İcra kefilinin borcunun icra kefaletinden kaynaklandığı, icra kefaletinin ise İİK'nun 38. maddesinde belirtilen ilam niteliğinde bulunduğu tartışmasız olup bu gibi hallerde İİK'nun 39. maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımının uygulanacağı- Mülga 6762 sayılı TTK'nun 726. maddesinde, çek için düzenlenen zamanaşımı süresi 6 ay olup, asıl borçlu yönünden zamanaşımı dolmuş ise de borçlunun talebi icranın geri bırakılması olup, İİK’nun 71. maddesinin atfı ile İİK’nun 33/a maddesi uyarınca da takibin kesinleşmesinden sonra borcun zamanaşımına uğraması durumunda icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı senede (bono) vade tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun uygulanması gerektiği- TTK’nun 662. maddesinde; “müruruzaman; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir” hükmüne yer verildiği- TTK'nun 662. maddesinde dava açılması ile kastedilenin, kambiyo senetleri hukukuna ilişkin bir talep dolayısıyla yetkili mahkeme nezdinde, usulüne uygun bir davanın açılmış bulunması olduğu- Örneğin senet borçlusunun açtığı senet iptal davası, ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, önceki davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması vs. davalarının da zamanaşımını kesmeyeceği- Zira açılmış bulunan davanın, HUMK'nun 237. maddesindeki kesin hükme konu teşkil edecek biçimde nizalı kazaya konu edilmesi gerektiği- Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacağı hususunda bir açıklık bulunmadığı- Ancak borçlu tarafından açılacak davada, alacaklı durumundaki davalının, itirazını def’i yolu ile ileri sürmesi halinde borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerektiği- Somut olayda; borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasında; alacaklının menfi tespit davasına itirazını def’i yolu ile ileri sürmediği- İcra dosyasının incelenmesinde; ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği, takibin kesinleşmesinden sonra dosyanın işlemsiz bırakıldığı ve yeniden başlayan 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu- O halde, İİK'nun 71/son maddesi göndermesiyle uygulanması gereken İİK. m. 33/a uyarınca, borçlu yönünden icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği-
Hamilin cirantayı takip etmesi halinde zamanaşımı süresinin bir yıl olduğu- Takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borçlular hakkında bir yıllık zamanaşımı süresi içinde herhangi bir takip işlemi uygulanmadığından icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptaline karar verilmesi üzerine, alacaklının itirazın iptali kararını icra dairesine sunarak itirazın iptaline karar verilen takip alacağı yönünden icra emri tebliğ edilmeksizin itirazın iptaline karar verilen takip alacağı kadar haciz yapılabileceği- Takip talebindeki alacak kalemleri arasında yer almayıp, itirazın iptali kararında hükmedilen inkâr tazminatı, yargılama gideri ve vekâlet ücreti alacaklarının tahsili için borçluya icra emri düzenlenerek tebliğ edilmediğine göre, belirtilen alacak kalemlerinin dosya hesabına dahil edilerek bu miktar yönünden de haciz yapılmasının mümkün olmadığı- Borçlu icra mahkemesine başvurusunda icra emri gönderilmeden itirazın iptali kararında hükmedilen yargılama giderleri, vekâlet ücreti ve icra inkâr tazminatının da eklenerek dosya hesabı yapılarak malvarlığına haciz konulduğunu ileri sürdüğünden icra müdürlüğünce takibin devamına karar verilen takip alacağını aşan miktar yönünden iptali ile haczin bu miktar yönünden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
İcra Hukuk Mahkemesince verilen kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında uyumsuzluk oluşacak şekilde sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Belirtilen alacağın temliki sözleşmesi, noter temliknamesi ve ekli listeye göre, temlik edilen alacak miktarı belirtilmediğinden, diğer bir anlatımla, alacağın bir kısmının temlik edildiğine dair açıklama bulunmadığından, takip konusu alacağın tamamının temlik edildiğinin kabul edilmesi gerekeceği, bu durumda, alacağı ............. tarihinde temlik ederek artık alacaklı sıfatı kalmayan bankanın ipotekten kaynaklı hak ve alacağının bulunmadığına dair ........... tarihli cevabi yazısına itibar edilerek dosya borcunun itfa edildiği kabul edilemeyeceği gibi, bu kabule uygun olarak temliğin kapsamının sadece asıl borçlu şirketten olan alacakları kapsadığı, buna göre de ipotek borçlusu hakkında takibe devam edilemeyeceğinin söylenemeyeceği-
İstinaf ve temyiz yoluna başvurunun satıştan başka icrai işlemleri durdurmayacağı, meskeniyet şikayetinin reddine ilişkin karara karşı borçlu kanun yoluna başvurmuş olup "borçlunun başka malvarlığı olmadığı" gerekçesi ile "zamanaşımının kesildiğinin kabul edilemeyeceği", borçlunun işe girme ya da miras yoluyla mal edinebilme ihtimalinin mevcut olduğu gözetilerek icra takibini ilerletmeye yönelik başka taleplerde bulunabileceği dikkate alınmak suretiyle, İİK. m 71/son; 33/a uyarınca, bonoya dayalı takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımına uğradığına yönelik başvurunun esasının incelenmesi gerektiği-
Takip dayanağı bononun, icra takibine konu edilmesinden sonra takipsiz bırakılması ve borçlunun İİK. 71/II ve 33/a-II uyarınca "zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması kararı almasından ve bu kararın kesinleştiğinin alacaklıya tebliğinden itibaren 7 gün içinde -TBK. m.82'deki zamanaşımı süresi geçmeden- "sebepsiz zenginleşme davası" (TBK. m.77 vd.) ve "temel ilişkiye dayalı alacak davası" açabileceği- NOT: Alacaklının "icranın geri bırakılması kararının kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde" açması gereken davanın "zamanaşımının vâki olmadığını ispat konusunda olacağı" İİK. m.33/a-II'de açıkça belirtilmiş olduğu halde, yüksek mahkeme bu kararında, alacaklının "temel ilişkiye dayalı alacak davası" olabileceğini belirtmiştir. Bu konuda ayrıca bknz: Antalya BAM 11 HD. 09.03.2020 T. E: 1350, K: 440; İzmir BAM 12. HD. 22.03.2022 T. E: 2198, K: 799; Yargıtay 12. HD. 20.06.2011 T. E: 14157, K: 12445; HGK. 15.03.2006 T. E: 12-61, K: 59; Yargıtay 12. HD. 08.02.2005 T. E: 25108, K: 2083 (www.e-uyar.com)
Asıl borçlu muris yönünden kesinleşen haciz ihbarnamesi tebliğ işlemlerine yönelik mirasçıların şikayet hakkının bulunmadığı- Bölge Adliye Mahkemesince, murise gönderilen birinci haciz ihbarnamesine yönelik itirazın süresinde olmadığı tespit edildiğine göre, bu halde takip dosyasından üçüncü kişiye ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmesi işlemi İİK'nun 89/2 maddesi hükmüne ve usule uygun olup, mirasçıların ikinci haciz ihbarnamesi tebliğ işleminin usulsüz olduğuna yönelik şikayette bulunabileceklerinin kabulü halinde dahi tebliğ tarihinin düzeltilmesi yerine ikinci haciz ihbarnamesinin iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Alacaklı vekilinin borçlunun şikayetine dayanak yaptığı protokol ve feragatname altındaki imzayı inkar etmediği gibi verilen cevap dilekçesinde de taraflar arasında protokolün imzalandığını kabul ettiğinin görüldüğü, bu durumda anılan bu feragatnamenin 1.bendi yukarıda İİK.'nun 71. maddesinde öngörülen “imzası ikrar edilmiş bir belge” haline geldiği, o halde, ilk derece mahkemesince, borçlular ... ve ...’ın istemlerinin 10.124.000-TL yönünden kabulüne karar verilmesi gerekeceği-