Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre; yaş düzeltimi istenen davalarda, doğum tarihinin düzeltilmesi istenenin gerçek yaşının tespiti için tam teşekküllü bir hastaneye sevki sağlanarak kemik grafileri (crista iliaka iskion epifiz filmi) de çekilmek suretiyle sağlık kurulu raporu aldırılmasının zorunlu olduğu-
Doğum tarihinin sağlık kurulu raporu esas alınarak diğer kardeşlerinin doğum tarihleri ile de çelişmeyecek biçimde düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Kayıt düzeltme davalarının kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğundan, hakim taleple bağlı kalmayarak kendiliğinden de yapacağı araştırma ile elde edeceği bulgulara göre ve öteki kayıtlarla çelişki meydana getirmeyecek şekilde karar vermek zorunda olduğu-
Doğum tarihinin düzeltilmesine ilişkin davaların, diğer kayıt düzeltme davaları gibi kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğundan, hakim istemle bağlı kalmayarak kendiliğinden de yapacağı araştırma ile elde edeceği bulgulara göre ve öteki kayıtlarla çelişki meydana getirmeyecek şekilde karar vermek zorunda olduğu-
İki kardeşin birlikte tam teşekküllü bir sağlık kuruluşuna sevk edilerek ikiz olup olmadıkları konusunda heyet raporu alınıp bu husus açıklığa kavuşturulmadan karar verilmesi gerektiği-
Yaş düzeltilmesine ilişkin davada, mahkemece tanık sıfatıyla ifadesine başvurulan kişinin bağlı bulunduğu Askerlik Şubesi Başkanlığı’na yazı yazılarak, ismi geçen tanığın 1958 yılında askerde bulunup bulunmadığı ve aynı yılın mart ayı içerisinde izin kullanıp kullanmadığının araştırılması ve gelen yazı cevabı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yalnızca tanığın duruşmadaki beyanı dikkate alınarak kabul kararı verilmesinin isabetsiz olduğu-
Yanlışlıkla veya bile bile çocuğun anası olarak, doğuran kadın yerine başka bir kadının gösterilmesi ve onu doğurmayan kadının üzerine tescil edilmesi durumunda dahi , bu kişiyle çocuk arasında bir soybağı ilişkisinin kurulmuş olmayacağı, bu tür bir durumda nüfus kütüğündeki ana ismine ilişkin kaydın düzeltilmesinin istenebileceği, ancak bu davanın soybağının reddi değil, kişisel durum sicilinin tashihine ilişkin bir dava olacağı ve bu davaların Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Görevin kamu düzenine dair olup mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiği- Dava görevli Aile Mahkemesi'nde açıldığı halde, uyuşmazlığın hatalı nitelendirilmesi sonucunda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesinin usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirdiği-
Dava, ergin kişinin haklı sebeple soyadının değiştirilmesi niteliğinde olmayıp, evlilik birliği içerisinde doğan çocuğun, doğumla kazandığı "aile soyadının" değiştirilmesi talebine ilişkin olduğuna göre; görevli mahkemenin aile mahkemesi olacağı-
Mahkemece, davanın kamu düzenini ilgilendirmesi bakımından kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın soybağının doğru olarak tespit edilmesinin zorunlu olduğu- Somut olayda mahkemece, salt taraf beyanları ile yetinilmeyip, iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılması, alınacak rapor ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, karşı tarafın kabulüne dayanılarak eksik araştırma ile davanın kabulüne şeklinde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-