Alacaklının dosyadan hacizli bulunan gayrimenkullerin, İİK. 100. md. malumatlarına esas olmak üzere takyidat listesinin ... Tapu Sicil Müdürlüğünden istenmesini talep etmiş ise de, alacaklının bu talebi gibi, taşınmazın son imar durumu ile üzerindeki hacizlerin devam edip etmediğinin sorulmasına yönelik talepler takibi ilerletmeye yönelik takip işlemleri olmadığından zamanaşımını kesmeyeceğinden, şikayetçilerin murisi ... yönünden zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığından itirazın kabulü ile İİK'nun 71/son maddesi göndermesiyle aynı Kanun'un 33/a maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği-
Takibi başlatan alacaklı banka tarafından takip alacağının önce, TMSF'ye, daha sonra da TMSF tarafından Varlık Yönetim A.Ş.'ye temlik edildiği, alacaklı bankaca yapılan takibin devamına ilişkin işlemler nedeniyle alacağın 3 yıllık zamanaşımına uğramadan TMSF'ye temlik edildiği, bu nedenle, alacağın, bu temlik tarihi itibariyle 20 yıllık zamanaşımı süresine tâbi hale geldiği, son temlik tarihinde de takibin devamına yönelik işlemler yapıldığı ve 20 yıllık zamanaşımının henüz gerçekleşmediği anlaşıldığından, " zamanaşımı nedeniyle" (İİK. mad. 71, 33-a) icranın geri bırakılması"na yönelik şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu hakkında başlatılan icra takibinde, İİK. mad. 71 uyarınca, icranın geri bırakılması kararı verildiği ve kesinleştiği anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece davacı alacaklı tarafından İİK. mad. 33a/2 uyarınca açılmış bir dava bulunup bulunmadığı araştırılarak dava açılmış ise sonucunun beklenmesi, açılmamış olması halinde bu takip dosyası ile ilgili tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra takibinin kesinleşmesinden sonraki devrede alacağın zamanaşımına uğradığına ilişkin şikayetin, her zaman icra mahkemesinde ileri sürülebileceği-
Borçlu, itiraz dilekçesinde zamanaşımının oluştuğunu iddia ettiği zaman dilimini belirtmemişse de, başvuru tarihi itibariyle henüz takibin kesinleşmediği, hukuki tavsifin ise hakime ait olduğu dikkate alındığında, borçlunun başvurusunun, İİK. mad. 168/5 kapsamında "takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin zamanaşımı itirazı" olarak kabulü gerektiği-
Kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakta zamanaşımı süresi 10 yıl olduğu (818 s BK. mad. 125)- 31/10/2002 tarihinde borçluların doğrudan gelir destekleme bedellerinin haczinin talep edildiği, 04/02/2003 tarihinde taşınmazına ilişkin olarak kıymet takdiri yapıldığı, bu tarihlerden 09/12/2011 tarihli yenileme emrinin gönderilmesi ve haciz talebine kadar icra takibinin 10 yıldan fazla işlemsiz bırakılmadığı görüldüğünden takipte zamanaşımının gerçekleşmediği-
Borçlunun dayandığı belgeler her ne kadar alacaklı tarafından itiraza uğramamış ise de alacaklı; "toplamda 50.000 TL ödeme yapıldığını, birden fazla takip dosyası olduğunu, borçların tamamını karşılamadığını ve yapılan ödemelerin belgelerde bahsi geçen üç adet takip dosyasından ve çeklerden hangisine ilişkin olduğunun belli olmadığını, ödemenin şikayet konusu olmayan diğer icra dosyasına mahsup edildiğinin ilgili dosyaya bildirildiğini" belirtmiş olup, taraflar arasında birden fazla çeke dayalı icra takibi ve çek ilişkisi söz konusu olup menfi tespit davasında verilen cevap dilekçesinden de alacaklı vekilinin beyanının takibe konu çeklere ilişkin olup olmadığının belirlenebilir olmadığı, borçlunun ibraz ettiği belgelerdeki ödemelerin takibe konu çeklere ilişkin olarak yapıldığı"yönünde alacaklının "açık ikrarı" olmadığı gibi borçlu tarafından takip konusu çeklere ilişkin olarak açık atıf yapan uygun bir ödeme belgesi de sunulmadığından, mahkemece, borçlunun şikayetinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun zamanaşımına uğraması nedeniyle şikayetin kabulü halinde "takibin iptali"ne değil, "icranın geri bırakılması"na karar verilmesi gerektiği-
İİK'nun 143. maddesine göre alacaklı, cebri icrayı kesintisiz sürdürme iradesini göstererek, borçlunun haczi kabil hiçbir malı bulunmadığının tespiti ile bu halin kesin aciz vesikası ile belirlenmesi halinde, borçluya karşı aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren 20 yıl geçmesiyle borcun zamanaşımına uğrayacağı, ancak aynı Yasa'nın 105. maddesine göre düzenlenen geçici aciz belgesinin ise sadece alacaklıya tasarrufun iptali davası açma hakkı vereceği, bu belge ile zamanaşımının kesilmeyeceği-