Kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakta zamanaşımı süresi 10 yıl olduğu (818 s BK. mad. 125)- 31/10/2002 tarihinde borçluların doğrudan gelir destekleme bedellerinin haczinin talep edildiği, 04/02/2003 tarihinde taşınmazına ilişkin olarak kıymet takdiri yapıldığı, bu tarihlerden 09/12/2011 tarihli yenileme emrinin gönderilmesi ve haciz talebine kadar icra takibinin 10 yıldan fazla işlemsiz bırakılmadığı görüldüğünden takipte zamanaşımının gerçekleşmediği-
Borçlunun dayandığı belgeler her ne kadar alacaklı tarafından itiraza uğramamış ise de alacaklı; "toplamda 50.000 TL ödeme yapıldığını, birden fazla takip dosyası olduğunu, borçların tamamını karşılamadığını ve yapılan ödemelerin belgelerde bahsi geçen üç adet takip dosyasından ve çeklerden hangisine ilişkin olduğunun belli olmadığını, ödemenin şikayet konusu olmayan diğer icra dosyasına mahsup edildiğinin ilgili dosyaya bildirildiğini" belirtmiş olup, taraflar arasında birden fazla çeke dayalı icra takibi ve çek ilişkisi söz konusu olup menfi tespit davasında verilen cevap dilekçesinden de alacaklı vekilinin beyanının takibe konu çeklere ilişkin olup olmadığının belirlenebilir olmadığı, borçlunun ibraz ettiği belgelerdeki ödemelerin takibe konu çeklere ilişkin olarak yapıldığı"yönünde alacaklının "açık ikrarı" olmadığı gibi borçlu tarafından takip konusu çeklere ilişkin olarak açık atıf yapan uygun bir ödeme belgesi de sunulmadığından, mahkemece, borçlunun şikayetinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun zamanaşımına uğraması nedeniyle şikayetin kabulü halinde "takibin iptali"ne değil, "icranın geri bırakılması"na karar verilmesi gerektiği-
İİK'nun 143. maddesine göre alacaklı, cebri icrayı kesintisiz sürdürme iradesini göstererek, borçlunun haczi kabil hiçbir malı bulunmadığının tespiti ile bu halin kesin aciz vesikası ile belirlenmesi halinde, borçluya karşı aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren 20 yıl geçmesiyle borcun zamanaşımına uğrayacağı, ancak aynı Yasa'nın 105. maddesine göre düzenlenen geçici aciz belgesinin ise sadece alacaklıya tasarrufun iptali davası açma hakkı vereceği, bu belge ile zamanaşımının kesilmeyeceği-
Borçlu hakkında başlatılan icra takibinde, İİK. mad. 71 uyarınca, icranın geri bırakılması kararı verildiği ve kesinleştiği anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece davacı alacaklı tarafından İİK. mad. 33a/2 uyarınca açılmış bir dava bulunup bulunmadığı araştırılarak dava açılmış ise sonucunun beklenmesi, açılmamış olması halinde bu takip dosyası ile ilgili tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun ödemeye ilişkin olarak dosyaya bazı belgeler sunduğu görüldüğünden, mahkemece, borçlunun dosyaya ibraz ettiği belgelerin İİK. mad. 71/1 kapsamında incelenip değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun başvurusu; takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığı iddiasına ilişkin olup, bu husus mahkemenin de kabulünde olduğu halde mahkemece, İİK'nun 71/2. maddesi göndermesiyle aynı kanunun 33/a-1. maddesi uyarınca icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Alacaklının sadece haciz talebinde bulunması yeterli olmayıp, işlemin zamanaşımını kesmesi için İİK.mad. 59 uyarınca işlemin gerektirdiği masrafın da yatırılmış olması gerektiği-