağının reddi davası” ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüş olduğu, nüfus kadının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının “gerçek durumu” yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiğinden söz edilmesi gerekeceği-
Soybağının, "birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi" ifade ettiği, bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşmasının zorunlu olduğu-Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesinde ''çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur. Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur.'' hükmü yer aldığı, ayrıca, kısaca Af Kanunları olarak nitelendirilen “bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine” ilişkin kanunlara göre de soybağının düzeltilebileceği- Çocuk ile ana arasında soybağının , doğumla kendiliğinden kurulacağı, çocuk ile annesi arasındaki soybağının tesisi için, hükme gerek bulunmadığından, çocuğun annesi ile soybağı ilişkisinin kurulması değil, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespitinin dava konusu edilebileceği - “Kayıt düzeltilmesinin”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının "düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi” olduğu, nüfus kütüklerindeki “doğru olmayan kayıtların” düzeltilmesi için mahkemeden karar alınmasının zorunlu olduğu, bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan “doğru olmayan kayıtların”, ilgilileri veya Cumhuriyet Savcısı tarafından açılacak olan “kayıt düzeltme davası” ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu davaya uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırıldığı, zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabileceği - "Soybağının reddi davası" ile "kayıt düzeltme davası" nın, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlı olduğu, soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi “doğru” olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiş olduğu, ancak bu doğru daha sonra “soybağının reddi davası” ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüş olduğu, nüfus kadının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının “gerçek durumu” yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiğinden söz edilmesi gerekeceği-
Yanlış ve yanıltıcı beyanla nüfusa başkalarının çocuğu olarak kaydedilmiş kişinin kendi çocukları olduğu iddiasıyla düzeltme ve tescil isteyen davacıların talebinin bir soybağı davası değil, kayıt düzeltme davası olduğunun kabulü ile bu davalarda asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu-
Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının asliye hukuk mahkemelerinde görüleceği-
Evlilik devam ettiği sürece ana ve babanın, velayeti birlikte kullanacağı öngörülmüş; anne ve babanın çocuğu velayetleri çerçevesinde temsil edeceği bu emredici kuralın ana ve baba tarafından çocuk adına açılacak tüm davalar yönünden de geçerli olacağı- Kural olarak eşlerin birlikte dava açmaları gerekir ise de, bunlardan birisi tarafından açılacak davaya diğer eşin sonradan icazetini bildirip olumlu iradesini ortaya koymasıyla velayetin birlikte kullanılması şartı gerçekleşmiş olacağından yeterli olacağı ancak diğer eşin katılımının veya rızasının sağlanamadığı takdirde davanın red edilmesi gerektiği-
Nüfus kayıtlarındaki düzeltme davaları kamu düzeni ile yakından ilgili olup, mahkemelerin kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturması gerekeceği-